Güneydoğu’dan güzel haberler geliyor...

A -
A +

1984 yılından beri terörle mücadelenin en etkili bir şekilde sürdürüldüğü günlerden geçiyoruz. Türkiye terörle mücadelede boşluğa, bataklığa adım atan ülke konumundan tamamen sıyrıldı.

Hayır kesinlikle çok iddialı bir vurgu filan yapmıyorum.
Yıllarca dağı taşı bombalayan, Batılı dostlarından tokat üstüne tokat yiyen Türkiye, artık ne yaptığını ve ne yapacağını bilen terörle mücadelede “millî konseptini” oluşturmuş bir ülke konumuna geçti.
Bu konseptin sosyal restorasyon kısmını da atlamamak lazım.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre, şehircilikten çevreye kadar milim boşluğun bırakılmadığı bir sosyal restorasyon projesinden bahsetmek mümkün hâle geldi.
MGK ve güvenlik toplantılarında sürekli yenilenen veya yeniden düzenlenen ve anında sahaya yansıtılan kararlı adımlar atılıyor.
Bazı araştırmalar ve görüşmeler yaptık. Bizi bundan sonra nelerin beklediğine bakmak istedik bugünkü yazımızda:
Biliyorsunuz bir süredir Kandil, KCK, Avrupa PKK’sı ve HDP avaz avaz masaya dönelim diye bağırıyor:
-“ABD bizi masaya oturtsun konuşmaya başlayalım.”
-“Çözüm sürecine geri dönelim.”
1-Kesinlikle artık çözüm süreci diye bir şey yok. Operasyonlara içerisi ve de dışarısı tamamen temizlenene kadar devam edilecek.
2-Bu işin planlayıcıları "MASA"dan da geriye “M”nin bile kalmadığının altını çiziyorlar.
Peki masayı deviren, çözüm sürecini bitiren PKK niye tornistan yaptı? Cevabı çok basit:
-“Olaylar PKK’nın ve üst aklın istediği gibi gelişmedi.”
Çözüm sürecindeki PKK ile şimdiki PKK’nın arasında dağlar kadar farklılıklar oluştu..
Kandil hem dağ hem şehirle bağlantısını kaybetti.
Avrupa’dan beklediği destek de gelmedi.
Yeniden toparlanmak ve strateji belirlemek için zaman da bulamıyor.
PKK 1984 yılından beri hep saldırı konumundaydı.
Evet PKK 30 yıldır belki de ilk kez bu konumundan düştü, saldırı pozisyonunu kaybetti.
Kendi isteği ile değil mecburiyetten.
PKK şimdilerde tam siper konumuna, savunma pozisyonuna geçmiş görünüyor.
Sadece varlığını sürdürmeye, nefes almaya çalışıyor.
Aldığımız bilgilere göre, Cemil Bayık geri çekilin emri ile, şimdilerde terör örgütü için daha güvenli olan Suriye’yi işaret ediyor.
Kuzey Irak’a bile gelmeyin demesinin altı çizilmeli.
‘Just in time’ yani anlık istihbaratlarla Kandil dahil Kuzey Irak’taki PKK kampları haftada ortalama en az 3 kez vurulmaya başlandı.
Türkiye 10-15 sene öncesinde olduğu gibi Kuzey Irak’ta kendisine izlettirilmek istenenler fake görüntülerle kandırılamıyor.
Millî uydu ve İHA’larla, Kuzey Irak’ta terör örgütü inlerindeki gerçek görüntüleri kendi imkânları ile takip ediyor.
Burada BBG evi gibi ifadesini kullanmaktan özellikle kaçınmak istedik!
Fake görüntülerle aldatılan bir Türkiye yok artık.
Kuzey Irak’ta mücadele bir taraftan devam ederken,  Yüksekova, Nusaybin ve Şırnak’ın yanı sıra Diyarbakır, Muş, Bitlis, Bingöl ve Van kırsalında hava unsurları da kullanılarak teröristlere deyimi yerindeyse nefes aldırılmıyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu kez çok kararlı. Devlet ve hükümet el ele.
Yani devlet başka hükümet başka bürokrasi başka düşünmüyor.
Terörle mücadelede hiçbir boşluk ve muğlaklığın bırakılmaması ana hedeflerden birisi.
TSK, 5442 sayısı yasa ve Başbakandan alınan yazılı talimatlarla şehirlerdeki terörle mücadeleye devam ediyor.
Eksiklik demek yanlış olur ama, 5442 sayılı yasadaki bazı muğlaklıkların giderilmesi ve terörle mücadelenin daha etkin sürdürülebilmesi için bazı yasal düzenlemeler üzerinde çalışılıyor.
Duyduğumuza göre de Nisan ayı bitmeden TBMM Genel Kurulundan geçirilecek.
Çözüm sürecinin yeniden başlatılması ve masaya dönüş için zemin yoklaması yapanlara özellikle duyurulur.
Böyle bir niyet olsa terörle mücadele için neden ve niçin yeni yasal düzenlemeler yapılsın..
İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’ya da gelinen aşama ile ilgili bazı sorular yönelttim.
Bakan Ala, en büyük hedeflerinin terörün, ülke gündeminden çıkartılması olduğunu söyledi:
-“Bizim işimiz bir an evvel sonuca ulaşmak ve bunun için de siyaset üretmektir.”
Polis-asker iş birliğinin hiç olmadığı kadar üst seviyede olduğunun altını bir kez daha çizdi.
TGRT için canlı yayın daveti yapınca da şöyle dedi:
“Şimdi konuşma zamanı değil işin konuşturulmasının zamanıdır...”
Son bir not olarak da Murat Karayılan ile Cemil Bayık arasındaki ciddi görüş ayrılığından bahsedelim:
Cemil Bayık, telsizlerle şehirlerden çekilin talimatları verirken, Murat Karayılan bunun aksine şehirleri kırsaldan ve özellikle de Kobani’den destekleyin talimatları gönderiyor.
Nusaybin ve Yüksekova’da teröristlerin gruplar hâlinde teslim oluşları güzel şeylerin habercisi olabilir mi?
Hep birlikte göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.