Küresel sistemin sazan sarmalı

A -
A +
Tercüman Çocuk dergisinin 1979’da çıkan fasikülleri geçti geçenlerde elime.
Büyük bir heyecanla ortaokul birinci sınıfta okuyan oğluma gösterdim.
Oturduk birlikte sayfaları bir bir çevirmeye başladık.
Bulmacalar, bilmeceler, masallar, fıkralar, çizgi romanlar o günün beğeni anlayışı hakkında ipuçları veriyordu. Çizimler sanat ürünü, anlatılanlar yerli ve doğaldı. Kullanılan dil ise biraz eskiydi.
Bizimkinin pek ilgisini çekmedi. Fıkralara gülmedi bile… 
Oysa arada sadece kırk yıl vardı.
Derginin yayınlandığı 1979 senesi ile ondan kırk yıl öncesi arasında yaşayış, anlayış ve hayatı kavrayış tarzında kayda değer bir fark yoktu belki. Fakat 1979’dan günümüze inanılmaz uçurum oluştu.
Bırakın kırk yılı, on sene öncesiyle bugün arasında bile ciddi farklar var.
Normal şartlar altında yeni bir neslin/kuşağın oluşması için 25 yıl geçmesi gerekir.
Bu süre teknolojideki gelişmeler sebebiyle on-on beş yıl kısaldı.
Güçlü olan, yani teknolojiyi elinde tutan, zayıfı dönüştürüyor. İdealleri, anlayışları, ihtiyaçları ve hatta esprileri bile ‘aynı’laştırıyor. Bu yüzden dönüştürülen herkes birbirine benziyor. 
Medya dönüşüyor, dönüştürüyor.
İçinde savrulduğumuz için anaforun farkında değiliz. Küresel düzenin aktörleri nasıl kurguladıysa öyle yaşıyoruz!
Mesela;
* İnternetten haber mi okuyacaksınız? Hangi siteden neyi takip edeceğinize Google karar veriyor. Çünkü sistem onun yazdığı algoritma üzerinden işliyor. Ölçümlemeyi Google yaptığı için internet reytingini ve reklam pastasını da dolaylı yoldan o belirliyor. Onun kriterlerine uygun yazılımı olmayan havanda su dövüyor.
* Televizyon mu seyredeceksiniz? Hangi programın daha izlenebilir olduğunu küresel firmalar belirliyor. Çünkü, bütün sistem İngiliz TNS’in kriterlerine göre çalışıyor. Reyting ve reklam pastasından kimin ne alacağını da onlar tespit ediyor. Bırakın televizyon kanallarını, gazetelerin etki derecesini ölçenler bile İngilizler yahu! Ve öyle bir başıboşluk var ki adamlar yıllardır ihalesiz hak edişsiz ölçümleme yapıyor. 
* Film mi izleyeceksiniz? Hangi filme gideceğinize küresel güçler karar veriyor. Sinema gelirlerinin yüzde 90’ına el koyan Güney Koreli Mars Cinema Group istediği gibi at koşturuyor. Beğenmediğini salonlarına koymuyor, kafa tutanı ‘istenmeyen’ ilan ediyor. Ama ne oldu? Sinemacılar ayaklandı. Yılmaz Erdoğan, tepki için yeni filmi “Organize İşler: Sazan Sarmalı”nı gösterimdeyken dijital sinema platformu Netflix’e sattı. Peki Netflix kim? Dijitaldeki küresel düzenin en büyük oyuncusu.
Yani gideceğiniz yer belli.
Gerçek salondan sanal salona…
Facebook’u, YouTube’u, Instagram’ı, Twitter’ı hiç söylemiyorum bile…
Adamlar ‘sazan sarmalı’nı hem izletiyor hem yaşatıyorlar…
 
 
Törkiş emoji
 
Biz daha trafikte yayalara geçiş üstünlüğünü sağlayamamışken dünya başka bir boyuta geçti.
Mesela Avustralya’da 1 Mart’tan itibaren araçların plakalarında emoji kullanmak serbest olacakmış. Hükûmet emojili plakalardan 500 dolar fazladan para alacakmış.
Düşünün 34 PS :)
Bizde bu kuralı getirseler muhtemel emojiler şunlar olurdu: Osmanlı arması, Reis kabartması, M. Kemal silüeti, takımların kupası, levye ve beyzbol sopası…
 
 
TRT 2’ye gerek var mıydı?
 
Bizim medyada kültür sanat 'vazgeçilecekler' listesinin başında yer almıştır.
Gazetelerde sayfadan, televizyonlar programlardan 'tasarruf' edilecekse ilk 'kültür'den başlanır.
Bu yüzden kültür hak ettiği yeri hiçbir zaman bulamamıştır.
Avcılara, makinecilere, magazin severlere, at yarışı tutkunlarına, köylülere, çiftçilere hitap eden tematik kanal var fakat kültür kanalı yok/tu. Bir ara NTV farklı sanat programları yapıyordu, bıraktı.
Devlet televizyonu TRT, bu boşluğu doldurmak maksadıyla bir kültür kanalı kurdu. Kurumun 15. kanalı TRT 2 yayın hayatını başladı.
Program yapacak isimler arasında Hülya Koçyiğit, Fuat Güner, Teoman Duralı, -yeniden- Doğan Hızlan gibi isimler var. Konu başlıkları da zengin... Sinema, sanat, tarih, konser, opera, koleksiyon...
TRT denilince durup biraz düşünüyorum.
Ama kültür kanalını beğendim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.