Dr. Mehmet Dinç: İnternet bağımlılığının tedavisi uyuşturucudan zor

A -
A +

“Bir baba şikâyet ediyor çocuğunu ‘Oğlum bizimle hiç ilgilenmiyor, internetin başından kalkmıyor’ diye. Çocuğa soruyorum ‘Hocam ne yapayım, babam aynı haberi 5 farklı haber kanalından izliyor, sıkılıyorum’ diyor.” 

Bu haftaki röportajım geçen haftanın devamı olarak Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Dinç ile. Konumuz, günümüzün önemli problemlerinden birisi olan teknoloji bağımlılığı. Özellikle de çocukların hayatındaki önemi ve riskleri... Belki iki hafta üst üste sıkıcı diyeceksiniz ama herhangi bir restorana gidip bir masada insanların birbirleriyle sohbet etmek yerine cep telefonlarına gömüldüklerine bakarsanız belki de röportajı farklı bir motivasyonla okursunuz. Günümüzün uyuşturucusu teknolojinin kötü kullanımıyla mücadelede birlik olmak duasıyla iyi pazarlar...

∂ Kaç yaşına kadar çocuklarımızı teknolojiden uzak tutmalıyız?

Herkes kendi hayatına göre adapte etmeli. Ama ideal olan 0-3 yaş arasında teknolojiyle (televizyon, cep telefonu, ipad vs.) ile karşılaşmadığı bir hayat yaşaması. Yasaklandığı değil, karşılaşmadığı. Çocuk, önünde gördüğünde merak eder ve dokunmak ister. Bunda mesele yok. Misafirlikte “Aman kapatın” demeye gerek yok. 0-2 yaş zeka gelişiminde çok önemli bir dönem. O dönemde çocuk, ne kadar 5 duyu organına hitap eden malzemeyle karşılaşır ve onları değerlendirirse zihni o kadar daha geniş oluyor. Ama bilgisayar dediğimiz şey, tek boyutta bize hitap eder. Görüyoruz ya da duyuyoruz ama dokunma yok, tatma yok. Çocuk sokağa çıksın, toprağa dokunsun, yaprağın tadına baksın. Gerçek hayatla ne kadar temas ederse zeka gelişimi o kadar iyi olur.

∂ Sorun nerede? Konuyla ilgili bilinçsiz olmamızda mı?

Bilinçle alakalı anne babaların sorunları yok. Fakat imkanları yetmiyor. Çünkü apartman hayatında bahçenin, komşuluk ilişkisinin olmadığı bir hayatta; hele de anne baba çalışıyorsa bebek bakıcısı olarak teknolojiyi kullanmaya mecbur kalıyorlar.  Kısa vadeli bir çözümdür ama uzun vadede baş ağrıtır. Bu sebeple hayat tarzını değiştirecek kalıcı çözümler üretmek gerek.

∂ Çocuğumuzun internet bağımlısı olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Bir çocuğun hayatı, interneti kullandığı zaman dışında fakir, dar ve renksizse burada bir problem vardır. İnsandan, işten ve ilişkiden yana zengin olmalı hayatı. İnternet de olmalı ama farklı faaliyetlerle renkli olmalı. Bir de her geçen gün kullanımın artması riski var; tolerans gelişmesi diyoruz. Bu şekilde insan sahip olduklarını da kaybetmeye başlar. İlişkilerinin kalitesi azalır ve yapabileceklerini yapamaz hale getirmeye başlar. Sorumluluklarını aksatmaya başlar. Bir de yoksunluk belirtileri yaşamaya başlaması var. Mesela sakin bir çocuk, “İnterneti kapatalım” deyince babasına yumruk atmaya başlar. Veya internetsiz kalınca depresyon belirtileri gösterir, etrafa saldırmaya başlar, öfkeli olur, yerinde duramaz. İnternetsiz bir hayatta güçsüz ve çaresiz hissediyorsa  yoksunluk belirtileri var demektir. Çatışma ise internet nedeniyle sorumluluklarını aksattıkları için yakınlarıyla sürekli sorunlar yaşamasıdır. Bunlar var ise internet bağımlılığından şüphe edip mutlaka önlemini almalıyız.

∂ İnternetin faydalı tarafları da var. Tamamen kesmenin mümkün olmaması daha mı zorlaştırıyor bu mücadeleyi?

Kesinlikle... Alkol veya uyuşturucu bağımlılıklarında kullanımın olduğu alandan bireyi tamamen uzaklaştırıyoruz. Kullanımı sıfırlayabiliyoruz ama internet gibi davranışsal bağımlılıklarda bu böyle değil. Zaten doğru da değil sıfırlamak. Kimyasal bağımlılıkların tedavisine göre bu bağımlılığın tedavisi çok daha zor. O yüzden önlemenin üzerinde durmamız lazım. Kimyasal bağımlılıklarla ilgili ailelerin bilinci yüksek ancak kumar, internet vb eylemsel bağımlılıklarla ilgili farkındalık az. O kadar önemli görmüyorlar. 

∂ Bir örnek var mı ciddi almama meselesinde?

Bir seminerimde “Bir çocuk odasına fazla kapanıp başka yere çıkmıyorsa, arkadaşlarıyla ilişkisini kopardıysa, derslerinde düşüş varsa, babasının cebinden para aşırmaya başladıysa uyuşturucu bağımlısı olabilir” demiştim. Bir anne geldi ve “Benim çocuğum böyle” dedi. Bana geldiler ve çocuk “Babamdan para çalıp internetten kumar oynuyorum, strateji geliştirip oradan zengin olacağım ve okumama da gerek yok” dedi. 17 yaşında bu çocuk. Anne “Çok şükür Allahıma” dedi. Kumarı ciddiye almadı. Oysa tedavisi çok zor. Erken yaşlardan itibaren bu işleri engellemenin yoluna bakılmalı. Burada en önemli sorunlardan birisi de anne baba. Onların hayatının da zaten zenginleşmesi şart. Anne, babanın televizyon, internet işlerini evin dışında oldukları zamanda halletmelerini tavsiye ediyorum. 

∂ Yine bir örnek rica etsem?

“Bir baba şikayet ediyor çocuğunu ‘Oğlum bizimle hiç ilgilenmiyor, internetin başından kalkmıyor’ diye. Çocuğa soruyorum ‘Hocam ne yapayım, babam aynı haberi 5 farklı haber kanalından izliyor, sıkılıyorum’ diyor.” Anne babanın, sporla veya başka aktivitelerle mutlaka çocuklarına örnek olması lazım. 

Dr. Mehmet Dinç: İnternet bağımlılığının tedavisi uyuşturucudan zor
(Fotoğrafk: Bünyamin Çelik)

∂ Çocuğumuzun teknoloji bağımlısı olduğunu tespit edersek ne yapmalıyız?

Bu bir hastalıktır ve mutlaka destek almamız lazım. Bu konuda çalışan uzman sayısı çok az. O yüzden hastalık aşamasına gelmeden önleme üzerine çalışmalıyız. Yeşilay bünyesinde de YEDAM’larımız var. Ücretsiz rehabilitasyon desteği veriyorlar. Yeşilay yayınlarından çıkan “İnternet Bağımlılığı” kitabımı okuyabilirler. 6 saatlik bir internet bağımlılığı videosu var. Yeşilay’ın düzenlediği.  tbm.org.tr  sitesinden takip edebilirler. “4. Teknoloji Bağımlılığı” kongremizi de Dünya Sağlık Örgütü ile beraber aralık ayında düzenliyoruz. 

∂ Peki çocuğumuz teknolojiden geri kalırsa?

Faydalı kullanıma yönlendirmeliyiz. Faydalı ve işlevsel kullanım, sınırlı kullanım, sağlıklı kullanım (bedene zarar vermeden) var. Siber zorbalıktan zarar görenler var. Bu sebeple güvenli kullanım da çok önemli. Bununla ilgili çok güzel örnekler mevcut. Mesela; internetten 20 dil konuşmayı öğrenen bir çocuk var. Afrika’da suyun olmadığı bir köyde Ludwich Marsihane isminde bir çocuk, susuz banyo yapmanın yöntemini internet kafede haftada 2,5 saat ayırarak formüller üzerine çalışarak buluyor. Afrika’nın en genç patent sahibi kişisi. Yani sürenin uzunluğu değil kaliteli kullanım önemli. 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.