Aslanları kuzulara boğdurmak

A -
A +
Seçim sonuçlarını yeniden analiz edelim. Herkesin bildiği şeyleri yeniden söylemekte bir beis yok. Cumhur İttifakı Türkiye çapında yüzde 53 alarak büyük başarı elde etti. Ama büyükşehirleri CHP’ye kaptırdığı için bu anlamda başarısız oldu. Elbette Ankara, Antalya gibi illerin kaybının hesabı yapılıyordur partide. YSK’nın son kararıyla İstanbul da netleşecektir. YSK kararı ne olursa olsun İstanbul için de muhasebe yapmak şart. Cumhur İttifakı’nın yüzde 53 almasındaki en büyük pay beka söylemidir. Bu söylem kesinlikle tutmuş ve başarılı olmuştur. Yoksa ekonomik sıkıntıların yaşandığı, genç nüfus dinamiğinin olduğu dönemde yüzde 53 beka söylemi dışında başka bir şeyle izah edilemez. Peki beka söyleminin temeli nedir? ABD Suriye’de PKK’ya dünya kadar silah verdi. Yeri ve zamanı geldiğinde o silahların Türkiye’ye çevrileceğini herkes biliyor. PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin kendi iradesi yok. Kandil ne derse onu yapıyor. Bu ülkenin Meclisi’nde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de yaptığı operasyona işgal diyen alçaklar var. İşte bu güruh PKK’ya meşruiyet kazandırmak için var gücüyle çalışıyorlar. Sezai Temelli’nin, “Büyükşehirleri kazanırlarsa bizim oylarımızla kazanacaklar” demesinin ne anlama geldiğini gördük. Ülkenin bekasının, millî güvenliğin ne kadar önemli olduğunu gördük. Ne yazık ki bu ülkede PKK’nın yaptıklarını görmeyenler var. Terör tehdidinin ebadını bilmeyenler var. Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor. İşte bu beka meselesinin ne kadar hayati olduğunu idrak etmemizi sağlayanların hepsi hedefte. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıdan sonra bazılarının gündeminin farklı olduğunu gördük. Kılıçdaroğlu’na atılan yumruk bu ülkede hemen herkes tarafından 'ama’sız kınandı. CHP bu olaydan sonra hedef belirlediği bazı siyasilerin kellesini istemeye başladı. Önce olayı yatıştırmak için elinden geleni yapan Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar linç edildi. 15 Temmuz öncesi ve sonrası başta CHP, Sayın Akar’ı hep eleştirdi. Eleştirmekle kalmadılar, itham ettiler. 15 Temmuz’un üzerinden neredeyse 3 yıl geçti ama Akar’a öfkeleri geçmedi. CHP’nin anlamsız bir şekilde takıntılı olduğu kişilerden biri de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Bugün Türkiye’de dost ya da düşman kime sorarsanız sorun terörle mücadelede en etkin isim Süleyman Soylu’dur. PKK’nın belinin bükülmesinde, HDP’ye ağzının payının verilmesinde, uyuşturucu ile mücadelede muazzam işler yapıyor Soylu. HDP’liler zaten sevmiyor ama CHP’liler de düşmanlık ediyor. Kılıçdaroğlu’nun olayını utanmadan Soylu’ya yıkıyor CHP. Sanki PKK’nın siyasi ayağıyla iş birliği yapan başkası. Dün CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, Süleyman Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi ve şu skandal ifadeleri ekledi: “İçişleri Bakanı art niyetli, görevini yapmayan, yalan söyleyen, linci meşrulaştıran, görevini kötüye kullanan bir kişidir." CHP Grup Başkan Vekili unutmuşa benziyor ama hatırlatalım. 2017’de Adalet Yürüyüşü’nde Kemal Bey ve diğer CHP’lileri koruyan Soylu’ydu. Bir kişinin bile burnu kanamadıysa bunu kime borçlu olduklarını unutmasınlar. Aslında Soylu’ya, Akar’a böyle davranmalarının temel bir sebebi var: Başkan Erdoğan’ın etrafını boşaltmak ve etkisiz hâle getirmek... Bu yöntemi 17-25 Aralık’tan önce FETÖ’cüler de yapmak istemişlerdi. Başta Hakan Fidan olmak üzere Başkan Erdoğan’ın en çok güvendiği isimleri tutuklamaya kalktılar. Böylece Erdoğan yalnızlaşacak ve hedeflerine varmaları daha kolay olacaktı. Şimdi bu yöntemi CHP, bakanlara ve bürokratlara yapıyor. En güvenilen ve halkın sevdiği isimleri etkisiz, itibarsız hâle getirmek istiyorlar. Erdoğan yalnızlaşsın, böylece ona saldırmak daha kolay olsun derdindeler. Muhalefete destek veren medya organlarına bakın. En çok kime saldırıyorlarsa o kişi önemlidir. Başta Sözcü ve Cumhuriyet olmak üzere muhalefet yayın organları Akar’a, Fidan’a, Soylu’ya sürekli saldırıyorlar. Bu olaya şöyle de bakabiliriz: Muhalefet yayın organları bazılarına neden hiç saldırmıyor da hep aynı kişileri hedef seçiyor? Eski çağlardan beri bilinen yöntemdir bu. Liderin etrafını boşalt. Güvendiği isimleri itibarsız hâle getir. Çevresini güçsüz kıl. Böylece lideri çalışamaz hâle getirmek mümkün olsun. Bizim tarafta âdettir, güçlü olanı yemek. Yedirmemek lazım. Robert Redford’ın 2007 yapımı muhteşem filmi “Arslanı Kuzulara”da (Lions for Lambs) dediği gibi aslanları kuzulara boğdurmamalıyız. Tabii ki aslanları boğmak isteyenler sadece kuzular değil, bunu da unutmayalım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.