Denetlemek, ceza kesmek çözüm mü?

A -
A +
 

"Feridun Ağabey, yaşadığım ortamda beni üzen bazı olayları sıralamak istiyorum.

Birden fazla kiralık evi olanların bazıları kira vergisi vermiyor, kirayı elden alıyorlar. Kiraların bankaya yatırılması gerekmez mi? Yılbaşı geliyor bu konuda vergi memurları apartmanları denetleseler vergi oranı %100 artmaz mı?

Esnaf KDV’li fiş vermiyor. Vatandaşın da çoğu istemiyor. İsteyene de örnekteki gibi KDV’siz fiş veriliyor. Bir de seni azarlıyor. Günlük satışı on binler olan yerler var. Devletin büyük gelir kaybı var. Yılda bir iki kez denetlenip ceza yazılsa bu korku onlara yeter.

Eşinden boşanıp babasından dul maaşı alan nice kadın var. Aynı evde aynı köyde şehirde yaşıyorlar, başkalarınca bilinmesin diye.

Birçok kişi kombi bakım elektrik su tesisatçısı, fayansçı vb. ustalar iş yeri açmayıp gizli çalışıyorlar. Herkes 4+4+4=12 yıl mecburi okumaya dönüştü, usta yetişmiyor. Apartman kapılarında bunların iş kartlarından iş ilanlarından geçilmiyor. Kiraları yok. Vergileri yok. İşi vermesek bile 35 lira servis parası istiyorlar. Devletin büyük vergi kaybı var.

Basında demeçlerde toplantılarda yalan haber yazan konuşanlara çok büyük para cezası verilmeli. Halk arasında kin ve düşmanlık oluşturuyorlar.

Karı koca emekli. Kadın ölüyor. Kocası onun emekli maaşını da alıyor. Bu mantıklı değil. SSK’ya dağ olsa dayanmaz. Yayınlanırsa faydalı olur umuduyla" diyen İstanbul’dan okuyucumuz Ahmet Akçam, denetlemek kapı kapı dolaşmak devlete alacağı vergiden daha fazla yük getirir. Her konuda cezaya başvurmak çözüm değildir. Bu konuda vatandaş niye böyle yollara başvuruyor onun sebeplerinin araştırılması ve o sebepleri ortadan kaldıracak tedbirlerin alınması teşviklerin yapılması imkânların sağlanması ile daha kalıcı sonuçlar elde edilir diye düşünüyoruz. (F.A.)

 

 

Ülkeyi kim batırıyor?

 

Baba: “Bir kenarda tuttuğumuz tüm parayı dolara yatırdım. Yeni Alman arabası almalıyım. Yazlık evimiz eskidi. Daha büyüğüne geçelim. Tatilimizi İtalya’da yapalım. Fransa’dan mobilya getirteyim. Ayakkabılarım İngiliz malı olmalı. Eve 165 ekran LED TV almalıyız…” 

Anne: “Bütün giysilerim ithal olmalı. Pırlanta yüzük isterim. Arabam hurda oldu, Japon malı istiyorum. 30 bin liraya Güney Kore malı katlanabilir akıllı telefon almam şart. Eve ikinci buzdolabı temin etmemiz gerekli. Cam şişedeki suyum Fransız malı olmalı…” 

Kız çocuk: “Ayakkabılarım Amerikan malı olmalı. Yeni tablet istiyorum. Bizim neden jakuzili banyomuz yok? Pizza yiyelim.” 

Erkek çocuk: “Baba ekonomik kriz var diyorlar. Dolar her gün artıyormuş. Bunun sebebini anlayamıyorum. Benim anlayacağım şekilde açıklar mısın?" 

Baba: “Oğlum, bizi kötü yönetiyorlar. Suç yöneticilerde. 300 yıldır sadece yöneticiler hata yapıyor. Biz halkız. Ezilen biziz. Maaşımız yetmiyor. Benzin alamıyoruz. Sanayimiz gelişmiyor. O nedenle elin parası artıyor. Ben gazete, dergi, kitap okumayı sevmem. Futbolu iyi bilirim. Bütün genel kültürümü(!) televizyondan aldım. Ekonomi uzmanı sayılırım evlat…” 

      Ali Özdemir-Eğitimci

 

 

Bir dilim elma versen “diyetteyim” diyorlar

 

Feridun Ağabey, insanların diyet konusundaki aşırı hassasiyetleri veya yanlış diyet uygulamalarıyla ilgili gazetelerde yayınlanan yazıları okuyunca bir üzüntümü sizinle paylaşmak istedim. Bence daha çok okumuş cahiller denilen kesimlerde görülen bir durum bu. Çevremde şahit olduğum birkaç insana bakınca anlıyorum ki böyle kimseler kendi düşünceleri idrakleri yokmuş gibi gazetede okuduğunu, televizyonda dinlediğini hemen hayatına uygulamaya geçiriyorlar. Zaten belki de onun için sayfa sayfa gazetelerde doktorlar insanlara ders anlatır gibi sağlık anlatıyorlar. O hâle gelinmiş ki bu kimseler kendi başlarına neredeyse ağızlarına bir şey almaya korkar hâldeler. Aman şu zarar verir mi? Aman bundan ne kadar yemeliyim? En yakınımdan teyzemin oğlunu biliyorum. Bu konuda vesveseden psikolojik sorun yaşar hâle geldi. Bir insan kendini dünyada böyle yapayalnızmış gibi nasıl izole eder? Bir bak çevrene çık dolaş çarşıyı pazarı. Neler satılıyor neler alınıyor, insanlar ne yiyor ne içiyor bir gör. Annen baban, ninen deden hep diyet ile mi yaşıyordu hayatını? Yanlış anlaşılmasın elbette diyet günümüzde çok önemli ve gerekli bir alandır. Günümüzün sağlıksız beslenmelerinde insanlara yol gösterilmesi gerekiyor. Diyetisyenlerimize teşekkür ediyorum. Ben hayatı diyetten ibaret düşünmenin mantıksızlığına dikkat çekmek istiyorum. Bir dilim elma ikram etsen bile 'diyetteyim' demenin mantığını anlamıyorum.”

      H. Mehmet Bulduk-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.