CHP seçmeni bunu hak ediyor mu?

A -
A +

"Cumhuriyet mitinglerindeki "Türkiye'nin güvencesi Kemalist orduyu bağrımıza basıyoruz! Kemalist ordu konuşacak!" ifadeleriyle zihnimize kazınan Birgül Ayman Güler, Suriye gezisi sonrası görünen o ki, Esad'ın ordusunu da bağrına basmaya karar vermiş.

Kaddafi-Kim Jong İl-Chavez-Saddam Hüseyin gibi şanlı anti-emperyalist diktatörlerin birbirlerini ağırlayıp övdükleri turların bir benzeri Suriye gezilerinin akabinde bir basın açıklaması yapan CHP'liler, Suriye meselesinde tüm dünya kamuoyunun yanıldığına kani olmuşlar. Suriye'de yaşananların uluslararası bir komplo olduğunu saptayıp, göstericileri "terörist" ilan etmişler.

Senelerdir "Türkiye İran olmayacak" sloganı ile ortalığı inleten Kemalist çevreler, görünen o ki şu an Türkiye'nin İran gibi Suriye meselesinde Esad'a destek vermesini temenni ediyor. CHP bir adım ileriye gidip "ulusalcı enternasyonel" vari dünya üzerinde pan-anti-emperyalizm söylemi altında, kendi halkına eziyet eden ülkeler ile bir dayanışma ağı kurmadan önce, Suriye'de yaşanan son derece sevimsiz bazı hadiselerden haberdar olsa isabet olacak. Zira ben tüm iyi niyetim ve naifliğimle, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye'de gerçekten ne olup bittiğini bildiği takdirde, partisi adına bu açıklamaların yapılmasına sessiz kalmayacağına inanmak istiyorum.

Bizler Kurban bayramını sevdiklerimizle kutlarken, güya geçen hafta Arap Ligi'nin hazırladığı barış planını kabul etmiş olan Esad, bayram sürecinde en az 60 kişi öldürdü. Homs şehri kana bulandı...

Gösteriler başladığından beri 4000 kişinin öldüğü, on binlercesinin işkence ve tutuklamalara maruz kaldığı belirtiliyor...

Tüm dünya kamuoyu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Suriye'yi destekleyen Rusya ve Çin bile, Suriye rejimini göstericilere karşı şiddet kullanmaması konusunda uyarırken, bizim ülkemizin ana muhalefeti Esad'ın şiddetini meşru görüyor, göstericileri terörist ilan etmekten çekinmiyor. Peki, CHP olarak sizin anti-emperyalizm hamasetinizden ve mealen "1982 Hama gibi yapmalı"dan daha başka ve öte diyeceğiniz hiçbir şey yok mu?

Tayyip Erdoğan'ın Suriye siyasetini beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Lakin Suriye'de yaşanan katliamı meşru görmek, göstericileri terörist ilan etmek ayıptır, günahtır, vicdansızlıktır. Esad'ın elinin kanını partinize bulaştırmak tüm Türkiye için, züldür, utançtır. Sahiden, 13 yaşındaki Hamza'nın katiline suç ortaklığı yapmayı içinize sindirebiliyor musunuz? Kendinize bunu yakıştırabiliyor musunuz?"

Bu satırları yazdığımda yıl 2011 idi. Suriye'de ölen insan sayısı ise 4000.
Şu an Suriye'de ölen insan sayısı tam olarak bilinmiyor. Birleşmiş Milletlere göre sayı 220.000'ni aştı. Kayıtlı mülteci sayısı ise 3.7 milyonun üzerinde.

Bu süreçte CHP'nin Suriye meselesine bakışında ise bir değişim yaşanmadı.
2012 yılında Suriye'de ortalıkta el-Kaide namına ciddi bir yapılanma yokken, CHP'nin görüşü Suriye'de yaşananın bir devlet teröründen ziyade, "Laikler ile şeriatı getirmek isteyenler arasında bir savaş" olduğu idi. [1] Esad'ın katliamları ise, "Suriye halkının direnişi" idi[2]. "Esad ülkesinde başı açık, alnı dik duruyor, seçimleri bir kez daha kazandı, IŞİD'i silahlandıran Batı ve onların kalemi Pamuk ne yapıyor" "Bizim diktatörümüz Tayyip 1 Mayıs'ı yasaklarken, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 1 Mayıs'ı kutladı." "-Ebu Musa, Türkiye için 'Kafir Devlet' deyimini kullanmıştı. Aynı operasyonda 150 IŞİD'çi öldürülmüş. Soru: AKP mi Türkiye'ye dost, Esad mı?" benzeri tweetleri de atan bir CHP milletvekili oldu.

Suriye tam çetrefilli bir iç savaşın içinde. Bu iç savaşın sebepleri ve sonuçları konusunda farklı görüşlerin olması normal. Fakat Suriye rejiminin katliam sponsorları, İran ve Rusya dışında tüm dünyanın üzerinde mutabık olduğu bir gerçek var: Suriye'nin bugün bu hale gelmesinin en büyük müsebbibi Esad rejimi. Sivil gösteriler ile başlayan bir demokratikleşme talebinin silahlı bir mücadeleye dönmesine yol açan, şehirlerini bombalayan, kimyasal silah kullanan, Halep'e 20 dakikada bir atılan varil bombaları ile sivilleri katleden, vatandaşlarını açlık, ölüm ve işkence ile terbiye etmeye çalışan Suriye rejimi...

Fakat CHP'ye göre, bu krizin sorumlusu Türkiye.

CHP, Suriye'de gerçekleşen kimyasal saldırıyı Türkiye'nin düzenlediğini ima etti[3]. IŞİD'e Diyanet'in yardım ettiğini yine iddia eden CHP oldu. Suriye tarafından düşürülen Türkiye uçaklarının, aslında Suriye uçağı olduğu, Türkiye'nin Suriye uçaklarını kaçırarak Tel Aviv'e gönderdiği ve burada kodlarını değiştirerek, kendi uçağının düşürüldüğü gibi bir mizansen yaptığı konusunda bir polisiye roman yazarına bile uçuk gelecek bir senaryoyu CHP dillendirdi. Türkiye'nin IŞİD ile ilişkide olduğu iddiasını mesnetsiz suçlamalarla sürekli gündeme getiren CHP idi[4].

Bu yüzden, Şah Fırat operasyonu sonrasında, CHP'nin yine yeni yeniden Esad rejiminin neredeyse avukatlığına savunması beni şaşırtmıyor.

Aslında şaşırtması lazım.

Bu vahim bir muhalefet biçimidir. Ve hatta, Türkiye'de yalanlar üzerinden Suriye rejiminin propagandasını yapmak da, kusura bakmayın ama muhalefet değildir. Eli kanlı bir rejimi savunmak, meşrulaştırmak, bugünün harareti içinde yeterince anlaşılamasa da, sadece CHP için değil, tüm Türkiye için karanlık bir dip noktasıdır.

CHP ne derse desin, ne isterse istesin: Suriye rejimi meşru değil, hiç bir zaman da olmayacak. Esad iktidarda olabilir, ömrünü farklı taktikler ile uzatabilir ama sonunun ne olduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Bosna Savaşı 1992 yılında başladı, 1995 yılında sona erdi. Miloseviç 1997 yılına kadar Sırbistan'ın, 2000 yılına kadar Yugoslavya'nın başında kaldı. 2002 yılında ise olması gereken yerde idi: Lahey'deki hücresinde. Uluslararası Savaş Mahkemesi tarafından yargılanırken, sadece siyasi kariyerini değil, ömrünü de tamamladı Miloseviç.

Bundan 10 sene sonra, 20 sene sonra, 30 sene sonra, Suriye meselesindeki tavrı nedeniyle utanan AK Partililer olmayacak, CHP olacak. Ve üzgünüm ama "günün şartları" argümanı ile de temizlenemeyecek bir leke kalacak.

Böylesi bir muhalefeti Türkiye hak ediyor mu? Esad'ın neredeyse sözcüsü olan kadrolar tarafından temsil edilmeyi CHP seçmeni hak ediyor mu? Partilerinin Esad'ın, İran ve Rusya gibi bir Esad müttefiki olmasını, bu yükü taşımayı bu ülkenin sekülerleri hak ediyor mu?
Bence etmiyor.

[1]    http://haber.star.com.tr/politika/suriyedeki-ic-savas-laiklerle-seriat-isteyenler-arasinda/haber-685834
[2]    http://www.yakinplan.com/siyaset/ediboglu-suriye-halkinin-direnisini-yazdi/
[3]    http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/hursit-gunes-turkiye-suriye-batakligindan-cikmali-h50950.html http://www.chpistanbul.org.tr/en/node/5480
[4]    https://turkiyegazetesi.com/ceren-kenar/581020.aspx

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.