Yağmurun rahmeti ve zahmeti üzerine

A -
A +
Malum mevsim sonbahar...  Bir yağmur yağar bir güneş açar. Hâl böyleyken her iki durum da yadırganmamalı aslında.
Sonbaharın yağmurlu bir sabahı... Bir yanınızda yağmura söylenen diğer yanınızda yağmura şükreden iki insan tipi arasında kaldı iseniz. Aklınıza ihtimaller gelebilir, şükreden ve söylenen insanlara dair. Birisi yağmurun ne kadar kötü bir olay olduğuna kesin kani iken, diğeri için yağmur rahmet hükmünde. Dünya gözü ile aynı yerden, aynı ana, aynı olaya bakan iki kişi ve birbirine taban tabana zıt iki kanaat...
Yukarıdaki örneklemeye bakacak olursak; yağmur iyi bir şey midir, kötü bir şey midir? Kesin olarak söylenebilecek ve kabul edilebilecek bir yargı var mıdır? Basit bir sonbahar ve yağmur örneğinden, genele dair pek çok sonuç çıkarmak mümkün diye düşünüyorum.
Yaşadığımız olaylar ve açığa çıkan sonuçların bize ceza olsun veya cefa olsun diye var olduğunu düşünmenin ne kadar yanlış olabildiğini, sanırım net bir biçimde görebiliyoruz. Yağmur yağdığı için ne biz bahtsız bir insanız ne de yağmur esasen bir felaket. Olayları felaket kılan ve şahsını bahtsız bedevi ilan eden yalnızca insanın kendisidir. Yaşanan hiçbir şey, kişinin kendi zatına ithaf olunmuş değildir. Adaletsiz bir hayat yaşadığı yanılgısı ile sürekli içinde bulunduğu ortamla ve düzenle kavgalı giden insanın fark etmesi gereken önemli bir nokta vardır. O da tüm insanların asgari müşterekte bir olaylar silsilesinden etkilendikleri ve bunun kişiler üzerinde farklı tezahürlerinin olabileceği gerçeğidir.
Tohum çürüdüğünde onun bir ağaç olacağını bilmeden bunu bir talihsizlik olarak acelece yorumlayan kişinin ahmaklığı ortadadır.
Ben bu duruma gelmemizde kişisel gelişim kitaplarının da bize çok büyük kötülük ettiğini düşünüyorum. Zira kişisel gelişim kitaplarında ön plana çıkarılan ego, her şeyi insanın kendi ellerine bırakır ve kişiyi her şeyin kendi elinde olduğuna ikna eder. Böylelikle kendi eliyle var edebileceği bir olgunun önüne taş koyan her durum onun için isyan sebebidir. Tıpkı akşama açık havada bir program yapmış birinin yağmurlu bir sonbahar sabahına uyanması gibi. Elinde olan güç alınmış ve bir şeyler yoluna taş koymuştur...
Özetleyecek olursak, ne insan her şeyi kendisi kontrol etmeye muktedir bir varlıktır ne de yaşanan olaylar tek zaviyeden yorumlanabilir. Yağmurun yağması balkonda çamaşır unutan ve tarlada mahsulü olan iki farklı kişi tarafından farklı yorumlansa da, yağmur esasında kendi başına bir olaydır. Ve kendi başına var olan olaylarda bir adaletsizlik aramak akla mugayirdir.
İstanbul'da yağmur Mazhar Alanson'un gözlerini doldursa da, başka birisinin mutluluğu olabilmektedir.
.....
Eczacıdan Not: Bu değişken sonbahar havalarında hastalanıp bir başka isyana sebebiyet vermek istemiyorsanız pelargonium ekstresi içeren preparatlar ya da beta glukanlı ürünler kullanabilirsiniz. Bol bol C vitamini almak için portakal yerine maydanoz yahut yeşil sebzeler tüketmeniz daha yerinde olacaktır. İlla portakal yemek isterseniz de en tatlılarını değil en ekşilerini seçebilirsiniz...
27.10.2014
 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.