Türk gazeteciler Alman konsolosluğunu niye terk etti?

A -
A +

* Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğu, geçtiğimiz günlerde genel yayın yönetmenlerini davet etti. Ancak görevliler müstemleke basını muamelesi yaparak girişte Türk gazetecilerin cep telefonunu almak istedi. Bazı genel yayın yönetmenleri bu durumu protesto ederek başkonsolosluk binasını terk etti.

* İstanbul Sanayi Odası, hafta sonu İran'a gezi düzenledi. Ancak İran'ın İstanbul Başkonsolosluğu, gazetecilerin yoğun katılımından ürktü ve vize istedi. Oysa söz konusu ülkeyi ziyaret için vize engeli yok. Bu yüzden gezi iptal edildi.
* Almanya, Türkiye'ye basın özgürlüğü dersi vermeye çalışırken ibretlik bir olay yaşandı. Alman bir şirketin Meksika'ya yasa dışı silah satmasıyla ilgili haber yazdıkları gerekçesiyle 5 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. Suçlama ne biliyor musunuz? Çok tanıdık... Gizli devlet bilgilerini ifşa etmek...
Pekiyi bunları kim biliyor/kim yazıyor? Kimse...
Bizimkiler gazeteci kimliğiyle PKK'ya lojistik destek sağlayan teröristleri ve sınır dışı edilen terör yandaşı yabancı gazetecileri aklamakla meşgul...
 
 
Türk gazeteciler Alman konsolosluğunu niye terk etti?
Hitler’in eline yakışan gazete
 
Alman yapımı bir film var. Adı: Ve Yine Karşınızda (Er Ist Wieder Da)
Film, 1945’te Rus saldırısında komaya giren Hitler’in 2014’te uyanmasını komik bir dille anlatıyor. O günkü kılık kıyafetiyle ve psikolojiyle sokaklarda dolaşıyor Hitler. Ama herkes onu bu hâliyle kaçık bir komedyen zannediyor. Führer, bir büfeden Völkischer Beobacher veya Strümer gazetesi istiyor. Bayi onların çoktan kapandığını söylüyor. Sonra eline Sözcü geçiyor. “Berlin’de Türkler ha!..” diye şaşırıyor, “Bu kadar ileri gidebileceklerin hiç düşünmezdim.” Çok ilginç bir sahne. Mustafa Kemal uyanıp gelse Sözcü okur muydu bilemiyorum ama Hitler’in eline çok yakışıyor!
 
 
 
Türk gazeteciler Alman konsolosluğunu niye terk etti?
Laiklikten laiklik beğen
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu yeni anayasayı tarif ederken "Özgürlükçü bir laiklik” planladıklarını söyledi. Laiklik denilen şey, zaten inanç özgürlüğünü teminat altına almak değil midir?  Öyle olması gerekir. Ama bizde bu kavramın bin türlüsü var. İşte o türler:
*“Yetiş paşam” diye Kenan Evren’e yalvaran kadınların, Kızılay’da “ordu göreve” diye pankart açanların postalcı laikliği…
*Uluslararası terkiplerin ve eski derin devletin karanlık suikastlarını dindarlara yıkıp sonra da başköşeden “yetişin a dostlar laikliğe saldırı var” diye bağıranların operasyon laikliği…
*İlkokulda öğretilen tanımın bir adım ötesine gidemeyen yurdum insanının slogan laikliği…
*28 Şubat’taki gibi darbe girişimleriyle, 27 Nisan’daki gibi bildirilerle, parti kapatmalarıyla, yasaklarla, ötekileştirmelerle hafızamızda derin izler bırakan zalim devlet laikliği…
*Laiklik bahanesiyle İslamiyete alerjisini gösteren, Meclis Başkanına ‘g...n’ yiyorsa kaldır” diye parmak sallayan Yılmaz Özdillerin, Emin Çölaşanların nefret laikliği…
 
Okur ne okur?
 
A&G araştırma şirketi Sabah gazetesi için 44 ilde 22 bin kişiyle bir anket çalışması yapmış. Araştırmanın sonunda Sabah, "gündemi belirleyen (%8.3)", "en tarafsız (%5.4)", "en güvenilir (%12.7)" gazete seçilmiş. Peki tirajlar ve Basın İzleme Araştırma Komitesi'nin araştırması neyin göstergesi oluyor? Üstelik burada oranlar yerlerde sürünüyor. Deneklerin neredeyse yarısı (%50) 'fikrim yok' demiş. Listede muhafazakâr tandanslı tek bir gazetenin olmaması da şaşırtıcı. Şirketin sahibi Adil Gür'e bunu normal kabul edebilir miyiz diye sordum. "Gazete ismi vermedik. Vatandaş kendisi söyledi. Hata riski yok denecek kadar az. Muhafazakâr gazeteler için de sonuçlar raporda var, Sabah paylaşmamış" dedi. Adil Gür, iyi bir analist, liyakatli bir araştırmacı. Ama soru yöneltildiği deneklerin gazete okuduğundan ve medyada ne olup bittiğini takip ettiğinden şüphelerim var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.