İyi niyetli bir adama böyle bir kötülük yapılır mı?

A -
A +
İstanbul Pendik’ten yazıyorum Feridun Ağabey, çırak bobinaj bölümlü liseden mezunum. 41 yaşındayım. Hâlen bekârım. Ortaokulda iken hem okudum hem çalıştım. Hâlen de çalışıyordum beş altı ay öncesine kadar. Çok iş değiştirdim. Hiçbir iş yeri çıkışımda bana tazminat veya ikramiye vb. vermedi. Birçoğunda sigortam bile yatmamış. Hepsinde "girdi çıktı" yapmışlar. Bir seferinde arkadaşlar avukata vermişler iş yerini beşer bin lira paralarını kurtarmışlar. Ben avukata iki bin lira bulup veremediğim için paramı kurtaramadım. Ben mahkemeyle uğraşmak istemiyorum Adam gibi gideyim paramı versinler istiyorum. Yemin ederim ağabey 6 aydır iş arıyorum. Evde yiyecek ekmeğim kalmadı. Ağzımda dişim kalmadı. Saçlarım döküldü. Bu son iki işimden de beş kuruş alamadım. Ne yapsam Allaha mı havale etsem, yine de onlara kötü dua etmek istemiyorum. Babam rahmetli, üç kız kardeşim evli ben evde bekâr kaldım. Parasızlıktan evlenemiyorum... Yazık değil mi bana? Her gün başkalarına imrene imrene iç çekiyorum. Ciğerlerim yanıyor. Paramı vermeyen insanlar benim durumumu bilseler vicdana gelirlerdi inanın. Evimin tamiratı çok... Dört gün evvel yağmur yağdığında çatı aktı. Üzerine muşamba koyduk. Geçen sene bankadan evimi tamir ettireyim diye 35 bin lira kredi çekmiştim. Üç sefer rutubetten su çekmeden vb. ev eşyasını çöpe atmıştık. Evi tamir ederken işçilere yiyecek almaya giderken motosikletime bir taksi vurdu. O hengâmede cüzdanım düşmüş. Gitti o gidiş. Üç aydır uyku uyuyamıyorum içinde bir sürü evrakım vardı. Hepsini yeni çıkardık. Bu arada bankalar peşimi bırakmıyor ihtarnameler gelmeye başladı... 15 gün önce de evime hırsız girdi. Evde sekiz on bin liralık elektronik eşya ne varsa alıp götürmüşler. Bir daha yıkıldık. İşsizim, bankaya borçluyum, sağlığım gitti, evime hırsız girdi. Bankalar uyutmuyor. Kapatmak için para bulamıyorum. Dardayım ne yapabilirim...
Sevgili Feridun Ağabeyciğim evde yiyeceğim bile kalmadı. Yine de Allaha hamdolsun diyorum. O paramı hakkım olduğu hâlde vermeyen iş yerlerini Allaha havale etmedim...
           Rumuz: “Yiğido”-Pendik İstanbul
 
 
Kimin çivisi çıkmış?
 
Markette bir iki reyonda alışveriş ederken etrafa sivil itaatsizlik duygusu oluşturacak tarzda sözler mırıldanıyordu. “Memleketin çivisi çıkmış.”, “Kimsenin hakka hukuka dikkat ettiği yok.”, “Ülkeyi bitirdiler...” gibi sözlerle hem bol keseden atıyordu. Hem çevresinde kendine saygın bir yer açmaya çalışıyordu. Bir söz söylemeye değer miydi bilemiyordum. Derken birkaç şey alıp kasaya yürüdü. Ben de alışverişimi tamamlamış olarak kasaya yöneldim. O benim önümde oluyordu. Kasaya vardığımızda market tek kasa çalışıyordu. Sırada bekleyen üç kişi vardı. Bu zat dördüncü ben beşinci oluyordum. O ara müşteri çoğaldı diyerek bir kasaya daha kasiyer yöneldi. Yönelirken “Buradan da alabilirim” dedi. O hak hukuk nutku atan bey abim önündeki üç kişiyi hesaba katmadan hemen aradan rotayı yeni kasaya çevirip ilk sıradan işleme başladı. Kimin çivisi çıkmış belli oluyordu!
           Rumuz: “Yorumsuz”
 
 
Bir de ayakkabılarını koridorda bırakmasa
 
“Evleneli bir sene oldu. Bir senedir ayakkabısını kapıda çıkartıp, kapıda bırakıyor kocam. Her defasında gidip ben alıyorum içeri ve 'artık şu ayakkabını sokakta bırakma huyundan vazgeç!' diye de söyleniyorum. Hiç itiraz etmiyor. 'Unuttum' diyor. Bazen bir iki kez aldığı oluyor. Ama her defasında ayakkabısını sokaktan ben alıyorum. Niye? Çünkü kendi evleri çocukken apartman dairesi değilmiş. Ayakkabıyı çıkartıp içeri alma diye bir alışkanlıkları olmamış. 'Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur' derler. Her bir huyu iyi, evine erkenden gelir. Akşam televizyon başında maç izlemek, film izlemek gibi bencil huyları da yoktur. Bana 'buldun da bunuyor musun?' diyebilirsiniz ama ah bir de ayakkabılarını apartmanın koridorunda bırakmasa diyorum. Daha doğrusunu söyleyeyim, komşuların görüp de ayıplamasından çekiniyorum. Bilmem çok mu abartıyorum?” diyen İstanbul’dan Sinem S. isimli okuyucumuz, siz her defasında ayakkabıyı içeri alırken eşinize ikazda bulunmasanız olacak bu iş… Nereden mi anladık? Eşiniz sizi seviyor. Sizin üzülmenizi istemez. O bakımdan her defasında o ayakkabıyı bıraksa bile siz alıp içeri getirdiğinizde sizin o hâliniz bir süre sonra onda sorumluluk hissi uyandıracaktır. Ama siz bağırıp çağırınca o 'cezasını ödemiş sürücü gibi' rahat davranıyor... (F.A.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.