“Evdeki tanıdık yabancıları ne yapacağız?”

A -
A +
"Feridun Ağabey, herkes aile içi iletişimden söz ediyor son zamanlarda. Çocuklarla iletişim kurmanın yararlarını anlatıyorlar. Bunu konuşanlar bilmiyorum evde kendi ailesiyle çoluk çocuğuyla bize söyledikleri gibi oturup konuşabiliyorlar mı? Ben merak ediyorum. Şunu da buradan itiraf ediyorum: Belki sekiz on senedir ben evde ailemle oturup konuşamıyorum. Hem de yan yana olduğum hâlde konuşamıyorum. Tamam, 'su getir', 'bardağı götür', 'sofraya otur'; 'haberleri aç' gibi istek ve dilek cümleleri geçiyor aramızda. Ama herhangi bir konuda sohbet etmek, fikir ileri sürmek, konu anlatmak veya dinlemek olmuyor. Bizim evde başkaları var her akşam… Hep onlar geliyor ve başköşeye kuruluyorlar. Biz hiç gürültü etmeden her birimiz bir köşeye çekilip onları dinliyoruz. Onlar ya dizi sanatçıları oluyor, ya açık oturum program konuşmacıları ya da haber spikerleri. İnanın hiçbir akşam bizim evden bir yere gitmiyorlar. Ben de evde bir defa olsun sesimi çıkarıp da konuşamıyorum. Benim gibi evinde olup da birbiriyle konuşamayan daha niceleri de vardır diye düşünüyorum. Sizin aracılığınızla bizlere aile mutluluğu öğütleyen iletişimcilere sesleniyorum: Evdeki bu tanıdık yabancıları ne yapacağız?” diyen Konya’dan Kemal Arslan isimli okuyucumuza;
Eğer Nasrettin Hoca bu devirde yaşasaydı ve siz ona bu soruyu yöneltseydiniz “Sen de haklısın evladım” diye size tweet atardı!.. Şaka bir yana hani elektrikler kesildiğinde herkes biraz sonra birbiriyle tadına doyulmaz bir sohbete dalar... Veya bir iletişimcinin ileri sürdüğü gibi pandemi sebebiyle zorunlu olarak bir arada kalınca birbirlerinin farkına varmanın tadını çıkarırlar. Ama aile içi iletişim bu rastlantıların ötesinde bir şeydir… Evdeki tanıdık yabancılar dediğiniz televizyondakileri de geçin yeni neslin her birinin kendi dünyası kendi avucunda. Herkesin cep telefonu onun vazgeçilmezi… İşte aile içi iletişim bu gerçeklere rağmen oturup bir araya gelebilmek veya bir konuda birlikte karar verebilme başarısıdır. Bunu sağlamak tek başınıza mümkün olmuyorsa profesyonel yardım alacaksınız. Ve o zaman hayatınızın tadına varacaksınız inanın… Evdeki tanıdık yabancılar da avucunuzun içinden düşmeyen telefonlarınız da sizi gereğinden fazla rahatsız etmeyecek. (F.A.)
 
 
Robot almaya gerek var mı?
 
Ben esnaf çocuğuyum, babam bakkal olarak iyi bir esnaf sayılırdı. Sadece bir örnek vereceğim. İmkânı olmadığı için bir paket margarinin yarısını hatta dörtte birini isteyene bile keser, yeni bir mini paket yapar müşteriyi geri göndermezdi... Geçen gün çocuğum için bir dönerciye gittim. Zincir döner mağazasının bir şubesi. Plastik paket içine sadece 50 gram döner istedim. Tezgâhtaki genç “öyle dönerimiz yok, pide arası veya dürüm olarak veriyoruz” dedi. “Çocuk için alıyorum, ekmek arasına koyacağınıza onu plastiğe koyuver” dedim. Anlamadı. Ben açıklama yaparken şubenin müdürü gördü durumu. Kibar bir şekilde “yardımcı olalım” filan dedi. Ona da anlatmaya çalıştım. Ama inanın yine de pide arasında döner verdiler. Şaştım kaldım. Neyse gözlerinin önünde pide döneri aldım. Sonra “oradan bir plastik verebilir misiniz?” dedim. Plastik kabı verdiler. Pidedeki döneri kutunun içine boşaltıp pideyi onlara geri verdim “işte bunu istemiştim, ekmek israf olmasın diye” dedim. İnanın abartmıyorum, tezgâhtar hiçbir şey demeden ama şaşırmış hâlde bakakaldı… Tezgâhtarlık da fabrikasyon olmuş, standart dışında bir şey bilmiyorlar… “Robotlar gelecek” filan deniyor ya, gerek yok yeni nesil robot olmuş zaten!..
          A. Kadir Sultan-İstanbul
 
 
Başına gelmeyen bilmez
 
Feridun Ağabey, yaşça sizden büyük müyüm bilmiyorum. Yetmişli yaşlara merdiven dayadık… Eskiden amcam babam dayım olsun, uzaklara bakar “dostlar da kalmadı” diye iç geçirirlerdi gözleri nemli… Onların o sözüne gülüp geçerdim içimden… Başına gelmeyen bilmezmiş… Şimdi yıllar geçti… Emsallerimi birer birer kaybettikçe üzüntüm daha arttı… Şimdi ise emsallerimden birini görsem sarılıp boynuna ağlayasım geliyor tıpkı amcam gibi babam gibi… Geliyor da kalmadılar ki… Ah şu anda saysam sekiz on kişi ancak vardır. Onlardan da dört arkadaşımla iletişim kuramıyorum… Her biri kendi derdine düşmüş hasta durumda… Yalan dünya dedikleri bu imiş… Dostlarınızın kıymetini bilin olur mu? Birbirinizi kırmayın… İnanın hiçbir şeye değmiyor. Çocuklarım da var, torunlarım da var… Ama emsali olmadan yalnız kalmak çok acı çok…
     Mehmet Çağan-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.