Avrupa’da 1 yılda üç gazeteci öldürüldü, farkında mısınız?

A -
A +

AB ve Amerika güya medya özgürlüğü konusunda çok hassaslar. Bir gazeteci işinden olsa mangalda kül bırakmıyorlar. Türkiye’de çoğu FETÖ’cü, içeride yatan gazeteciler hakkında sürekli rapor yayınlıyorlar. 

Freedom House denilen medya özgürlüğüne bakan kurum dünyanın her yerinde gazetecilerin burnu kanasa hemen bir kınama yayınlıyor. Ne var ki bazı gerçekler ısrarla görmezden geliniyor. Son 1 yılda AB ülkelerinde tam üç gazeteci öldürüldü. Üçü de göz göre göre, bilinçli öldürüldü. Nedense AB bu cinayetleri görmüyor, hakkında konuşmuyor. AB, faillerin bırakın kim olduğunu, olaylarla artık ilgilenmiyor bile.  2017 yılında araştırmacı gazeteci Daphne Carusna Galizia, Panama Belgeleri’ni yayınladı. Tüm dünyadan bir sürü önemli insanın vergi kaçırarak para akladığına dair belgeleri ifşa etti. Daphne Caruana Galizia Malta’da arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını yitirdi. Bu suikast işlendiğinde tarihler 17 Ekim 2017’yi gösteriyordu.  Olay elbette medyada yer aldı. Ama nasıl? Kendi ülkesi dâhil birçok AB ülkesi haberi aynen şöyle verdi: “Malta'da hükûmeti yolsuzlukla suçlayan bir blog yazarı, dün evinin yakınlarında düzenlenen bir suikastta hayatını kaybetti.” Öyle ya Malta hükûmetini yolsuzlukla suçlamıştı. O zaman cinayeti Malta hükûmeti yapmıştır (!) Halbuki Galizia birçok AB ülkesi politikacılarını da vergi kaçırmak ve kara para aklamakla suçluyordu.  Guardian, Der Spiegel, Le Monde, DW dâhil her AB ülkesi Daphne Caruana Galizia’nın Malta Başbakanı Joseph Muscat’ı hedef aldığı için öldürüldüğünü yazdılar ve şöyle ifadelerde bulundular: “53 yaşındaki blog yazarı, yaptığı araştırma haberler ile Muscat'ın Panama Belgeleri ile bağlantılı suçlamalar nedeniyle erken seçimlere gitme kararı almasını sağlamıştı. Muscat'ın eşinin rüşvet paralarını Panama'da gizli hesaplara yatırdığı, bu bağlamda dile getirilen iddialar arasında yer alıyordu.”  Muscat bu iddiaları reddetti. Sadece Avrupa Parlamentosu üyesi Yeşil politikacı Sven Giegold da Daphne Caruana Galizia'nın ölümüne dair farklı bir yorum yaptı ama o da Rusya ve Putin’i suçladı. “Bu tür olaylar AB'yi değil, Rusya'yı andırıyor” dedi. Aradan 1 yıl geçti ama katiller hâlâ bulunamadı. Olayın üstü örtüldü. AB yetkilileri delil bulamıyoruz dediler. E şimdi biz kime inanalım? AB’nin göbeğinde gazeteci öldürülüyor ama kimseden tık yok.  Bu cinayetten 4 ay sonra, Şubat 2018’de Slovakya’nın aktuality.sk haber portalında muhabir olarak çalışan 27 yaşındaki araştırmacı gazeteci Jan Kuciak ile sevgilisi Martina Kusnirova başkent Bratislava’nın 65 kilometre kadar doğusunda yer alan Velka Maca'daki evlerinde öldürülmüş olarak bulundu.  Slovak polisi hemen araştırma başlattı. İlk bulgularda polis Kuciak ile sevgilisinin öldürülme sebebinin "büyük bir ihtimalle gazetecinin araştırma işleriyle ilintili” olduğunu söyledi. Kuciak göğsünden, sevgilisi başından vurularak öldürülmüştü. Yani suikastçı bu cinayeti sadece iki el ateş ederek profesyonelce yapmıştı.  Jan Kuciak’ın çalıştığı Aktuality.s haber portalı Axel Springer’e ait.  Axel Springer cinayetlerin Kuciak’ın üzerinde çalıştığı araştırma ile ilgili olduğuna dair "haklı şüphelerinin” olduğunu belirtti. Benzer açıklamayı Slovakya Başbakanı Robert Fico da yaptı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani, AB'de bir gazetecinin işini yaparken öldürülmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Tamam da tetiği çekeni niye bulmuyorsunuz. Elinizi tutan mı var? Kamera kayıtları, parmak izi vb. yok mu? Kınayacağınıza katilleri bulsanız daha iyi değil mi?  Cinayet duyulur duyulmaz tek sesten haberler duyulmaya başladı. İma edilen kişi emlak işleriyle ünlenen iş adamı Marian Kocner’di. Hâlbuki Kuciak vergi kaçırma ve kara para aklama işlerine de odaklıydı. Öldürülmeden önce İtalyan mafyasının Slovakya’daki AB fonlarını suistimal etmesini sorguluyordu. Bazı İtalyan siyasetçilerin de işin içinde olduğuna dair ipuçları olduğunu yazıyordu.  Cinayetten sonra 7 şüpheli sorgulandı ama yeterli delil olmadığı için hepsi bırakıldı. Aradan 7 ay geçti ama hâlâ olayla ilgili hiçbir ilerleme yok.  Meseleye kafa yoran da kalmadı. Sadece herkes kınıyor.  En son Hambach ormanında linyit ocağının genişletilmesi için ağaçların kesilmesini engellemek isteyenlere yönelik operasyon esnasında bir gazeteci hayatını kaybetti. Polis yetkilileri, gazetecinin iki ağaç arasındaki 15 metre yüksekliğindeki asma köprüden düşerek, hayatını yitirdiğini belirttiler. Polis, gazetecinin nasıl öldüğüyle ilgili çelişkili ifadeler verdi. Önce gazetecinin düştüğü sırada herhangi bir müdahale yok dedi. Hâlbuki başka tanıklar polisin zor kullanması üzerine arbede yüzünden gazetecinin düşüp öldüğünü söylediler.  Olay “düşerek ölme” olarak kayıtlara geçti. Bundan dolayı soruşturma geçiren yok. Yakında komple kapanacaktır...  Üç gazeteci ölümü Afrika, Asya, Rusya, Türkiye, Latin Amerika’da olsa kıyamet kopmuştu. Peş peşe açıklamalar gelmişti. Ülkelerin demokrasisi ve hukuku sorgulanır hâle gelmişti. Daha neler neler... Bizim siyasetçiler bu konuyu AB liderlerine açabilir ve takipçisi olabilir. Freedom House bu ölümlerle ilgili bir açıklama yaptı mı, çok merak ediyorum. Amerika’dan ses var mı, bilen söylesin. Şöyle bitireyim. Bu üç ölüm bizde olsa dünya ne tepki verirdi?..  ..... NOT: Cinayetlerle ilgili Deutsche Welle’nin Türkçe sayfasından yararlandım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.