İstanbul Sözleşmesi ve HDP’nin kapatılmasının hukuki dayanağı

A -
A +
Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ni 2011 yılında imzaladı. Yürürlüğe girmesi 2014. Sözleşmeden çıkması için 2021 Mart ayında oldu.
Muhalifler ve bazı hukukçular İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkmak mümkün değil, dediler. Peki öyle mi? Ben de konuyu yetkin bir hukukçu ve avukat olan Ebubekir Elmalı’ya sordum. Elmalı aynen şunları söyledi:
“İstanbul sözleşmesinin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümler Anayasa ile hüküm altına alınan ailenin korunmasına dair devlete yüklenen yükümlülüklere aykırılık teşkil ettiği sürekli tartışılmaktaydı. En nihayetinde devlet bir irade göstererek sözleşmeden çekildi.”
Peki bir uluslararası sözleşmeden CB kararı ile çekilinebilir mi?
Türkiye niteliği itibarı ile çekilinebileceği her türlü uluslararası sözleşmelerden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çekilebilir. Bunun pozitif hukuk meşruiyeti 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine dayanır. Söz konusu kararname ile daha önce her türlü uluslararası sözleşmenin parlamenter sistemde bakanlar kurulunda olduğuna dair sona erdirme yetkisi düzenlendi ve 244 sayılı kanunun 3. Maddesi CB kararnamesi ile Cumhurbaşkanına verildi. Dolayısıyla CB kararı ile sözleşme sona erdirilmesinde meşruiyet sorunu yok.
Şu soru sorulabilir: CB kararnamesi ile bir kanun hükmü kaldırılabilir mi?.. Bunun cevabı ise Anayasanın 119. maddesinde düzenlenmiştir:
"Eğer CB Kararnamesi niteliği itibarı ile kanun hükmünde ise o zaman kanun hükmündeki kararname ile kanun hükmü değiştirilebilir. Tartışma konusu 9 sayılı CB Kararnamesi olağanüstü hâl kararnamesidir. Anayasanın 119. Maddesine göre olağanüstü dönem kararnameleri kanun hükmündedir. Dolayısıyla 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile muhtevası gereği olan kanun hükümlerinde değişiklik yapılması tamamen hukukidir ve dolayısıyla meşrudur.”
Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinebilir...
Gelelim HDP’nin kapatılmasına... Avukat Ebubekir Elmalı HDP’nin kapatılması ve iddianamesi hakkında şunları söyledi: 
“HDP’nin kapatılması iddianamesi hem usul hem de esas  bakımından oldukça özenle hazırlanmış. Sayın Başsavcı bir yandan suçu ve vasfını anlatırken, diğer yandan temel hak ve özgürlüklerin kapsamını belirterek HDP’nin söylem ve eylemlerinin neden temel hak ve özgürlükler içinde kalamayacağını hukuken anlatmış. Bu konuda konuşacak herkesin, öncelikle iddianameyi okumasını ısrarla tavsiye ederim.
İddianamede Başsavcılık makamı öncelikle Anayasanın başlangıç hükümlerine ve bunların içinde de devletin milleti ve ülkesi ile bağımsız bütünlüğüne atıf yaparak başlamış. Bir Anayasada başlangıç hükümleri o Anayasa’nın temelinin hangi temeller üzerine inşa edildiğini gösterir. Diğer bir ifadeyle haklar bahşedilirken, yetkiler verilirken bunların sınırını nelerin oluşturacağının altını çizer. Anayasada geçen özellikle kamu düzeni ve buna benzer tanımlamaların içi işte bu başlangıç hükümleri ile doldurulur. Yargıtay Başsavcılığı iddianameye bu hükümleri hatırlatıp başlayarak aslında hepimiz için bir ünlem işareti koyuyor ve iddianamenin bundan sonra anlatılacak bölümlerini bu ilkeler ışığında değerlendirin, diyor. Başsavcılık üniter devlet yapısına dikkat çekiyor. 
Evet Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması hukuken devletin üniter yapıda olmasını belirtir. Üniter devlet yapısı hem devletin yapısal unsurlarında (millet ve ülke) hem de yönetim organlarında (yasama-yürütme-yargı) teklik demektir. Üniter devlet yapısı anayasamızın temel unsuru olduğu için bu ilkenin ihlaline dönük eylem ve söylemler aktivistlik olmaz, olsa olsa anarşistlik olur ve üniter devlet yapısına aykırı her türlü eylem ve söylemler Anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin karşısında koruma görmesi de beklenemez. Yine Yargıtay Başsavcılığı’nın iddianamesinde de belirttiği gibi AİHS 11. Maddesi’ne göre devlet, kamu düzeni kamu ahlakı nedeniyle temel hak ve özgürlükleri sınırlandırabilir... İşte bu kavramların içinin her Anayasanın kendi temel ilkeleri ile doldurulacağı kuşkusuzdur. 
Siyasi partilerin üniter devlet yapısına aykırı söylem ve eylemlerin hak ve özgürlükler kapsamında koruma görmeyeceği AY 68/4. maddesinde ve SPK’nın 78, 80 maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Bu hükümlere aykırılık hâllerinde ise siyasi partilerin hem Anayasanın 69. maddesinde hem SPK 101-1-b ve 103. maddesinde temelli kapatılma cezası alacağı hüküm altına alınmıştır. 
Peki HDP'nin, devletin ülkesi ve milletiyle bağımsız bütünlüğüne aykırı eylem ve söylemleri var mı? 650 sayfalık iddianamenin 550 sayfası; HDP’nin yönetici ve üyelerinin bu söylem ve eylemlerinden kaynaklı açılan davalarından oluşuyor. Suç fiillerinin işlendiğinin ispatı bölümü Başsavcılık makamı tarafından iddianamenin hazırlanması en kolay kısmı olmuş...”
Konunun uzmanı Avukat Ebubekir Elmalı merak edilen iki önemli konuya açıklık getirmiş oldu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.