Böyle hizmetleri daha önce görmemiştik

A -
A +
Trabzon'un Moloz mevkiindeki kale içinin iki yanında akan dereler vardı. Bu dereler zamanla insanların şehre göç etmesiyle beraber dolmuş. Evler yapılmış. Düşünün derenin üzeri betonla kaplanmış. Burası nemli rutubetli bir yerdir. Dere içindeki bu evlerin duvarlarından su akıyor, nem o biçim… Zamanla bu derenin adı değişti.
O yıllarda kömür yeni yeni kullanılmaya başlanmıştı. Kışın sobalar bir yandı mı bir de dere içi olduğu için de rüzgâr almıyordu. Kokudan dışarı çıkılamaz hâl alıyordu. Evlerin görüntüsü de ona keza…
Kale içinde Osmanlı devrinden kalma güzel kullanılan bir bina var. Teneke bariyerle kapatılmış, etrafı izbe olan bir yer. İçinde ne olduğunu bilmiyoruz. Küçük küçük dükkânlar... Herkes ekmeğinin derdinde… Eğer Almanya’ya gidenler de olmasaydı, Türkiye’dekilerin yapacak çok bir şeyi yoktu. Herkes çoluk çocuğunu ancak geçindirebiliyordu...
Ayasofya Camii'nin olduğu yeri de anlatayım. Şimdi tur otobüslerinin birinin gelip diğerinin gittiği yerde yıllarca atıl durumda bulunan terk edilmiş bir askerî araç vardı. Etrafı da araba yıkama yerleri olan bakımsız bir yerdi. Şimdi ise etrafı dükkânlarla dolu turistlik bir alan oldu. Ayasofya Camii restore edilerek etrafına gümüş süs eşyaları dükkânları açıldı. Ne demiş atalarımız: “Bakarsan bağ olur…”
Kale içine dönelim, etrafı teneke bariyerle kapatılan yer meğerse cami imiş! Devletimiz bariyerleri kaldırdı. Camiyi ve oradaki tarihî binalar restore edildi. Kullanıma ve turizme kazandırıldı. Derede yaşayan insanların o binalarda yaşamalarına üzülmüştüm. Hayal etmiştim “bu binalar yıkılsa da güzel evlerde yaşasalar” diye. Devletimiz güçlendirdi o dediğim iki dereyi.
Deredeki evleri istimlak etti. TOKİ havadar yerlerde güzel binalar yaptı. İnsanlar insan yerine kondu, değer verildi. O derelerin yerinde güzel kamu binaları ve yeşillik alanlar yapıldı.
Tüneli, Farabi Hastanesine gidenler bilir. Tek geçit vardı. Bir tünel daha yapıldı. Akyazı’da tüneller yapıldı. Biz fakir insanlarız böyle hizmetleri daha önce görmedik, devletimizin bizim için çalıştığını gördük. Daha yapacakları çok şey var yapmaya da çalışıyorlar. Allahü teâlâ vatanına bayrağına insanlarına hizmet edenlere yardım eylesin. Âmin...
          Songül Küçük-Akçaabat/Trabzon
 
 
 
Kendime niye güvenemiyorum?
 
“Bir iş yapacağım zaman elime yüzüme bulaştırıyorum. Hele de yanımda birisi olduğu zaman yüzüm kızarıyor, elim ayağım birbirine dolaşıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum” diyen Ankara’dan “Mahcup” rumuzlu genç okuyucumuz, bu konuda kendinize öz güven duymadığınızı dile getirmiş oluyorsunuz. Bunu aşabilmek için elbette ki profesyonel yardım alabilirsiniz ama bizim söyleyebileceğimiz şey çekindiğiniz utandığınız, şaşırmanıza sebep olan herkesin aslında birer fâni olduğunu bilmelisiniz. Herkesin birbirine saygı duyması elbette ayrı bir konu ama çevrenizdekilerin de insan olduğunu acıktığı zaman karnını doyurmaya, uykusu geldiği zaman uyumaya, susayınca su içmeye muhtaç bir varlık olduğunu unutmayın. Bu sebeple hiçbir insanın bir diğerine bu anlamda üstünlüğü olamaz. Sizi de yaptığınız yanlış ve hatadan dolayı ayıplaması anlamsızdır. Çünkü onun da nice hatası ve yanlışı olmuştur. Kendinizi kimseden aşağı görmeyin. (F.A.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.