Soğuk Savaş, Berlin Duvarı ve NATO’nun işlevi

A -
A +
 
ABD Başkanı Ronald Reagan 1989 yılı başlarında Berlin Duvarı’nın önünde Mihail Gorbaçov’a çağrıda bulunmuş, “Bu kapıya gelin ve duvarı yıkın” demişti. 9 Kasım 1989’da Berlin Duvarı tarihin çöplüğüne gitmişti. 
Sovyetler yıkılmıştı. Bill Clinton zamanında NATO Rusya’nın kapısına kadar gelmişti. Varşova Paktı ülkeleri Batı blokunun parçası hâline gelmişlerdi. Özelleştirmeler hızlanmış, Batı, komünizme karşı başarı elde etmişti. 
BM, Dünya Bankası, NATO gibi kurumlar daha önemli hâle gelmişti. Bunların en önemlisi şüphesiz NATO’ydu. Ancak bugünlerde en çok tartışılan kurum da şüphesiz NATO. BM’nin zaten işlevi kalmadı ama NATO da aldığı kararlar da hep taraflı hem de işine gelen ülkeleri savunuyor. Fransa Devlet Başkanı Macron, “Yaşamakta olduğumuz NATO’nun beyin ölümüdür” dedi. Bu sözü Amerika’nın Suriye’den çekilmesi ve Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili söyledi.
NATO’nun karar almada yetersiz kaldığını ve Rusya’ya karşı bir şey yapılamaması da Macron’un eleştirileri arasındaydı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Macron’un sözlerini “radikal” bulduğunu söyledi ve “Bu bizim görüşümüz değil” diye cevap verdi. Spiegel Online için konuyla ilgili bir makale kaleme alan Alman Dışişleri Bakanı Maas, “NATO, yükün paylaşımından, uluslararası iş birliğinden ve çok taraflılıktan yana. Güçlü ve egemen bir Avrupa’ya güçlü bir NATO’nun yedeği olarak değil, onun bir parçası olarak ihtiyaç var” dedi ve İngiltere’nin de katılacağı bir Avrupa Güvenlik Konseyi’nden yana olduğunu vurguladı. (Hürriyet)
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da tartışmaya dâhil oldu. “NATO’nun önemli, kritik, belki de tüm tarihin en kritik stratejik ortaklığı olmayı sürdürdüğünü düşünüyorum” dedi. NATO’nun büyümesi, değişmesi ve bugünün gerçekleri ile sınamalarına karşı koyması gerektiğine vurgu yapan Pompeo, “Eğer ülkeler, NATO’ya gerekli kaynakları sağlamadan güvenlikten faydalanabileceklerini düşünürlerse, sözlerini yerine getirmezler, bu da NATO’nun etkisiz ve işe yaramaz hâle gelme riskini oluşturur” uyarısında bulundu. 
Pompeo’nun demek istediği şu: 1945’ten beri NATO’nun ana yükünü Amerika çekiyor. Avrupa masraflara ortak olmuyor. Sizi Ruslara karşı koruyan biziz. Bundan sonra sizi korumamızı istiyorsanız pamuk ellerinizi cebe atın... 
Soğuk Savaş bitti. Batı hâlâ belli ölçülerde güçlü. Ancak Doğu kuvvetleniyor. Rusya ekonomik anlamda olmasa da askerî olarak güçlü. Suriye’de bu durumun etkileri tecrübe ediliyor. Çin, Hindistan gibi ülkeler de artık belirleyici. Çin insan hakları ihlalinde önde olsa da devasa gücüyle bunların önüne geçiyor. NATO Amerika demek ama o da masrafları tek başına karşılamak istemiyor. Doğu ekonomik olarak güçlendikçe Batı’nın hareket alanı daralıyor. 
1945’ten sonra kurulan dünyanın kurumları yeniden tartışılıyor. Başkan Erdoğan, “Dünya beşten büyüktür” diyerek BM’nin işlevsizliğini ortaya koydu. Sıkıntılara çare olmuyor BM. NATO bizzat NATO üyesi ülkeler tarafından tartışılıyor. Türkiye NATO üyesi ülke ama terör örgütleri bizzat Amerika tarafından fonlanıyor, silahla donatılıyor. Rusya Kırım’ı ilhak ediyor ama NATO gene işlevsiz kalıyor...
Galiba dünyaya reset atma zamanı geldi. Kurumlar elden geçip yeniden değerlendirilmeli. Yoksa böyle atıl kalacaklar. Sorunları çözmeyen kurumların kimseye faydası olmaz. NATO dağılır mi, bu çok erken bir yorum olur. Ama hem Macron’un açıklamaları hem Pompeo’nun Avrupa’ya, “Elinizi cebinize atın” çağrısı bazı şeylerin değişebileceğinin işareti. Bugünkü hâlleriyle dünya kurumlarının bir işe yaramadığı kesin. Bakalım zaman ne gösterecek...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.