Onun size kendini anlatabilmesine izin verin!

A -
A +
"Feridun Ağabey, ortaokul son sınıfta okuyan bir oğlum var. Kendisiyle yeni tanımlamayla nesil çatışması yaşamaya başladım. Benim sözlerime karşı geliyor, okulda neler yaşadığını sorduğumda 'sen anlamazsın' der gibi yapıyor. Bir türlü iletişim kuramaz oldum. Bu konuda nasıl davranmalıyım?” diyen İstanbul’dan “Anne” rumuzlu okuyucumuz, bu sorun günümüzde birçok ailenin yaşadığı ortak dertlerin başında geliyor.   Anne baba, bazı ailelerde de büyükanne büyükbaba çocuklarına veya torunlarına elbette ki onların iyiliğini düşünerek geleneklerimizle göreneklerimizle inancımızla ilgili kurallar öğretiyorlar… Ve bu kuralları yaşamaya davet ediyorlar… Yaşamasını istiyorlar… Ama bazen çocuklar gittiği okulda, bulunduğu çevrede gizli veya saklı takip ettiği sosyal platformlarda çoğunluğun küresel anlamda etki alanına girdiği müzik, eğlence, sosyal farkındalık adı altında geleneklerimize uymayan küresel akımlarla karşı karşıya kalıyorlar… Bunların çoğu çocuklukta çok hoşa giden etkinlikler… Çocuklar böylesi durumlarda evdeki anne babaya o akımları anlatmakta zorlanıyor. Çünkü annem babam kızar diye düşünüyor. Anne babaların da zaten genelde bu tür akımlardan haberi bulunmuyor. Onlar çocuğuna öğrettiklerine göre yaşamak istediğinde ise çocuk o küresel atmosfere göre yaşamaya çalışan arkadaşları arasında yalnız kalma korkusu yaşayabiliyor. Böylesi ikilemde kalmak ise çocukları çok zorda bırakıyor…   Bu durumda anne babaların ve ebeveynlerin en çok dikkat edecekleri husus önce çocuklarını dışlamamak… Onların yanında olduğunu hissettirmek… Onlarla her türlü sorunu kendileriyle paylaşabileceğini hissettirmektir… Size sormak istediği konularda onun önünü kapatmamak, onun sorduğu sorulara cevap verme konusunda da kendimizi yetiştirmek gerekmekte… Bu elbette çok zor olan konuda gerekirse siz de anne babanızdan, kendi öğretmeninizden, çocuğunun öğretmeninden iletişim kurarak destek alabilirsiniz… Sizden kopmayan, size kendini açıklayabilen bir iletişim şeklini çocuğunuzla sürdürebildiğiniz müddetçe çocuğunuzla kuşak çatışması yaşamazsınız. F. A.     Bilgi düşmanları!   Feridun Ağabey, 32 yıl kamuda eğitimci olarak çalıştım. Çok iyi öğretmenler gördüğüm gibi utandıran tipler de karşıma çıktı. Her yıl mutlaka 10 gün mazeret izni kullananlar, yılda 30-40 gün sağlık raporu alanlar, plan, program yapmayıp proje kelimesini duyunca sıvışanlar, öğrencisine ayrıca para alarak özel ders vermekten utanmayanlar, haftada 2 gün sadece 15 saat ders verip 5 gün yatanlar, okula âdeta dinlenmeye gelenler, mesleki kurslardan uzak duranlar o kadar çoktu ki...   MEB kaliteyi artırmak için AB ülkelerinde olduğu gibi öğretmenleri 3-5 yılda bir mesleki içerikli sınava tabi tutmalıdır. Yazılım bilmeden kodlama dersi verenler, dil bilmeden İngilizce dersi verenler, spor bilmeden beden eğitimi dersi verenler, bilgisayar bilmeden bilgisayar dersi verenler bizi çağın gerisinde tutuyor.   Bayramın ardından, hasta olmadığı hâlde 2 gün daha yatmak için rapor alan eğitimcileri(!) esefle kınıyorum.          Ali Özdemir-Eğitimci     Öncelikle yuvalar yıkılmasın   “Feridun Ağabey, bizim derdimize de bir değinir misin?” diyen ismi mahfuz okuyucumuz, yıllar süren boşanma aşamasında bir türlü mahkeme tarafından boşanma kararının gerçekleşmediğine dikkat çekerek “Ben bu hâlde hem hiç yüzünü görmediğim, bir araya gelmediğim eski eşime nafaka ödemeye devam ediyorum hem de kanunen “dul” sayılmadığım için yeniden evlenemiyorum. Bir insan olarak insani ihtiyaçlarımı, kişisel bakımımı yememi içmemi sağlıklı yürütmekten acizim... Eşim mahkemeye gelmiyorsa benim ne kabahatim var! Böyle durumda iki üç defa gelmediğinde niçin mahkeme kararını vermiyor da bu konuda sürünceme yaşanıyor ve ben mağdur oluyorum?” diyor. Hukuktaki gelişmeleri bilemiyoruz ama bize gelen benzer dertlerden de anlaşılmaktadır ki bu tür sorunların bir an önce sonuçlandırılması gerekmektedir. Ailelerin yaşadığı bu tür sorunların sonlanması mümkün olmasa da en aza indirilmesi için diğer davalarda olduğu gibi bu tür davalarda da ara bulucu müesseselerin aktif hâle getirilmesi öncelikle yuvaların yıkılmaktan kurtarılması gerekir. Kesinlikle iflah olmayacak olan evliliklerin sonlandırılması ise her iki tarafın da kendine yeni bir hayat çizebilmesi için uzatılmamalıdır. Bu konuyu genel istek olarak kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. F. A.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.