Çok zeki çocukları itina ile harcarız!..

Medyanın bir dilimi insan harcama, rezil etme makinesi olarak çalışır. Bu on yıllardır böyle. Son 10 yıldır her yeri saran sosyal medya adlı çamur deryası iki cümle yazacak kültürü olmayanların kuşatması altında.

Ortalama zekâsı 80-90 arası olan, ortalama 70 yıl yaşayan milyonların ömründe bir tek kitaba bile yer yoktur. Karşılarına çok okuyan, çok bilen kişiler çıktığında hemen karalama, yok etme tezgâhı işlemeye başlar.

Bu topraklar vasata teslim oldu. Kalite, estetik, kültür, bilim kaçıp gitti. Nasıl olsa her şeyi Çin üretiyor rehavetiyle son birkaç senemiz kaldı.

30 kadar ulusal, 2000 kadar yerel gazetemiz var. Bunlar büyük oranda kirli, çukur, vasat, niteliksiz ellerin eline geçti. Bilim insanlarımız medya mecralarından atıldı. Varsa yoksa futbol, beyaz Türk magazini, alık diziler…

Atakan Kayalar adlı çocuğumuz da birkaç haftada haşat edilecektir. Ailesini acilen birileri ikaz etmelidir. Çocukları çöplüğe sürüklenmektedir.

20 milyon çocuğumuz 51 bin okulda öğrenim görüyor. Atakan gibi 200 bin kadar çocuğumuz var. Bunların çoğu yalnızlaştırılmış, dışlanmış, küçümsenmiş olarak kenardadır.

Dunning-Kruger teoremini okuyanlar ne demek istediğimi daha kolay anlayacaktır. Kifayetsiz muhterisler (bilgi ve becerisi olmayanlar) yetenekli insanları her zaman yok etmişlerdir.

10 yaşındaki Atakan’ın sıkıntısı kanımca şudur: Kitap okurken bilgi seviyesine göre sıralama yapma noktasında rehberlik eden olmamıştır. Bu evladımız dört işlem ile ilgili kitapları okumadan türev, integral kitaplarını okuduğu için kavramları açıklarken bocalama göstermektedir. Bu evladımızın iyi bir rehberliğe ihtiyacı vardır.

 

 

 

 

"Merhaba. Konu: Aile... Eğer ilgilenirseniz size müteşekkir olacağız. Aile, ülkemizde kadını koruma pahasına çıkarılan kanunlar ve imzalanan sözleşmeler ile ülkemiz aile bütünlüğüne verilen zararı şu şekilde açıklayabiliriz:

Dünya devletleri ülkemize savaş açıp işgal etselerdi. Ve düşman askerleri evimizin yatak odalarına kadar girse aile bağımız ve umudumuz bu kadar zarar görmezdi...

Ülkemizi bu zulümden kurtarın aile yapımız hızla dağılmaktadır. Aile son kalemiz bize bu zulmün yapılmasına izin vermeyin... 1. İstanbul Sözleşmesi. 2. Kadının beyanı esastır.

3. Süresiz nafaka. Bu 3 konunun ivedi olarak çözülmesi gerekir bu konu hakkında yazabilir misiniz? Teşekkür ederim.”

 

 

 

“Sayın çok kıymetli Feridun Ağabey, bu hizmetinizden Allah razı olsun. Türkiye gazetesini eksik etmesin. Ben Balıkesir merkezden yazıyorum. Gazetenize aboneyim. Balıkesir Belediye Başkanının da akrabasıyım. Derdimi Belediye Başkanlarına, milletvekillerine valiliğe, kaymakamlığa, il başkanlarına kimselere anlatamadım, sözümü geçiremedim. CİMER’e de yazdım. Ben şu anda intiharın eşiğindeyim. Benim sesimi duyur. Bu ayın sonunu bulmaz ölürüm. Yeter artık” diyen ve devlet büyükleriyle görüşme talep eden Balıkesir’den Rumuz: “Teker” isimli okuyucumuz, öncelikle derdinizin ne olduğunu yazmamışsınız. Ekonomik sıkıntı mı, sağlık sorunu mu? İl içinde bürokratik bir yetersizlikten şikâyet mi? Ne için yeter diyorsunuz? Ama ne yaşıyor olursanız olun, bunun çözümü intihar değildir. Çünkü o zaman sorunları çözmüyor kendinizi yok ediyorsunuz. Şimdiye kadar hiç ama hiç kimse bu yolla sorununu çözememiştir. Aksine hayatta iseniz şans her zaman var demektir. Her doğan gün bir başka yöntemi deneme şansınız vardır. Bakın nice zaman sonra bize yazmak aklınıza gelmiştir. Biz sizin adınıza derdinizi yetkililere ulaştırırız. Hatta bu yazı ile ilinizdeki idari ve mülki amirlere gidip görüşebilirsiniz. Onlarla derdinizi paylaşabilirsiniz. Hangi makama randevu alıp gitseniz eminiz size vakit ayıracaktır. Güzel olumlu görüşmelerinizi ve sevindirici haberlerini bekliyoruz...