Suni gündem gerçek hata

A -
A +
  Twitter'da gezerken Ruşen Çakır'ın canlı yayınına denk geldim. Darbe tartışmalarıyla ilgili notlarını paylaşıyordu. Ne diyor diye kulak kabarttım: "AK Parti darbe söylentileri üzerinden mağduriyet algısı oluşturmaya çalışıyor, suni gündemle esas meselelerin konuşulmasını engelliyor. İktidar, muhalefeti demokrasi dışı göstererek meşru bir alan bırakmıyor" gibi ifadeler kullandı. Muhalif birçok köşe yazarı aynı şekilde düşünüyor. Şaka gibi... … * Tartışma ABD merkezli Rand Corporation isimli düşünce kuruluşunun raporuyla çıkmadı mı? *CHP'nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "Ya seçimle gidecekler ya da başka bir şekilde" diye konuştuğu için yeniden alevlenmedi mi? *CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in darbe bildirisi okur gibi parmak sallayarak devlet memurlarını tehdit etmesi bardağı taşırmadı mı? * Terör üyeliğinden bir dönem hapis yatan Ragıp Zarakolu adındaki adamın “Menderes hatırlatmalı Erdoğan” zırvası gündemi meşgul etmedi mi? ... Neticede milletin aklını bulandıran, darbe imasında bulunan, suni bir gündem oluşturan muhalefet oldu. AK Parti ise bu saçmalıkları görmezden gelmek yerine üstüne gitti ve yaydı. CHP'liler sinir uçlarına dokunan aykırı çıkışlarla, yalanlarla ve eksik bilgilerle manipülasyon oluşturmaya çalışıyor. Kendi çaplarında başarılı da oluyorlar. Hatırlayın İsveç'ten getirilen hastanın AK Partili, milyoner ve bakanın köylüsü olduğu yalanını attılar. Mezarlıkta ölü saydılar. T3 Vakfı'na kulp taktılar. Yurt dışına gönderilen tıbbi yardımları hafife aldılar. AK Parti ise devamlı savunmada kaldı. Bakın dünyanın hâli ortada. Süper devletler bile koronavirüsten kırılıyor. Türkiye ise dimdik ayakta... Sağlıktaki başarısıyla parmakla gösteriliyor. 128 ülkeden yardım talebi alan Türkiye, dört kıtaya uçaklar dolusu tıbbi malzeme gönderiyor. On binlerce vatandaşını dünyanın öbür ucundan alıp getiriyor. Sağlık Bakanlığı uçakları yurt dışında ölüme terk edilen vatandaşlarını kurtarmak için semalardan inmiyor. Vatandaş dayanışmada destan yazıyor. Ama hükûmet bu başarıyı gösterecek yerde muhalefetin deli saçması söylemlerine takılıp kalıyor. Bana göre bu ciddi bir strateji ve iletişim hatası. Canan Kaftancıoğlu ve arkadaşları öyle ya da böyle gündemde kalmanın keyfini çıkarıyor!..     Konuşmaya hakkınız yok!   Sevda Noyan katıldığı bir televizyon programında "15 Temmuz kursağımızda kaldı. Yani yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın doğru anlaşılsın bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür. Onu söyleyeyim. Biz çok donanımlıyız bu konuda, maddi ve manevi olarak. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim hâlâ sitede var 3-5… Benim listem hazır açıkçası" diye açıklamada bulundu. Cesaret serdetmek değil, fitne çıkarmaktan başka bir amaca hizmet etmeyen bu sözleri amasız, fakatsız reddetmemiz gerekiyor. Hiç şüpheniz olmasın bir kalkışma olursa bu millet yine çıplak elleriyle icabına bakar. Orası başka! Fakat "silahlandık, silahlanıyoruz" demek doğru değil. Nitekim o sözleri ne kanal yönetimi kabul etti, ne program sunucusu ne de ailesi... Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. * CHP'ye "Silahlı ya da silahsız mücadele etmek, bedelini ödemek lazım" diye çağrı yapan Ayşenur Arslan'a tek kelime etmeyenler... *"Sizi Yunan gibi İzmir’den denize dökeriz" diyerek tehdit eden Hüsnü Bozkurt'a alkış tutanlar... *"Biz gelince ananızı ağlatacağız" diyen Mine Kırıkkanat'ı 'like' sarhoşu yapanlar. * CHP'nin İstanbul'daki 29 Ekim kutlamasını "Düşman işgalinden kurtulmuş gibi" diyen Zafer Arapkirli'ye sahip çıkanlar... * Nefret saçmayı meslek hâline getirmiş Can Ataklı'ya dur demeyenler... Sevda Noyan'a tek kelime etmesin. Siz susun arkadaş. Sizin konuşmaya hakkınız yok!     Buket Aydın gerçekten pandemi yüzünden mi bıraktı?   Ekranların en çok tartışılan isimlerinden biriydi Buket Aydın. Seçim öncesi CHP lideri Kılıçdaroğlu ile yaptığı röportajda güldü diye linç edildi. Barış Pınarı Harekâtı sırasında Suriye sınırında kamuflajlı elbise ile poz verdiği için eleştirildi. Haber sunarken laf soktuğu için hem yadırgandı hem alkış aldı. Aydın iki gün önce Kanal D Haber Yayın Yönetmenliğinden istifa etti. Yaşadığı yorgunluğun kendisini ve ailesini yıprattığını, pandemi sürecinde hayatını gözden geçirme fırsatı bulduğunu ve böyle bir karar aldığını duyurdu. Yirmi gün önce gazeteciler.com'da Cuma Obuz'a konuşmuştu. "Yönetici olduktan sonra karşılaştığım saldırıların haddi hesabı yok. Gizli ve kapalı kapılar ardında yapılan saldırılar hep hemcinslerimden geldi. Bu sektörde kadın olmak kadınlar yüzünden çok zor. İnşallah mesaj yerini bulmuştur" diye birilerini iğnelemişti. Hâliyle ben de “bir hemcinsi ayağını mı kaydırdı?” diye düşündüm. Kendisine "Gerçekten sebep pandemi mi?" diye sordum. "Çok yorulmuştum bir süredir. Bana başka teklifler gelince yeni sezon için veda etmek istedim. Ben başladığımda bülten sonuncuydu. Çok iyi bir yere getirdik. Bu dönemde bırakmak daha uygun geldi. En azından kimse başarısız oldu bıraktı diyemez Allah'a şükür. Artık bana katacağı bir şey yoktu oranın çünkü. Ben, konuklu, geçen sene yaptığım “40” tarzı bir program yapmak istiyordum. Biraz dinlenip yeni sezonda bomba gibi döneceğim" dedi. Medya âlemine duyurulur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.