Seçmenin mesajı kime?

A -
A +

Türkiye'de seçmen çok enteresan kararlar veriyor. Kim ne derse desin sandıkta tavrını ortaya koyuyor. Dünkü seçimde de öyle oldu.

İlk defa bir seçim öncesinde anketler konuşulmadı. Kimse nasıl bir sonuç çıkacağını kestiremedi. Vatandaşın ağzını bıçak açmadı. Sandığa gitti, oyunu kullandı. Ve herkesin hem kazandığı hem de kaybettiği bir netice çıktı.

Birçok ilde belediyeler el değiştirdi. Ama oran olarak bakıldığında seçmen çizgisini değiştirmedi.
***
Millet, miting meydanlarında söyleneni dinlemedi. Gördüğüne itibar etti. Mesela Doğu'nun mazlum halkı "Artık terörden bıktım. Hizmet istiyorum" diyerek ilk defa HDP'yi elinin tersiyle itti. HDP Doğu'da kaybetti, batıda CHP'ye kazandırdı.

Ama "beka meselesi" söylemi tutmadı. Çünkü seçimde belirleyici unsur adaylar oldu. Nitekim AK Parti, Binali Yıldırım gibi kuvvetli bir isim olmasa İstanbul'da da kaybetmişti.
Şüphesiz seçimin kazananı iki aydır meydanlarda büyük efor sarf eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Hiçbir seçimde yenilmediği gibi bu seçimden de galip çıkmayı başardı. Tek başına partisini sürükledi. Seçmen Erdoğan'ı sevdiğini gösterdi. Ama AK Parti teşkilatı için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
***
Mesele memleket olunca elini taşın altına koymaktan çekinmeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli seçimin kazananlarından. Özellikle Anadolu'da partisinin oyunu artırmayı başardı.
***
Bu seçimde CHP’nin bir koluna HDP diğer koluna İYİ Parti girdi. Ama CHP’yi ayakta tutarken ikisi de çöktü.

CHP lideri ilk defa farklı bir taktik uyguladı. Büyük şehir mitingleri yerine lokal çalışmalara yöneldi. AK Parti’den gelen suçlamalara cevap vermedi, polemiğe girmedi. Taktik tuttu.

Yıllar sonra Ankara’yı alan CHP kazandığını sanıyor.

Oysa seçime başkentte sağ kökenli bir adayla girdi. İstanbul’da sağ argümanları kullanan bir adayı göstermek zorunda kaldı.

Aynı CHP cumhurbaşkanı seçiminde de sağ oylara muhtaç olmadı mı / olmayacak mı?

Onun için manzara klasik CHP’nin çizgisinin dönüşümünün de seçimidir.

Pekiyi bu seçim genel siyaset açısından yeni bir başlangıç olur mu?

Cumhur İttifakı yüzde 50'yi aştığı için hayır!

Ama bu sonuçlar AK Parti'nin kendi içinde değişikliklere gebe olduğunun habercisi.

Ah medya
 
Kampanya döneminde AK Parti'ye yakın medya çok kötü bir sınav verdi. Aday olana kadar kimsenin adını duymadığı Ekrem İmamoğlu'na vurarak tanınırlığını arttırdı. Senet skandalı ayyuka çıkan Mansur Yavaş'a mağdur edebiyatı yapması için koz verdi. Neticede Ankara yıllar sonra CHP'ye geçti. Dün de bazı medya kuruluşları YSK daha yasağı kaldırmadan erkenden sonuçları girip gereksiz yere manipülasyon söylentilerine yol açtı.
 
YSK'ya iki öneri
 
BİR: Sandık başında görevliler zarf ve pusulaları uzatınca şaşırdım.
Büyükşehir adaylarının yer aldığı pusulanın boyu yarım metre kadar vardı.
Kâğıdın yarısını, adını ilk defa gördüğüm bağımsız adaylar doldurmuştu.
İstanbul'da tam 24 bağımsız aday yarışıyordu.
Kazamayacakları belli. Alacakları oy belli. Seçimi iki adaydan birinin kazanacağı da belli. Bunlarınki kâğıt israfı.
Nitekim İstanbul'da en az 12 milyon pusula basıldı. Yani bağımsızlar yüzünden 6 milyon A4 kâğıdı çöpe gitti.
"Bir dakika, seçme ve seçilme anayasal bir hak" diyebilirsiniz. Doğru. Ama seçilmenin de bir ayarı olmalı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için nasıl 100 bin imza toplama şartı varsa, bağımsız belediye başkanlığı için de şehirde seçmenin binde biri oranında imza toplama şartı getirilsin.
Ve bu israf bitsin!
İKİ: Engellilerin oy kullanması ciddi sıkıntıydı. Haberini yapa yapa meseleyi hallettik. Ne var ki yaşlıların dramı sürüyor. Yaşlılık, aşırı kilo, romatizma gibi durumla karşı karşıya kalanlar üst katlara çıkmakta zorlandı. Belki bu yüzden kimisi oyunu kullanmadı. İhtiyarların alt katta, gençlerin üst katta oy kullanması zor olmasa gerek.
 
 
Bir seçimden geriye kalanlar
 
Türkiye bu seçimde, partilerin ittifak yapması, afiş, bayrak, flamaların kullanılmaması, AK Parti'lilerin muhalif kanallara çıkması, sosyal medyaya ağırlık verilmesi gibi birçok ilki yaşadı...
Bunun dışında acı, tatlı pek çok şey kayıtlara geçti. İşte seçim 2019'un akılda kalanları:
Seçimin cümlesi: AK Partili Mehmet Özhaseki'nin "Ben kendimi anlatıyorum, Melih Bey kardeşim üzerine alınıyor" sözü.
Seçimin şaşırtanı: Cumhur İttifakı'nın İzmir adayı AK Partili Nihat Zeybekci'nin İzmir'in şaraplarını markalaştırma sözü vermesi ve "21. yüzyılın Türkiye'sinde içkili mekânları tartışmak gericilik ve yobazlıktır" demesi.
Seçimin şarkısı: Kayahan'ın "Bizimkisi bir aşk hikâyesi."
Seçimin şaşkını: CHP'nin Beyoğlu adayı ÖDP'li Alper Taş'ın Saadet Partisi'nin televizyonu TV5'te LGBT'liler için vaatte bulunması, bu yüzden programın bitirilmesi.
Seçimin skandalı: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çöpten yiyecek toplayan kadının fotoğrafını gösterip "İşte 21. Yüzyılın Türkiyesi" demesi, kadının sokak köpekleri için yiyecek topladığı ortaya çıkınca sus pus olması...
Seçimin kelimesi: Tanzim.
Seçimin polemiği: Kadınlar gününde ezanın ıslıklanması.
Seçimin yiyeceği: Menemen.
Seçimin meselesi: Beka.
Seçimin talihsizi: Babasının günahını sırtlanmak zorunda kalan CHP’nin İzmir adayı Tunç Soyer.
Seçimin en iyi kampanya yapanı: Cumhur İttifakı'nın İstanbul adayı Binali Yıldırım.
Seçimin adamı: Bayburtlu Yusuf.
Seçimin manşeti: Millî Gazete'nin sebze meyveleri tek tek tarttırıp fiyatlarını "Tane tane anlattık" diye yayınlaması.
Seçimin ayıbı: AK Parti Gaziantep Milletvekili Ahmet Uzer'in banliyö hattı açılışında vatandaşa "Şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar" demesi.
Seçimin vakası: Balıkesir Edremit'te seçim bürosu açılışında salaya hakaret eden CHP'linin yirmi gün sonra salasının okunması...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.