Senaryo belli, filmin sonu bilmece

A -
A +
İdris Küçükömer'in bir tezi vardır: Türkiye'de sağ soldur, sol da sağ.
Gerçekten de bizim ülkemizde reformist ve hatta devrimci kanat hep sağ oldu.
Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan, bunun en müşahhas örneği. İkisi de konuşulmayanı konuşturdular, yapılmayanı yaptılar.
Türkiye'yi yeni bir sistemle tanıştıran Erdoğan, devleti, bürokrasiyi, orduyu, üniversiteleri, iş dünyasını, sivil toplumu ve medyayı dönüştürdü. Tabii bu dönüşümden siyaset de nasibini aldı. Politika üretmede bütün yerleşik kalıplar kırıldı.
Toplumun ekseriyetini oluşturan muhafazakârların oyunu ve onayını almayan bir kişinin ne cumhurbaşkanı olması mümkün ne de (istisnalar dışında) belediye başkanı. Bu hakikati en iyi çözen ve manevra yapan parti de CHP oldu.
Muharrem İnce gibi bir adamı boya badana ile "muhafazakâr" diye yutturmaya çalıştı. CHP bu 'ince' siyasetiyle hem dinî değerlere uzak tabanını alıştırdı hem de bu sayede hatırı sayılır bir oy oranına ulaştı. Kurdun dişine kan değdi.
Parti yönetimi yerel seçimde İstanbul'da Ekrem İmamoğlu gibi bir ismi aday göstererek skalayı bir adım öteye taşıdı.
Sonuç ortada. İmamoğlu, Binali Yıldırım gibi kariyeri parlak bir adayla atbaşı kaldı.
Onun yerine Muharrem İnce, Gürsel Tekin, Akif Hamzaçebi gibi bir isim aday gösterilse ve görünür/görünmez bütün destekçiler birden yüklense bu kadar oy alabilir miydi?
Muhtemelen alamazdı. Çünkü İmamoğlu gri bölgelere nüfuz edebilecek bir isimdi.
Nitekim Kur'ân-ı kerim okudu. Çamlıca Camii'nde namaz kıldı. Eyüp Sultan Türbesini ziyaret etti. Fatih Sultan Mehmed'in kabrine gitti. Başörtülü annesiyle, ablasıyla mazbut bir aile görüntüsü verdi. Ötekileştirici bir dil kullanmadı. Polemiğe girmedi. Olabildiğince sakin davrandı. Seçimin ardından psikolojik üstünlüğü elinde tuttu. Anıtkabir ziyaretinin ve mazbata aceleciliğinin dışında falso vermedi.
İşin çarpıcı yanı, kampanya döneminde hiç projesiyle konuşulmadı. Oysa Yıldırım, İstanbul'a nefes aldıracak yüzlerce proje vadetti. Demek ki vatandaşın istediği başka bir şey.
AK Parti, CHP'yi kendi siyaset çizgisine çekmeyi başardı. Ne var ki şimdi kendisi CHP'nin çizgisine doğru gidiyor! Zaten sıkıntı bu yüzden çıkıyor. CHP de bunu avantaja çevirmeye çalışıyor.
Ancak AK Parti'nin İmamoğlu'nun şaibe ile öne geçtiği yönündeki iddiaları yenilir yutulur gibi değil.
Başka şehirlerden 'ayarlı' sandık başkanları taşınmasının ve bunlar arasında asker bile bulunduğunun ispatı, CHP'nin adayının sahada kazandığı bonusları tek kalemde bitirir.
Bu yüzden oyların yeniden sayılması, toplumun müsterih olması adına şarttır. Eğer sayım yapılır sonuç değişmezse İmamoğlu iki defa kazanmış olur. Sandıktan kahraman çıkar.
 
O sistem niye alarm vermedi?
 
24 Haziran seçimlerinden önce ve sonra AK Parti kanadından "Hile yapılması mümkün değil", "Kim 'sandıkta hile yapılıyor' diyorsa o kaybetmiştir" şeklinde açıklamalar gelmişti.
CHP şimdi haklı olarak o söylenenleri hatırlatıyor.
Ben de CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in referandumdan önce "Bütün sandıklarda örgütlüyüz. SEÇSİS denilen sistemde herhangi bir hırsızlığa imkân yok. Aynı sistemi kurduk. Karşılaştırıyor. En ufak bir uyumsuzlukta alarm veriyor. Bir tane oyu çaldırmayacak güçte, kararlılıkta ve organizasyondayız" dediğini; aynı Özel'in seçimden sonra da "Verilen oylar doğru sayılsın, yapılan itirazlar kabul edilsin... Tanımıyoruz bu sonuçları. Yüzde 70'e yüzde 30 gibi bir fark yok. Bu yürürlüğe girebilir ama meşru olmayacak" diye itirazda bulunduğunu hatırlıyorum.
Hadi bu ağız değiştirmeleri için 'siyasetin tabiatında var' diyeceğim.
Benim asıl merak ettiğim şu: Sayım memurları CHP lehine yüzer yüzer oy kaydırırken CHP'nin sistemi niye alarm vermedi?!.
 
U'sandık'
 
2017'deki referandumda bazı sandık başkanları bilerek zarf ve pusulaya mühür basmamış, bu yüzden oyların çöpe atılması istenmişti. Neyse ki YSK mühürsüzleri de geçerli sayıp sabotajın önüne geçmişti. Bu seçimde de yine memurlar eliyle binlerce oy başka partilerin hanesine yazılarak yeni bir skandala imza atıldı. Dünyanın en iyi seçim sistemini al getir, bu kafayla zor kardeşim!
 
Bilen var mı?
 
Neden her seçimde sandıklar açılıp sonuçlar ortaya çıkarken Çankaya ve Beşiktaş hep sona kalır?
Neden?
 
Kadınlar plajı
 
Antalya'ya on yıldır her sene ailece gideriz. Oradaki değişimin yakın şahidiyiz. Menderes Türel çok güzel hizmetler yaptı. Konyaaltı plajlarını halka açtı mesela. Hele bir 'kadınlar plajı' var ki... Muazzam bir iş. Ama CHP'liler açıldığında "Kadınları ayıran plaj istemiyoruz" diyerek protesto etmişti. Belediye CHP'ye geçti. Bakalım 'sağ'a kıran partinin, yeni belediye başkanı Muhittin Böcek bu hizmeti devam ettirir mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.