Sınıfta kaldık

Altın jenerasyon diye beklediğimiz bu kadro hiçbir varlık gösteremeden teslim bayrağını çekti. Yazık...

EURO 2020'ye çok kötü başlamıştık İtalya karşısında. Aldığımız skor değil ama oyundu bizi karamsarlığa iten.
Galler grubun zayıf halkası olarak gözükse de hiçbir maç oynanmadan kazanılmazdı. Hele ki İtalya maçındaki gibi 'yürüyerek' hiç kazanılmazdı. 
***
Yine kontrollü ve yavaş bir başlangıç.  'Al sana, ver bana' pasları... 
Galler tipik Ada futbolu oynayan, uzun toplarla çıkan bir takım. Savunmamızı da önde kurunca geride açıklar vermeye başladık. Aaron Ramsey iki defa geldi ve bize uyarıyı yaptı.  Orta sahamız çok kötü ne üretken olabiliyor ne de savunmaya yardım edebiliyor. Adamlar elini kolunu sallayarak orta sahayı geçince alıştıkları set oyununa dönüyor, geriye top verip uzun paslarla yeniden geliyordu.
30'dan sonra biraz tempoyu artırdık ve rakip ceza sahasına girebildik. Bir iki cılız atak tribünleri şöyle bir heyecanlandırdı o kadar. İlk yarı bari böyle bitsin derken Bale'in uzun pasında Ramsey bu defa cezayı kesiverdi. 
***
İkinci yarıya Ozan ve Okay'ı kulübeye çekerek başladı Şenol Hoca. Yerlerine de Merih ve Yusuf Yazıcı'yı aldı. Ön liberoya Okay'ın yerine Kaan geçti. Ama hâlâ görüntümüzde bir değişiklik yoktu. 
Bu kadar teknik bir takımın üç pası üst üste yapamaması hakikaten düşündürücü.
Zeki'nin sebep olduğu penaltıyı Bale'in auta atması dönüm noktası olabilirdi bizim için. Ama bu ikramı bile kullanamadık maalesef. Hem Hakan hem Kenan nasıl olup da sahada kaldıklarına kendileri bile hayret etmiştir.
Temel problemimiz hız ve coşkudan mahrum bir oyun oynuyor olmak. Oyunun hiçbir bölümünde vites artıramıyoruz ve dakikaları tüketip duruyoruz.
Galler kendi oyun planından zerre şaşmadan oynadı biz seyrettik ve kaybettik.
Kısacası altın jenerasyon diye beklediğimiz bu kadro hiçbir varlık gösteremeden teslim bayrağını çekti. Ne İtalya'yı ne de Galleri iyi çalışmışız. Dolayısıyla çalışmadığımız yerden sınıfta kaldık. En başta da 'öğretmen' Şenol Güneş... Yazık!..