İzmir Bozyaka Eğitim Hastanesi, bu emekli amcamıza yardımcı olur musunuz?

A -
A +

“Sayın Feridun Ağabey, ben 2006 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kanserli hasta olarak prostattan açık ameliyat oldum. Ameliyatım sonucunda idrar kaçırma rahatsızlığım başladı. Ve bu amaçla bana uygun görülen marka ile hasta bezlerinden kullanmaya başladım. Bu bezlerin kullanılması için doktorun verdiği rapor ile gidip bezleri alabiliyordum. Zaman zaman SGK uygulamada değişiklikler yapıyordu. Ancak sürekli olmuyordu. 2017 yılından sonra sizlere ekte sunduğum raporda da görüldüğü gibi bana bez verilme konusunda yeniden rapor istediler. Bu sebeple beni İzmir Tepecik Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesine gönderdiler. Oradan yeniden rapor almam gerektiğini söylediler. Oraya gittiğimde ise yapılan ölçümde bez kullanacak seviyede kaçak olmadığı söylendi. Rapor verilmedi. Oysa ben günde iki adet bez aldığımda bile yetmediği için idare etmek amacıyla bezi kesip mesaneye göre koli bandıyla yeniden ayarlamaya çalışıyordum. Bana verilen bez size markasını da yazdığım gibi ithal bezdi. İthal olunca da sürekli fiyatı değişiyor. Her ay bez parası vermek zorunda kalıyorum...

İzmir Bozyaka Eğitim Hastanesi, bu emekli amcamıza yardımcı olur musunuz?

İzmir Bozyaka Eğitim Hastanesi, bu emekli amcamıza yardımcı olur musunuz?

Konuyla ilgili durumumu arz etmek için SGK ile yazışma yaptım. Kamu Denetçilik Kurumuna da başvurdum. Gelen iki sayfalık cevaptan anladığım kadarıyla idari başvuru yolu tüketilmeden denetçilik kurumuna başvurduğum bu sebeple de kurumun inceleme imkânı olmadığı, dolayısıyla SGK kurumuna başvuru yapmasının oradan gelecek cevabın tekrar denetçilik kurumuna gönderilmesi gibi bir prosedür bildirildi. Oradan altmış gün içinde gelecek cevap ile veya bu sürede cevap gelmediğinde gelmediği şeklinde müracaat edilebileceğim gibi bir prosedür gönderilmiş. Ben ameliyat sonrası mağdur olmuşum. Yıllarca devletim benim mağduriyetim için bana bez vermiş. Yetmediği hâlde ikiye kesip koli bandıyla yapıştırarak idare etmeye çalışmışım. Şimdi de yeniden rapor gerekiyor diyerek ve rapor da vermeyerek tamamen ortada kalmış durumdayım. Bu hasta hâlimle kimselere ulaşamıyorum. Ben PTT’den emekliyim. Ne yapacağımı şaşırdım. Türkiye gazetesindeki köşede yazılarınızı okuyunca ümitlendim. Sesimi yetkililere duyurur musunuz?

        Mehmet Tanrıseven

 

 

Herkes Emrah gibi olsa, Japonya’yı bile geçeriz

 

Feridun Ağabey, sürekli yakınan, “açım, geçinemiyorum, iş yok” diyen insanlara hiç saygı duymam. Destek de olmam. Bir insan eğer bir beyine sahip ise asla aç kalmaz. Mağdur olmaz. 24 saat asalak parazit gibi yaşayan insanlardan da hiçbir şey olmaz. Rol modeli, lider karakterli, azimli bir insan tanıdım 25 yıl kadar önce lisede öğrenciyken. Aradan geçen çeyrek asırda 10-20 defa oturup sohbet etmişliğimiz vardır. Kendisi son derece makul, tutarlı, bilgi dolu konuşur. Boş, gevşek tiplerle yan yana durmaz. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirdi. Ardından üniversite diploması aldı. Özel sektörün çeşitli firmalarında alın teriyle çalıştı. Şu anda bir kamu kuruluşunda çok başarılı işler ortaya koymaktadır. Elektrikçi olmasına rağmen aynı zamanda çok iyi bir bıçak, deri, makine ustasıdır. İzin, kaytarma, hile, hurda bilmeden kamu görevini yürüten, mesai bitiminde de evinin garajındaki atölyesinde bu ülke için değerler üretmeye devam eden Emrah Bey’i herkes tanısın isterdim. Onun gibi 1 milyon insanımız olsa Japonya’yı bile geçeriz.

         Emekli Öğretmen

 

Genç evlilerin mutluluk formülü

 

Feridun Ağabey, aile içi mutluluğu yakalamak için önemli bir hatırlatmayı sizin aracılığınızla genç evlilerle paylaşırsam şöyle söyleyebiliriz: 

Erkek için de kadın içinde aslında mutluluğun anahtarı, birbirlerine sunacakları “söz” ve “davranış”tan ibarettir. Hiçbiri ne para gerektirmektedir, ne emek gerektirir. Ne de beden gücü ve yorulma gerektirir. Sadece ve sadece karşıdakini önceleme gerekmektedir. Eşler arasında birbirleri söz konusu olduğunda kimse bir başkasını, kendi çocuğu da olsa, kendi ana bası da olsa eşinin önüne geçirmeyecektir. Onların yeri ayrıdır, eşinin yanındaki yeri ayrıdır. Bu püf noktası çok ama çok önemlidir. Anaya babaya öf dememek gerekir ama onlara olan saygı ile eşin durumunun ikinci plana düşmesi birbiriyle alakasız konulardır. “Önce annem” diyen kadın da “önce annem” diyen erkek de aile içi mutluluğu yakalayamaz. Aile içi mutluluğun sihirli formülü “önce sen” veya “önce biz” diyebilmektir. Böylece önce ailede mutluluk yakalanır. Mutluluk yakalanınca mutlu insanlar kendini mutlu eden insanın çevresine de annesi babasına da olumlu bakar ve sorun çıkarmaz.

         Uz. Psikolog-Erdinç Üstündağ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.