Unutmayalım biz uyurken onların alın teri döktüğünü...

A -
A +
Şimdi neye üzülüyorduk, kayıp giden benliğimize mi? Yoksa verdiğimiz emeğe çabaya ve de sayamadıklarımıza mı? İlkokulda başladı herkesçe bilinen disiplin kuralına çalışana “çalışkan”, dikkatini toplayamayana “tembel” diye hitap edilmeye. Matematik çözene “zeki”, şiir yazana “işsiz” denilmeye. Neydi ki amaç eğitim vermek mi? Sonra bir sınav diyerek yaşadıkları hakkında bir bilgisi olmayan öğrencilerin zekâlarını, aklından geçenleri test etmeye… İyi olan geçti barajı hiçbir sıkıntı yok burada. Tek bir hataya maruz kalan ise kaldı. Emeği hiç sorulmadı verdiği gayretler hiç hesaba katılmadı. Nasıl bir hata ile kalındı hiç üzerinde düşünülmedi… Zengin olan aldı testi, yazıldı dershaneye antrenman yaptı… Fakir olan öğrenci baktı öylece… Çaba sarf etti, yetişmeye çalıştı emeğiyle… Elbette bazıları yetişti ama diğer yarısı onlar kadar şanslı değildi. Çünkü matematiksel zekâya sahip değillerdi. Geçti liseye iyi veya kötü bir şekilde. Sonra yönlendirildi bir rehber öğretmenine…
Yine sorulmadı ilerideki mesleği… Gerçi sorulsa da pek bir şey değişmeyecekti. Çalışmaya çalışıldı, denemeye tâbi tutuldu. Yine ilk 5’e giren gözde öğrenciler öğrenci olarak varsayıldı. Diğerleri yine hesaba katılmaz yine umursanmaz oldu.
Tıp oku, mühendislik oku gibi önermeler nasihatler başladı… Yine sorulmadı bir öğrenciye hayali. Çünkü mevcut eğitim sistemi bunu gerektiriyordu… Ataması olmayacaktı diğer bölümlerin ama ekledi hoca cümlesini “Yine de belli olmaz yaz gitsin tercihleri” dedi.
İnandı masum çocuk, bilmeden girdi bir yola ve geçti… Kazandı üniversiteyi. Çok güzel bir kredi borcu da yazdılar alnına… Bitirdi üniversiteyi. Tekrar bir sınav, atanamadı. Bekledi yıllarca. Geçen yıllar aldı gençliğini. Gitti çocukluğu, gitti gençliği… Yıkıldı umutları birer birer… Başladı dışarıdan sözler bir bir taş gibi gelmeye… Kaldıramadı çocuğun ruh hâli… İçine kapandı… Hayata küstü… Kendi yaşasa da ölü gibiydi… Oysa bir ülke geleceği omuzlayacak bir bireyi daha kaybetmişti. Okuyan da sağlık okumuştu ama hedefi tarih okumaktı. Bir vatanseveri daha kaybetti ülke… Peki bir nesli kaybetmeye değdi mi? Bir de böyle düşünelim ve artık susalım… Varsın aldığı eğitimle kalsın evinde ama yeter ki kalsın aramızda… Demem o ki, bir yere gelmiş insanları eleştirmeyi üzerine gidilmeyi, yaşadıklarını yok saymayı yapmayalım… Unutmayalım bizim uyuduğumuz saatlerde onların alın teri döktüğünü...
        Gamze Yavuz-Şanlıurfa/Birecik
 
 
Hepsi annemin yüzünden ama o bana kızıyor!
 
Feridun Ağabey, benim derdim çok sevdiğim anneciğimin üzerimde uyguladığı katı ve baskıcı tutumu!.. O kadar ki haddinden fazla müdahalesi, aşırı eleştirisi pireyi deve yapması, benden inanılmaz beklentilerinin bulunması. Bir dediği yerine gelmediğinde de elin günün içinde hiç fark etmeksizin ağzına geleni saydırması. Sürekli şikâyet eden bir kişiliğe sahip olması… Bunlar beni çok ama çok yordu. Bazen hayattın bıkacak noktaya geldi. Bazı günler kendimi ifade etmek anlamında bazı günler öfkeyle yaptığımız bir saatlik tartışma sonrası bile o gün bana zehir olmaya yetip de artıyor bile. Kendimi savaştan çıkmış gibi yorgun ve bitkin hissediyorum. Kimseyle görüşmek konuşmak kimsenin yüzünü görmek istemiyorum. Ama bana yazık değil mi Ağabey? Ben böyle bir annenin pençesinde kahrolmak zorunda mıyım?
Her şey çok iyi, çok güzel olduğu zamanlarda bile içimi büyük bir korku ve depresif bir ruh hâli kaplıyor. Niye? Ya birdenbire parlar da ceberut hâle dönerse diye… Bu bende büyük korkulara sebep oldu. Büyük boşluklarda kaldım. "Masumlar Apartmanı"ndaki roller benim yaşadıklarım yanında devede kulak kalır!.. Sürekli bir şeylerden korkmaya korkulara alışmaya çalışarak yaşamak hayatımı altüst etmeye yetti…
Bilmiyorum sonum ne olacak? Ama kendi kendime söz verdim. "Yenilmeyeceğim" diyorum. Artık bu korkuların beni korkutmasına izin vermeyeceğim diyorum. Sizin aracılığınızla bütün annelere seslenmek istiyorum. O çok sevdiğinizi zannettiğiniz evlatlarınızı kendi kişisel kişilik hâlinizle ne olur mahvetmeyin...
        Rumuz: “Kim?”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.