Yalanların öcü!

A -
A +
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimleri öncesinde uçuk vaatlerde bulundu. Dedi ki:
"Asgari ücreti 1500 lira yapacağım"
"Mazot 1 lira olacak"
"Yılda iki kez ikramiye vereceğim"
Bol keseden dağıttıkça dağıttı.
AK Partililer ne yaptı?
Hep bir ağızdan "Biz hazineyi doldurduk o dağıtacak" diyerek cevap yarışına girdi.
Neticede ne oldu?
Türkiye koalisyona düştü.
Yalanların öcü!
            ***
Kılıçdaroğlu bu sefer meydanlarda vaat değil yalan atıyor.
"4 milyon Suriyeli vatandaşlığa alınacak" diyor.
"Lokantalar kapatılacak" diyor.
"Fakir çocukları şehit olurken onlarınki milletvekilliği yapacak" diyor...
Diyor da diyor...
AK Partililer ne yapıyor?
Hep bir ağızdan cevap veriyor.
Oysa adamı yalanlamak, aynı zamanda yalanı tekrarlayıp onun propagandasını yapmak değil midir?
Önemli bir gazetecilik kaidesi vardır: Her tekzip, yalanı duymayanlara da duyurmaktır!
Ne diyordu Hitler’in propaganda makinesi Goebbels: “Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Bir yalanı sürekli tekrarlarsanız insanlar nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser.”
 
Yalanların öcü!
Oyun içinde oyun
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen gün Kanal D ve CNN Türk ortak yayınına katıldı. O röportaj, reytinglerde 9. oldu.
İki seçmenden birisinin oyunu alan, arkasında 9.3 milyon üyeli bir parti bulunun bir liderin reytingde dokuzuncu olması çok da mantıklı gelmiyor bana.
Mantıklı değil...
Çünkü reyting ölçüm sistemi sağlıklı değil.
Geçen hafta bu işin nasıl yapıldığını yazdık.
Reytingin millî güvenlik meselesi olduğunu anlattık.
İlgiyle okundu ve paylaşıldı.
Araştırmaya ve soruşturmaya devam ediyorum.
Çok önemli kişilerle görüştüm, önemli bilgiler elde ettim.
Mevzu 'demlenince' paylaşacağım.
 
 
Cenaze gazetesi
 
Hürriyet geçen gün 40 sayfa çıktı. Tam 14 sayfası cenaze ilanıyla doluydu.
Nedense iş dünyasının aklına vefat ilanı denilince Hürriyet'ten başkası gelmiyor. Oraya çeyrek sayfa ilan verince kişinin cennette gideceğine mi inanıyorlar acaba?!.
 
Yalanların öcü!
Tarihe Kayıtlar
 
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Meclis 15 Temmuz'u Araştırma Komisyonu’na gönderdiği yazılı cevap "Tarihe Kayıtlar" ismiyle kitap oldu.
Söz konusu metnin can alıcı noktaları zaten gazete sayfalarına taşınmıştı.
150 sayfalık kitabın bir kısmını "öneriler"e ayıran Davutoğlu, siyasal sistemin inşası için gerekli olanları şöyle sıralamış:
-Bireysel alanda hürriyet.
-Sivil toplum ve ekonomide aleniyet (şeffaflık).
-Eğitim alanında keyfiyet.
-Hukuk alanında adalet.
-Devlette daimiyet.
-Yönetimde meşruiyet.
-Bürokraside ehliyet.
-Toplumsal alanda aidiyet...
Buradan hareketle anlaşılıyor ki; danışmanlıktan büyükelçiliğe, bakanlıktan başbakanlığa kadar devletin üst kademelerinde bulunan Davutoğlu'na “nasihatname” yazmak yakışır.
Nitekim tarihte çok örneği var. Nizâm-ül Mülk’ün Siyasetname'si, Lütfü Paşa'nın Asafnâme'si, İbn-i Haldun’un "Mukaddime'si, Farabi’nin "El Medinetü’l-Fazıla"sı, Defterdar Sarı Mehmed Paşa’nın "Öğütler"i ilk akla gelenler.
 
Yalanların öcü!
Medya halının altına süpürüyor...
 
Geçenlerde bir gazeteci arkadaş sordu: 
"MİT ByLock kullanan 180 medya çalışanını tespit edip isimlerini çalıştıkları kurumlara gönderdi. Bunlar işten atılıyor bugünlerde. Ancak medya nedense kendi faaliyetlerini FETÖ'ye aktaran elemanlarını haber yapmıyor. Diğer yandan bu FETÖ'cüler tutuklanmıyor. Kamuda ByLock kullanmak suç da özel sektör serbest mi?"
Doğru söze ne denir?
Bildiğimiz, AA, TRT, Habertürk, Kanal 24 muhabir ve spikerlerinde ByLock çıktı.
Ya bilmediklerimiz?
Medya, başkası olunca savuruyor ama kendi pisliklerini halının altına süpürüyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.