Bu önerinin neresi kötü?

A -
A +

Gazetecilikle ilgili çok ünlü bir fıkra anlatılır.

Fıkra bu ya!

Papa bir gün New York'a gider.

Havalimanında gazeteciler etrafını sarar.

-Sayın Papa, New York'taki genelevler için ne düşünüyorsunuz?

Papa önce bir şaşırır soruya. Sonra cevap verir:

-New York'ta genelev var mı?

Ertesi gün gazeteler şu manşeti atar: Papa New York'a iner inmez genelevleri sordu!

           ***

Şimdi yazacaklarım da bu trajediden bir misal.

           ***

Enerji Bakanı Fatih Dönmez, hafta içi bir konuşmasında "Evlerimizde 1 derecelik sıcaklık değişikliği, yani 23 yerine 22 derecede evinizi ısıtmanın aylık faturanıza etkisi yüzde 7 olur" diye tespitini paylaştı.

Sonra da "Yazın da eğer klimayla soğutuyorsanız, 18 derecede soğutacağınıza 19 derecede soğutmuş olsanız yüzde 7 faturanıza katkı var. Bunu 7'den 70'e herkesin yapması gereken, âdeta bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyoruz" diye tavsiye etti.

Vay sen misin bunu diyen!

Yerden yere vurdular Bakanı.

Ne başlıklar ne yorumlar...

-Bakan Bey enerjide fahiş fiyat krizini çözdü. Az yakın!

-Bakan Dönmez'den doğalgaz zammına çözüm: Evi daha az ısıtın!

-Enerji Bakanı vatandaşa "Evlerinizi daha az ısıtın" aklı verdi.

-"Fazla ampul yakmayın" denmesi yakındır.

İş "Bakan tezek yakmayı önerdi" demeye kadar gidiyordu...

           ***

Oysa Avrupa "Rusya gaz vermezse ne yakacağız?" diye kara kara düşünürken Bakan, "Depolarımız dolu, sıkıntı yok" diye açıklama yapıyor.

Ayrıca o fahiş doğalgaz zammı konutlara değil, sanayi vdcasino ve ticari kuruluşlara geldi.

Konutlara son zam haziran ayında yapılmıştı. Yüzde 12...

Zammı tasvip edecek değilim. Bakanın savunuculuğuna da soyunmuyorum.

Ama şunu merak ediyorum: Bir bakanın, halkına tasarruf önerisinde bulunmasının neresi kötü?

Geçmişte Aile Bakanlarımızdan biri tacize karşı "Çocuklara çığlık atmayı öğretin" demişti de böyle 'ti'ye almışlar, günlerce yazmışlardı.

Sonra çığlığın ne kadar önemli olduğunu anladılar!

CHP'li belediyelerde çocuklara çığlık atma eğitimleri filan verdiler!

 

 

Bu bir reklamdır

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi günü Cumhuriyet gazetesine yazdı.

Yazdı ama...

Ne koskoca sayfalık yazıda bir görüş serdediyordu ne de bir analiz ortaya koyuyordu.

'Şunu yapacağız, bunu yapacağız' diyerek vaatlerini sıralamıştı.

Gazete Kılıçdaroğlu'ndan para almış mıdır bilmem...

Bunu yapan bir şirket filan olsa sayfanın köşesine mutlaka "Bu bir reklamdır" notunu yazarlardı.

O kadar yani.

Daha evvel CHP'li belediye başkanlarının da aynı gazetede aynı şekilde yazılar kaleme aldığını hatırlıyorum.

Yazsınlar, mühim değil.

Sütunları babalarının malı gibi kullansınlar bana ne?

Kızdığım, bunların yandaşlığın suyuna banıp millete "Yandaaaaş yandaaş" diye atarlanması.

 

 

Böylesini görmedik

 

Türkiye çok rezaletler gördü de böylesine şahit olmadı!

Kocaeli'deki kaçak çiftliğini görüntüleyen İHA muhabirini adamlarına dövdürüp sonra da göstermelik şekilde özür dileyen İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan bu sefer şehit yakınına küfretti.

Bir milletvekilinin vatandaşa sinkaflı konuşması yenilir yutulur bir şey değil.

Türkkan, adını siyaset tarihine kara lekelerle yazdırdı. Yazık!

Yazık olan bir şey daha var. Kimi yayın organlarının dehşeti görmezden gelmesi ya da kayıtlar ortadayken "küfrettiği iddia edildi" şeklinde perdelemeye çalışması.

Geçmişte Galler’de Sağlık Bakanı'nın küfretmesini bile "Parlamentoda küfür skandalı. Bakan milletvekillerine küfretti" diye verenler, İyi Partili Türkkan'ın rezaletinde "küfür gerilimi" başlığını kullandı.

Bunlar böyle...

Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde 2006'da Mersin'de bir çiftçi ile tartışmıştı.

Çiftçi "Anamızı ağlattınız" diye bağırmış; Erdoğan da "Böyle bağırılmaz. Artizlik yapma. Çiftçilere verdiğimiz destekten haberin var mı?" diye çıkışmıştı.

Çiftçi tekrar aynı şekilde bağırınca da "Terbiyesizlik yapma, ananı da al git" şeklinde kızmıştı.

Muhalefet bu diyaloğu yıllarca seçim meydanlarında malzeme yaptı.

Ama gelin görün ki aynı kişiler Lütfü Türkkan için üç maymunu oynamayı tercih etti.

 

 

Sermayesi haber

 

Geçen hafta medya binamız iki önemli heyecanı birden yaşadı.

Birincisi: Kardeş kuruluşumuz İhlas Haber Ajansı, Borsa'da işlem görmeye başladı. Yatırımcıdan büyük ilgi gördü. 11 katı talep geldi. İlk defa, sermayesi tamamıyla haber olan bir kuruluş halka arz edildi. Bu yurt içinde 850 muhabiri bulunan ve 51 ülkede faaliyet gösteren İHA'nın yayıncılıkta hamlelerini artıracağı anlamına geliyor. Hayırlı olmasını temenni ederiz.

İkincisi: İhlas Medya bünyesinde iş âlemine yönelik "Türkiye'de İş Dünyası" dergisi yayın hayatına başladı. Dergi aylık yayınlanacak. Farklı bir soluk getirmesini dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.