Sloganlarımız, atalarımız ve hatalarımız

A -
A +

Gazetelere baktım dün. 29 Ekim manşetiyle donatılmışlardı.
Cumhuriyetin ilelebet payidar kalacağını yazıyorlardı.
Sayfa sayılarını artırmışlardı. Şirketler boy boy ilanlarla kutlama mesajları yayınlamıştı zira.
Sloganlara sarılmak ne kolay!
* Büyük büyük atalarımız Hun Türkleri, Mete Han zamanında Asya’daki tüm Türk topluluklarını tek bayrak altında toplayıp koca bir imparatorluk kurdular. Muhteşem savaşçılardı. Öyle ki askerî teşkilatlanma usulleri bugünlere ışık tuttu. Çinliler onlardan korunmak için set inşa etmek zorunda kaldı. Ama bir medeniyet meydana getiremedikleri için diğer kültürlerin arasında kayboldular!
Batı Hun Türkleri, Atilla liderliğinde Avrupalı hükümdarlara diz çöktürdü. Onlar da savaşçılıkları dışında çok bir şeye sahip değildi. Bu yüzden aldıkları toprakları kendilerinden ‘merhamet dileyenler’e bırakmak zorunda kaldılar.
Göktürkler, Asya’nın en kudretli ordularından birini kurdular. Eşsiz Orhun Kitabelerini yazdılar. Fakat Bilge Kağan’ın İslam’ı tehlike gören feraset eksikliği sebebiyle istikbale yol çizemediler.
Uygurlar, can düşmanları Çin’i tam ortadan kaldırılacaklarken Göktürklerin pençesinden kurtardılar... Bin yıl geçmiş aradan. Bugün bile torunları o hatanın bedelini ödüyor.
Karahanlılar, İslamiyetle şereflendiler ama birbirleriyle bitmez tükenmez mücadeleler yüzünden bitip tükendiler.
Gazneliler, saltanat dışında devlete hâkim olmadığı için Türklükten çıktılar. Millet olma bilincini kaybedip yıkıldılar.
Selçuklular, dünyanın en büyük gücü oldular. Kendilerine has kültür ve medeniyet kurdular. Ama Haşhaşiler tarafından can evinden vuruldular. Hükümdarın karısının hırsı yüzünden felakete sürüklendiler. İç savaşta yok oldular.
Altın Ordalılar birbirleriyle mücadele ederken tarih sahnesine Rusların çıkmasına yol açtılar. Bu, bütün Türk kavimlerine vurulan en büyük darbe oldu.
Osmanlılar, küçücük bir obadan dev bir imparatorluğa dönüştüler. Üç kıtada hüküm sürdüler. Halifeliği üstlenip İslamiyetin sancaktarı oldular. Adalete, ilme, liyakate önem verdikleri ölçüde yükselip güçlendiler. Büyük hükümdarlar ve devlet adamları sayesinde tarihin akışını değiştirdiler. Saray içi hesaplaşmalar, adalet ve eğitim sistemindeki bozulma, ordunun siyasallaşması, devlet düzeninin iltimas üzerine kurulması gibi sebeplerle yıkıldılar.
* Ve biz Türkiye Türkleri... Yedi düvele karşı hayatta kalma mücadelesi verdik. Devrilen koca bir çınarın, filizlenen dalı olduk. Bakmayın siz geçen 94 yıla. Tarihin akışında yerimiz belki nokta mesabesinde...
Şu kısacık zamanda atalarımızın genlerinden gelen bütün hastalıklar, bünyemizde zuhur etti. Geçmişten hiç ders almadık. Kendi içimizde sürekli didişip durduk. Dilimizi kaybettik. Adaletten saptık. Saltanatı kaldırıp saltanatlar kurduk. Başkalaştık. Medeniyet adına ortaya koyduğumuz, Batı'yı taklitten başka bir şey değildi.
Onun için bırakın sloganları, atalarımıza ve hatalarımıza bakın...
(“Türklerin Hataları” diye bir kitap var. Lutka Yayınlarından çıkmış. Okumanızı tavsiye ederim.)


Sloganlarımız, atalarımız ve hatalarımız
 
Türk'ün ateşle imtihanı

25 Ekim günü İYİ Parti'nin kuruluşunu açıklayan Meral Akşener'in ilk işi Anıtkabir'i ve Hacı Bayram-ı Veli Türbesini ziyaret etmek oldu.
Anadolu Ajansı, türbe çıkışı çekilmiş fotoğraf servis etti. Akşener'in siyah başörtülü hâli, aklıma Halide Edip Adıvar'ı getirdi. Birbirlerini öyle andırıyorlardı ki...
'Türk'ün Ateşle İmtihanı', 'Ateşten Gömlek', 'Sinekli Bakkal' gibi romanlarıyla bilinen Adıvar, kimilerine göre "Türkiye'nin bağımsızlığının sembol kadını"ydı.
Oysa o, farklı biriydi. İlginç bir kişilikti. Amerikan Kız Lisesi'nin ilk Müslüman mezunuydu mesela.
Romancıydı, üniversite hocasıydı, politikacıydı. Feministti, Turancıydı, Türkçüydü, hatipti. 
İzmir'in işgalini kınamak için 15 Mayıs 1919'da Sultanahmet'te yapılan mitingde on binleri coşturdu. Ama dört ay sonra kurucusu olduğu Wilson Cemiyeti üzerinden ABD Başkanına "Haysiyetimizden fedakârlık yapıyoruz" diyerek boyundurukları altına girmeyi önerdi. Tam bir mandacıydı. İngilizce düşünüp, yazıyor, sonra Türkçeye tercüme ediyordu.
               ***
Meral Akşener de baskın bir karakter.
28 Şubat’ta mağdur DYP’li bakan, 2000’lerde AK Partili yenilikçi, 2010’larda MHP’li Asena, 2017’de İYİ Partili abla...
Üniversite hocası. Türkçü, Turancı, Ulusalcı, Kemalist, hatip...
Mitingler düzenliyor, çevresine insanlar topluyor...
Bakalım nereye evrilecek!..
 

Ucuzluk

Ünlü bir şarkıcı, eşine "Açık sahne ve pozlara izin vermem" diye sert çıkmış. Tartışmışlar.
Bir gazete sanatçının haberini, eşinin çıplak fotoğrafı eşliğinde verdi.
İşte bizim basın bu kadar ucuzdur, peypayedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.