Irishman, Küba, Kennedy ve Amerikan mafyası

A -
A +
Martin Scorsese, hiç şüphesiz yaşayan en büyük yönetmenlerden biri. "Taksi Şoförü"nden "Sıkı Dostlar"a, "Casino"dan "Kızgın Boğa"ya çok sağlam filmlere imzasını attı. Masumiyet Çağı, Paranın Rengi, Komedinin Kralı gibi sinema tarihinde yer etmiş filmleri de yönetti Scorsese...
Geçen ay New York Times'a bir makale yazdı ve Marvel serisinin kendisini cezbetmediğini, onların filmden sayılamayacağını söyledi. Marvel serisinin iyi filmleri var, ama benim ve daha üst kuşakların sevdiği türde filmlerin sayısı azaldı.
Bu eksikliği gören Martin Scorsese tam bir başyapıt olmasa da politik suç sahasındaki en iyi filmlerden birine imza atmış. Amerikan kültür ve tarihinde ezilmişlik, emek hırsızlığı mezbahaneler üzerinde anlatılır. İşçilerin ağır çalışma şartları, etin kesimi, ulaştırılması film ve kitaplara çok konu olmuştur. Scorsese bu temayı daha önce de kullandı, özellikle New York Çeteleri filminde.
Irishman de böyle başlıyor. Frank Sheeran (Robert de Niro) et taşıyan bir kamyon şoförüdür. Etin kaliteli hâle gelmesiyle hayat standartları da değişiyor ve iyileşiyor. Tesadüf eseri Russell Bufalino (Joe Pesci) ile tanışan Frank'in hayatı değişiyor ve mafyaya adım atıyor. 1940, 50 ve 60'larda Amerika'da mafya çok hâkimdi. Özellikle İtalyanlar Detroit'ten New York'a, Şikago'dan Kansas City'ye yeraltı dünyasına hâkimlerdi. Sonradan İrlandalılar da bu işe girdiler. Sam Giancana, John Roselli, Santo Trafficante gibi isimler siyaseti bile belirleyecek durumlara gelmişlerdi.
Bunun en bariz örneği Fulgencia Batista'nın devrilmesi sonucu Fidel Castro'nun Küba'da yönetimi devralmasıydı. Kennedy'yi destekleyen mafya ve güneyci ayrılıkçılar Başkan olunca ondan Castro'yu devirmesini istediler. Çünkü başta United Fruit olmak üzere birçok Amerikalı şirket orada iş yapıyordu. Castro devrimle iktidara gelince Amerikan şirketlerine el koydu ve onları kamulaştırdı. Mafya burnunun dibindeki Küba'daki rantını geri istiyordu.
Kennedy, Domuzlar Körfezi'nde beklenen hava desteğini vermedi. Castro iktidardan inmedi. Mafya, Kennedy'ye tavır aldı. Irishman'daki sendika lideri Jimmy Hoffa (Al Pacino) tam tersine Kennedy'ye düşmandı ve 1960'taki başkanlık seçiminde Nixon'ı desteklemişti. Nitekim filmde Kennedy'nin ölümü mafyaya bağlanıyor. Yönetmen Martin Scorsese bunu özellikle vurguluyor. Domuzlar Körfezi'nde gerekeni yapmadığı için mafya Kennedy'ye kızıyor. Jimmy Hoffa'nın kaderi için Russell Bufalino, Frank'e, "Başkan'ı indirenler Hoffa'yı haydi haydi indirir" diyor. 
Oliver Stone "Amerika'nın Gizli Tarihi"nin 6. Bölümü'nde (hem belgeselde hem kitapta) Kennedy'nin ölümünde mafyanın varlığına vurgu yapıyor. Godfather II'de de Castro'nun iktidara gelişi ve Amerikan mafyasının güç ve para kaybedişi anlatılır. Scorsese de aynı şekilde böyle düşündüğünü göstermiş.
Irishman yakın tarihin Amerika'daki mafya ve siyaset bağlantısını nefis anlatmış. Sendika lideri Jimmy Hoffa'nın akıbeti ise belirsiz. Ortadan kaybolduğu 30 Temmuz 1975'ten beri çeşitli iddialar ortaya atıldı. Oğul Bush'un hukuk danışmanlarından Harvard'da dersler veren Jack Goldsmith geçen ay New York Review'e bir makale yazdı ve Hoffa'nın sonunun filmde anlatıldığı gibi olmadığını söyledi. Hoffa'nın evlatlığı Chukie'yle çocukluk arkadaşı olan Goldsmith başka tezler öne sürmüş.
Neticede ortaya epik bir film çıkmış. Kurgu ve edisyonu harika olan Irishman'ın hayat ve ölüm temasını işlediği son 45 dakikasını ayrıca yazmak gerekir. Kaçınılmaz son, kaybolan aile değerleri, eskiden et yiyenlerin şimdi ağızlarında diş olmadığı için ekmek bile çiğneyemediği sahneler gerçekte unutulmaz. Ne yapın edin Irishman'i izleyin...
 
CEM KÜÇÜK'ÜN DİĞER YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
BU AHLAKSIZLIĞA KADINLAR DUR DİYEBİLİR
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.