5 sene sonra 17-25 Aralık ihanetinin anatomisi

A -
A +
Bugün 17 Aralık. FETÖ’nün aşağılık darbe teşebbüsünün beşinci senesini idrak ediyoruz. 17-25 Aralık Emniyet-Yargı darbe teşebbüsüyle FETÖ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmaya teşebbüs etti. Bir tarafta Fetullahçı terör örgütü, öbür tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardı. Bu savaşta FETÖ tarafını tutan kim varsa aynı zamanda DEVLET kavramına ihanet etmiştir ve bunun bedelini muhakkak bir şekilde ödeyecektir. Ben o zaman bu gerçekleri çok yazdım. O zor dönemde kelle koltukta FETÖ ile savaşan savcılarımız 17-25 destekçilerine bedel ödetmeye çok kararlıdır. FETÖ’ye açıkça yardım etmiş ve şimdi 15 yıl ile yargılanan Emin Çölaşan ile aynı suçu işlemiş daha çok gazeteci var bu ülkede. Milletimiz müsterih olsun, hepsine teker teker sıra gelecek. Her şeyin bir zamanı var. Bu topraklardaki büyük harfle DEVLET olgusuna güvenin sayın okurlarım. Ben bir şeyi boşuna yazmam.
Eğer FETÖ bu 17-25 Aralık savaşını kazansaydı bizler ağır bedel ödeyecektik! Başta liderimiz Erdoğan olmak üzere hiçbirimiz hayatta bile olmayacaktık. Ne Türkiye gazetesi ne Sabah, ne Star ne Yeni Şafak ne Akit ortada olacaktı. Patronları ve tüm emekçileriyle, köşe yazarlarıyla beraber bu kurumlarımızı ortadan kaldıracaklardı. Hapishanelere değil mezarlara dolduracaklardı tüm dindar Müslümanları. O sebeple Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan ve diğer savcılarımızın 17-25 Aralık darbesine yardım ve yataklık eden herkesle ilgili soruşturmalarına tüm milletimiz destek veriyor. “Çölaşan da mı FETÖ’cüymüş, keh keh” diye küçük akıllarıyla savcılarımızla dalga geçenler kötü niyetli mücrimlerdir. Kimsenin Çölaşan’a Fetullahçı dediği yok. Bu tipler kendilerinin de Çölaşan gibi FETÖ’ye üye olmamakla birlikte FETÖ’ye yardım ve yataklık suçunu işlediklerini bildiklerinden Sayın İrfan Fidan ve ekibine sinsice saldırıyorlar. 17-25 Aralık ihanetinde yaptıklarını biliyorlar. Güneş balçıkla sıvanmaz.
Evet tüm Müslümanlar unutmamalıdır ki, eğer FETÖ kazansaydı bizlerin kellesini alacaktı ama 17-25 Aralık darbe ihanetinde tıpkı Çölaşan gibi FETÖ’ye açıkça destek veren Ertuğrul Özkök’ler, Ahmet Hakan’lar, Fatih Altaylı’lar yine medyada olacaktı ve sabah akşam FETÖ ağzıyla Başkan Erdoğan’a küfredeceklerdi. Zaten 17-25 Aralık darbesinde FETÖ’ye en çok ve en etkili mühimmat desteğini bu üç isim vermiştir: Özkök-Hakan-Altaylı üçlüsü... Arşiv kanıtları açıktır. Çölaşan’ın FETÖ’ye destek bağlamında yaptıklarının 10 katını bunlar yapmıştır. Bunları tek tek yazacağım...
Eğer bu savaşı FETÖ kazanmış olsaydı köşelerinde şimdi şöyle yazılar okuyacaktık:
“Konferansta Ekrem Dumanlı’yı dinledik. Fark ettim ki Ekrem Bey müthiş bir sinema tutkunu. Ayrıca müthiş bir hayvansever ve tabiat âşığı. Bu güzel özelliklerini de Sayın Gülen’den almış Ekrem Bey. Ne güzel oldu da Türkiye’yi Erdoğan belasından kurtardılar. Allah hepsinden razı olsun...”
Medya camiasında beni seven sevmeyen herkes yukarıda alıntıladığım yalakalık yazılarını eğer savaşı FETÖ kazansaydı Özkök-Hakan-Altaylı üçlüsünün yazacağını çok iyi biliyor. Şimdi de aynı yalakalık yazılarını nefret ettikleri Başkanımız Erdoğan ve iktidar mensupları için yazıyorlar. Bunların tıynetleri bu. Bunların bir siyasi düşüncesi yok. Bunların inandığı bir değer yok. Bunların ahlaki bir görüşü yok.
17-25 Aralık sürecinde FETÖ’yü güçlü görüp FETÖ’ye yaltaklandılar, şimdi ise iktidara yaltaklanıyorlar. O yüzden aslında toplumun hiçbir kesiminde itibarları yok. AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi, HDP’lisi kime sorsanız bunlara zerre saygı duymuyor ve hatta tiksiniyor. Fiilen bitmiş durumdalar da ancak mecazi anlamda cenazelerinin kaldırılması bekleniyor. Yine de şark kurnazlığıyla türlü kalem cambazlıklarıyla bizim taraftakilerden daha çok yankı uyandırıyorlar. Bu da bizim tarafın ayıbı ve ezikliğidir.
Bakın Emin Çölaşan’ın 17-25’te FETÖ’ye destek vererek suç işlediğini söylüyorum ama Çölaşan bu üçünün toplamından çok daha itibarlı ve saygındır toplumda. Bunu da teslim ederim. Ben adil adamım. En azından ulusalcı taban Çölaşan’ı sever ve sayar. Bu üçünü hiçbir toplumsal kesim sevmez ve saymaz. Yarın Çölaşan içeri girecek ya da Allah gecinden versin ölecek olsa epey sayıda insan toplanır, tepki duyar ve üzülür. Bunların başına öyle bir şey gelse toplumda yaprak bile kıpırdamaz.
Kafadan uyduruyorum, diyelim ki bu isimler tutuklandı. O cezaevi önünde bir kişi bile toplanmaz. 1-2 gün o da medya içinde gündem olur geçer gider. Ben bunlar tutuklansın diye söylemiyorum. Bunların Türk milleti nezdinde hiçbir itibarının ve öneminin kalmadığını anlatmak için bu örneği veriyorum. Bu ülkede hakkında en çok konuşulan 40 senelik medya patronu Aydın Doğan basından tasfiye edildi ve toplumda yaprak kıpırdamadı. Altını çiziyorum yaprak kımıldamadı. Kimse sallamadı. Bu konuyla ilgilenmedi bile. Çünkü Doğan sürekli zikzaklarıyla tüm toplumu kaybetmişti. 17-25 Aralık’ta FETÖ’yü, 7 Haziran 2015 ila 1 Kasım  2015 arası PKK’yı desteklemesi sonunu getirdi.
5 sene önce 17-25 Aralık sürecinde yaşadığımız ateşten gömleği kimse değerli savcılarımıza unutturamaz. Bu savcılarımız FETÖ’yü bitirmiş adamlardır ve 17-25 Aralık darbe sürecinde kim FETÖ’yü destekleyerek suç işlemişse onlara sorulacak hukuki hesapları elbette vardır. Hukuk ve adaletin emri budur. Türk milletinin de talebi budur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.