BİR STANDARDINIZ OLSA...

Demokrat değilsiniz...

Hümanist hiç değilsiniz.

Eski hastalıklı damardan gelmenizin de etkisi var bunda.

2010 yılında anayasa değişikliğini destekleyen solcu liberalleri kıyasıya eleştirdiniz.

Onlar "Yetmez ama evet" derken fazlasını istiyordu.

Siz işin demokrasi kısmında değil, "AK Parti ile yapılan iş birliğine" takmıştınız.

Standardınız hiç olmadı.

Daha AK Parti ortada yokken rahmetli Doğan Güreş'i eleştiriyordunuz.

Ama hangi tavrıyla.

Adamın darbe hevesi falan olsa eleştirin.

Neymiş efendim Başbakan Çiller "Tak" diye emredince o "Şak" diye yapıyormuş.

Halbuki Güreş'in en eleştirilmeyecek yönü buydu.

Sivil iradeye sadakati.

Üstelik o günün şartlarında.

Şimdi de iç güvenlik reformunu eleştiriyorsunuz.

Açık açık söyleyin arkadaş.

"Molotof silah sınıfına sokulmasın" deyin de insanlar neyi savunduğunuzu bilsin.

"Otobüsler rahat rahat yakılabilsin de içimiz ısınsın" deyin.

Dert bu mu?..

Peki günün birinde o otobüse senin çocuğun binerse...

Ya da...

Maske takma özgürlüğüne darbe vurulduğunu mu düşünüyorsunuz?

Her türlü herze yensin.

Ama yapanın da yanına kâr kalsın.

Adamı tanımayalım ve günlük hayatına dönsün.

Sahiden açıkça söyleyin de bilelim.

Demokrasiden anladığınız buysa şayet.

Hümanizmi de kimseye bırakamazsınız ya.

Suriyeli mültecileri gördükçe yaka silkiyorsunuz.

"Bunları neden getirdiniz?" diye.

Konforunuz biraz bozuldu.

Ama unutmayın tam tersi yapılsaydı.

Senin desteklediğin siyasi partiler onlar için sınır kapısında eylem yapardı.

Standart sıkıntısı var çünkü.

Mısır'da demokrasi denemesi yapıldığında...

"Kardeşim bu İhvan da nereden çıktı? Kadınlar başlarına ne geleceğini biliyorlar mı?" diyordunuz.

Darbe oldu rahatladınız.

Şimdi hükümeti eleştiriyorsunuz, darbecilerle ilişkisi bozuk diye.

Şurası kesin...

Bir anti-hümanist mezhepçilikten anlamaz.

Ama hükümete mezhepçi dediler.

Hükümet 2011'de İran'ın nükleer programını savunurken "Şii" mezhebinden miydi?

Ya da 2009 yılında Esad'la arası iyiyken "Nusayri" miydi?

Bunu anlamanız zor.

Zira dünyayı siyah ya da beyaz gibi görüyorsunuz.

Anlık değişimlere karşı ilkeli duramazsınız.

En önemlisi de.

Bir standardınız yok.