Kıt imkanlarla okumuş eğitim dahisi Enver Yücel, Beyaz Saray'ın dibine üniversite açtı

A -
A +

“Okul hayatım boyunca pek ders dinlemedim. Lisede de iki dersten kaldım. Dershaneye başladım. Uğur Dershaneleri sahibi eğitim işini bıraktı ve milletvekili olmaya karar verdi. Dershaneyi, matematik öğretmeni arkadaşım ve bana devretti.”  “Bir baktım eğitimci olmuşum. 1973’te hiç bir şey bilmeden başladığım eğitimcilikte 49 yıl geride kaldı. Sadece Bahçeşehir Üniversitesi’nde 27 bin öğrencimiz, 1000’i aşkın akademisyenimiz var. Bir köylü çocuğu Washington’da Dupont Circle’da kurs açtı.”
Kıt imkanlarla okumuş eğitim dahisi Enver Yücel, Beyaz Saray'ın dibine üniversite açtı
Yücel: İlkokulda ve  hatta ortaokulun da  büyük bir kısmında, okulla evimin arası iki kilometreydi. Araç yoktu, yol yoktu. Patikadan gidip geldik. Elimizde de odun taşırdık, sobayı  yakabilmek için.

Bu haftaki röportajım aslında bir ziyaretle başladı. Şanlıurfa’dan hem hemşerim, hem de arkadaşım, hem de başarılı iş serüvenleriyle ve girişimciliğiyle yakından takip ettiğim sevgili Essum Aslan’ın daveti üzerine Fethiye’ye bir yolculuk yaptım. Şanlıurfa Bahçeşehir Koleji’nden sonra Essum ve Çetin Aslan çifti bu defa da bir dil okulu yatırımı yaptı ve bunu Fethiye’de Mentora Dil Okulları çatısı altında yaptı. Hal böyle olunca tanıtım için çıktığımız yolculukta ben hem eğitime yıllarını vermiş Enver Yücel ile hem de Essum Aslan ile kısa bir sohbet yapmış oldum. Bu yolculuktan girişimci ruhumu motive edip döndüm, umarım bu röportaj da bazı uyuyan genç girişimcileri uyandırır. 

¥ Enver Bey, nasıl bir öğrenciydiniz?
 Birazcık yaramazdım. Bolca sokaklarda top oynardım. Arkadaşlarımla çok vakit geçirirdim. Dersi dinler gibi yapardım ama çok dinleyemezdim. Birazcık yaramazlığım vardı, öyle söylerler.

¥ Memnun muydunuz, eğitim hayatınızdan, size sunulan eğitimden?
 Okul hayatımdan memnundum. Benim için okul, ders öğrenmekten daha çok arkadaşlıktı. Sınıf başkanı olurdum, demek ki çok erken yaşlarda bir organizasyon yetenek ve kültürüm vardı. O yüzden okuldan hiç bıkmadım, hatta her gün okul olsa diyordum. Cumartesi pazar olsa sıkılırdım, çünkü cumartesi, pazar bizi işe gönderirlerdi. Köylü çocuğuyum ben, hayvanlara, bahçeye çalışmaya giderdik. Giresun’un bir köyünde dünyaya geldim. Boş kaldığımızda bahçeye çalışmaya onun dışında da okula giderdik. Onun için okulu daha çok severdim. 

¥ O günlerde bugünkü gibi bir geleceğiniz olacağını hayal edebilir miydiniz?
 Tabii ki edemezdim. İlkokulda ve hatta ortaokulun da büyük bir kısımında, okulla evimin arası iki kilometreydi. Araç yoktu. Patika yolda okula yürüyerek gidip geldik. Elimizde de odun taşırdık, okulumuzdaki sobayı yakabilmek için. Oralardan İstanbul’a geldim. Ailem, yatılı okumam için Haydarpaşa Lİsesi’ne gönderdi. Liseyi bitirdikten sonra dünyamız biraz daha değişti. Okumak, üniversite mezunu olmak, İstanbul’da bir evimin olması mümkün değildi.

¥ Eğitim sektörüne giriş yapmak kafanızda nasıl şekillendi? 
 Haydarpaşa Lisesi’ne okumaya geldiğimde şimdiki gibi o zamanlarda da üniversite giriş sınavları vardı. Her öğrencinin lisede okurken, üniversiteye girme derdi olurdu. Bu yüzden Uğur Dershaneleri’ne başladık. Laleli Fethibey Caddesi’nde iki odalı bir yerdi. Lisede iki dersten kaldım. Biri kompozisyon, diğeri sanat tarihiydi. Dolayısıyla bir sene bekledim. Beklerken sonraki Uğur Dershaneleri sahibi, Laleli’deki dershanenin de sahibiydi. Aynı zamanda Laleli Camisi’nin de vaazıydı. Dershane işinden ayrıldı. Bursa’dan milletvekili olmaya karar verdi. Dershaneyi, matematik öğretmeni arkadaşım ve bana bıraktı. O zaman 1973’te konuyla ilgili hiç bir şey bilmeyerek bu alana girmiş oldum. O gün bugün de bu sektörün içerisindeyim. İki odalı bir yerden başladık. 49. yıl oldu, sonra bu kurumları büyüttük. 1994’te Bahçeşehir Koleji’ni açtım. Daha sonra da Türkiye’de öyle bir okul açacağım ki Avrupa’nın en iyisi olacak hedefiyle yola çıktım. Ondan sonra dünyayı da dolaşmaya başladım. “Bakalım bu “Avrupa, Avrupa” veya “Amerika” denen okullar neymiş” diye. Orada olanları da kısmen getirmeye başladım. Bizim Bahçeşehir Kolejleri’mizin şimdi 100. kampüsünü Kanada’da açtık. Uğur Dersaneleri de kapandıktan sonra okula dönüştü, 50’ye yakın da Uğur Okulu var şimdi. Biz büyük bir eğitim grubu ailesi olduk. Sonra da 1998 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’ni kurdum. Bugün 27.000 öğrencisi, 1000’i aşkın akademisyeni var. Bu kadar birikimle beraber girişimcilik ruhu olunca, Türkiye sevdalısı olunca, bir de Türkiye’nin özünü, değerlerini dünyaya anlatma hevesiyle dünyaya açılmaya karar verdik ve ilk Washington’da bir dil okulu açtık. 

 ¥ Ne hissettiniz ilk yurt dışına açıldığınızda?
Çok mutlu oluyorsunuz. Nereden nereye diyorsunuz. Bir köylü çocuğu şimdi Washington’da Dupont Circle’da kurs açıyordu. Sayın Cumhurbaşkanız’ın da katılımıyla bir açılış yaptık. Ve temennisi “İnşallah Türkiye gibi burası da şimdi kurs, sonra okul, sonra da üniversiteye dönüşür” dedi. İki yıl önce biz Amerika’da üniversiteyi de kurduk. Şimdi Beyaz Saray’ın yakınında bir Amerikan Üniversitemiz de var. Beyaz Saray’a en yakın üniversiteyiz, şimdi 500 öğrencimiz var. Sonra Berlin, Kanada derken dünyaya açılmaya da devam ediyoruz. 

¥ Sizin için bu iş ne kadar maddi, ne kadar manevi?
 Tamamen manevi. Tabii iyi ve güçlü bir ekibimiz var. Finansçılarım, avukatlarım, mali müşavirlerim ona göredir. Özellikle eğitim kadrom çok güçlüdür. Ben genelde kurumda vizyonerlik görevini yaparım, ama ekip bunun yatırımını, finansını sağlamaya çalışır. Ama bana haz veren bu büyüklük değil, yaptığım işin özellikle ülkemde ilk oluşudur. İlkleri getirmemizdir. Şimdi dünyada da çeşitli yerlere gidip, konferanslar ve dersler de veriyorum. Tabi o zaman eski günlerim aklıma geliyor. Mesela Harvard Üniversitesi’nde kaç sefer “eğitim girişimciliği nedir” diye ders anlattım. Birleşmiş Milletler’den “eğitime katkı” ödülü aldım. Ülkem için ise eğitimin önemini bu sektörün içinde olan birisi olarak herkesten birazcık daha fazla bildiğimi düşünüyorum. Bir ülkenin ekonomisini anlamak için eğitimine bakmak lazım. Eğitim güçlü ise ekonomi güçlü oluyor. Eğitim ve ekonomi arasındaki ilişki çok önemli. Bir ülke lokomotif olarak eğitimi alırsa gelişiyor. Dünyada para çok ama artık fikir lazım. Dünya artık ucuz iş gücüne gitmiyor. Bugünün eğitimi ne olmalı sorusunun cevabı hergün değişiyor. 

¥ Bugünün eğitimi ne olmalı?
 Siz sanayi devriminin anlayışı, kültürüyle 21. yüzyılın dünyasında eğitim yapamazsınız. Bizim çocuklara 21. yüzyıl becerilerini öğretmemiz lazım. Zaten eğitimin içinin, özünün dünyanın problemine çözüm aramaktan geçmesi lazım. Dünyanın 3 ana problemi var. En önemlisi birlikte yaşam kültürü. Dünya birlikte yaşayamıyor. Eğer biz çocuklarımıza anaokulundan itibaren empati kültürünü ve farklılıkların zenginlik olduğunu anlatabilseydik, bugün dünyada bu kavga gürültü olmazdı. Değerler eğitimi bugün teknolojiden daha önemli. Bizler dünyayı küçülttük, köprüler kurduk, herşeyi yaptık, teknolojiyi çok geliştirdik ama gönül köprülerini kuramadık. Böyle olunca da bu zenginlik içerisinde mutlu olamıyoruz. Mesela mutlu olmaktır. 

¥ Bahsettiğiniz diğer iki ana problem hangileri?
 Yoksulluk ve gelir adaletsizliği. Eğer dünyada üretimi geliştiremezsek, dünyanın çoğunluğu açken, hergün açlıktan ölen çocuklar, bebekler var. Girişimci çocuklar yetiştirmemiz lazım ki daha çok üretsinler. Diğer üçüncü problem de çevre, doğa.  Bu dünya tek ve bunu tüketiyoruz. Çevre ve etik değerleri çocuklarımıza kazandırmamız lazım. 

¥ Yeni fikirlere açıksınız, peki ya eleştiriye?
 Eleştiriye açığımdır, herkesi çok dinlerim. Eğer düşüncelerimden ortaya koyduğum işlerden farklı bir pırıltı gelirse, doğru olanı yaparım. 

¥ Nerede nefes alıp, dinleniyorsunuz?
Ben eğer bir yerde işimde keyifli zaman geçiriyorsam benim beyin gıdam odur. Farklı bir şey görmek, farklı bir işi yapabilmektir. Monotonluktan hoşlanmıyorum. Durduğunuz anda geri gidiyorsunuz. Durmamak lazım. 

¥ Sporla aranız nasıl?
Her sabah yürürüm, koşarım, yazın yüzerim.

¥ Sanatla aranız nasıl?
 Müzikle iyidir. Söyleyemiyorum, keşke söyleyip, çalabilseydim ama zamanında yapamadık. Dinlemeyi severim. Zaman zaman müzelere giderim. 
Kıt imkanlarla okumuş eğitim dahisi Enver Yücel, Beyaz Saray'ın dibine üniversite açtı
Essum Aslan

Fethiye’de...
YURT DIŞINA GEREK KALMADAN DİL EĞİTİMİ

¥ Yine bir girişimcilik ve bu kez bir dil okulu. Burayı biraz anlatır mısınız?
 Türkiye’de her yerde bir sürü dil okulu var. Ama oralarda çocuklarımızı yurtdışına gönderiyoruz, aile yanında kalıp dil öğrensiler diye. Biz de Fethiye’de Essum Hanım’ım girişimiyle İngilizlerin çok yoğun yaşadığı bir bölgede bir dil köyü kuralım dedik. Böylece aile yanında da kalıp, hem tatil yapıp, hem de birbirleriyle kaynaşacaklar ve yurtdışına gitmeye gerek kalmadan çok iyi dil öğrenebilecekler. 

¥ Essum Hanım, Şanlıurfa’dan Fethiye’ye, bu fikir nereden çıktı?
 Fethiye ziyaretinde dostlarımızla görüşürken 7000 ingiliz ailenin yaşadığını öğrendim. Bunu nasıl değerlendirebiliriz diye düşündüm. Yurtdışında dil öğrenmenin en kilit noktası, kursta aldığımız dersler değil, yanında konakladığımız aileler ile iletişim kurduğumuz zamanlardır. Ayrıca okulun yerinin bulunduğu konum bir kampüs oluşturma fikrini de beraberinde getirdi. Okulun içinde 8-16 yaş arasındaki öğrenciler konaklayabilecek, 16 yaş üstü yetişkinler de aile yanında kalabilecekler. 

¥ Enver Bey ile ne zaman paylaştınız, ne dedi?
 Zaten Şanlıurfa’da Bahçeşehir Koleji’ni dört senedir işlettiğimiz için Enver Bey’in vizyonunu biliyordum ve bu konuyu onunla birlikte yapmamız gerektiğine karar verdim. Bir sohbetimiz sırasında paylaştım, Enver Bey bana zaten 24 yıl öncesinde bunu hayal ettiğini söyledi. Böylece BAU Global’in bünyesindeki ve Mentora Dil Okulları’nın Türkiye’deki ilk kampüsünü Mentora Language School Fethiye olarak hizmete açtık.

¥ Okulun öğrencilere ortalama maliyeti ne kadar?
 Bir öğrencinin bir haftalık maliyeti 2300 TL, konaklama, eğitim, yemek, havaalanı transferi herşey dahil. Yeni başlayan birine en az bir ay tavsiye ediyoruz. Ertesi yaz da kaldığı yerden devam edip, dil gelişimini tamamlamış olur. Kampüsteki tüm öğretmenler “native” (anadili ingilizce) öğretmenler. Dünyadan da bir çok çocuk geliyor. Yani uluslararası bir imkan sağlanıyor. 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.