Enflasyonla nasıl mücadele edilmeli?

A -
A +
Bütün dünyada enflasyon yükselişte. Türkiye de yüksek enflasyonla yüz yüze. Bu, Türkiye’nin ilk defa karşılaştığı bir durum değil. 1990’ların sonları ve 2000’lerin başında da enflasyon yaklaşık %80 civarındaydı. Keza Türkiye’deki ortalama enflasyon oranları da gelişmiş ülkelerdekilerin daima birkaç katıydı. Bu yüzden bir bakıma Türk halkının enflasyonla yaşamaya, 40-50 senedir ilk defa şimdiki kadar yüksek bir enflasyonla muhatap olma durumuna düşen Batılı ülkelerin insanlarına nispetle, daha alışkın olduğu söylenebilir.
Enflasyonun iç ve dış nedenleri var. İç nedenlerden bir kısmı Türkiye’nin kronik, yapısal, siyasetten önemli ölçüde bağımsız problemleri. Diğerleri ise mevcut iktidarın hatalarından kaynaklanan sebepler. Öyle veya böyle, yüksek enflasyon bir Türkiye gerçeği. Dolayısıyla, enflasyon ile mücadele ekonomi gündemimizin baş maddesi.
Enflasyon ülkelere ve insanlara çok zarar verir. Devamlı yükselen fiyatlar insanların bir taraftan tasarruflarının ve servetlerinin erimesine diğer taraftan ise günlük hayatı çekip çevirmekte zorlanmasına yol açar. Aynı zamanda ekonomide belirsizliği artırır, güvensizliği teşvik eder. Ekonomi esas itibarıyla güvene dayanır ve sarsılan güven iktisadî hayatı sekteye uğratır. Bu yüzden, enflasyon sevilmeyen, istenmeyen ve mücadele edilmesi gereken bir felakettir.
Enflasyon ile mücadele bir bakıma bir devlet görevi olarak görülür. Bu haklı bir bakıştır, çünkü ülkelerin para ve maliye politikası büyük ölçüde devletler tarafından belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Yani, enflasyonun düşürülmesinde aslan payı, yükselmesinde olduğu gibi, devletlere aittir.
Devletler enflasyonla nasıl mücadele eder? Geçenlerde bir seminerini dinlediğim iktisat hocası Prof. Dr. İsmail Seyrek bu konuda ufuk açıcı şeyler anlattı. Seyrek’e göre enflasyonla mücadele metotları ikiye ayrılır: Şok yöntemi ve tedricî mücadele yöntemi. Şok yöntemi ile enflasyonun iki üç ayda kontrol altına alınması mümkün iken tedricî mücadele bir yıl civarında sonuç verebilir.
Şok yöntemin esası kamu çalışanlarının sayısının azaltılması, devlet harcamalarının kısılması, kredi imkânlarının daraltılması, faizlerin yükseltilmesi gibi tedbirleri ihtiva eder. Bu yöntem 2000’li yılların başlarında Kemal Derviş öncülüğünde uygulandı ve kısa sürede sonuç verdi. AK Parti ilk iktidar yıllarında bu programdan fayda sağladı. Tedricî yöntem ise enflasyonla daha gevşek ve dolayısıyla daha uzun vadeye yayılmış bir mücadeleyi öngörür. Şok mücadelede yapılanlar ya hiç yapılmaz ya da, bazıları, daha uzun bir vadeye yayılarak yapılır.
Hükûmetlerin hangi yolu takip edeceği elbette siyasi bir karar. Yaklaşan seçime hükûmeti şok yönteminden uzak kalmaya teşvik edebilir. Nitekim, Cumhurbaşkanı enflasyonun kontrol altına alınması ve düşürülmesi için gelecek senenin şubat, mart aylarından bahsetmekte.
Şok tedbirlerin uygulanmasına bir diğer engel de, halk tabakalarından gelen, azalan gelirlerin artırılması yolunda hükûmetin bir şeyler yapmasına ilişkin çağrılardır. Özellikle seçim sürecinde hükûmetin bu çağrılara kayıtsız kalması çok zor görünüyor.
Muhalefet de enflasyonla mücadele konusunda umut verici bir çizgi izlemiyor. Hatta muhalefet olmanın rahatlığıyla devlet harcamalarının çok fazla artmasına sebep olabilecek vaatler yapıyor. Muhalefet de yaklaşan seçimlerin etkisinde hareket ediyor.
Hükûmetin şok yöntemini değil tedricî mücadele yöntemini seçmesi yüzünden, Türkiye’nin enflasyon problemine kısa vadede çözüm görünmüyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.