Kar altında kalan gazeteciler

A -
A +
İstanbul'da kar altında kalan sadece yerel yönetim(ler) değildi.
İstanbul'da kar altında kimi iktidar muhalifi gazeteciler de kaldı.
Kar bu... Yağar, yolları kapatır, güneş çıkar erir.
Yaz gelir unutulur her şey.
Ama en küçük krizde "Hükûmet nerdeee" diye car car bağıranların, bu sefer yazdığı "yandaşlık destanı" unutulmayacak.
Güneş, yağdanlıkların dillerinden akan suyun bıraktığı o nemi kurutmaya yetmeyecek.
İktidar medyasını kınıyorlardı, "Eleştirmiyorlar, yazmıyorlar, toz kondurmuyorlar" diye.
Masalı, klozetli, ejder meyveli büyük büyük cümleler kuruyorlardı.
Mango yalanıyla tango yapıyorlardı.
Şimdi "Balıkçıya gitmeyip de aciz mi görünseydi? Hem giderken yolları açmış" diye yazdılar.
Sterilize edilmiş "haber" metinleriyle okurlarının karşısına çıktılar.
Durum kotarma kabilinden attıkları Tweetleri bir bir silmek zorunda kaldılar.
Durumlarına seviniyor muyum?
Elbette hayır, çok ibretlik buluyorum.
Mahalle ayırt etmeden iğneyi de çuvaldızı da batırıyorum.
Türk basınının hâli içler acısı.

Asıl tehlike nette
 
Resmî Gazete'de "medya" konulu bir genelge yayınlandı.
Batı kanallarından devşirme programların aile, çocuk ve gençler üzerinde yıkıcı etki bıraktığı ifade edildi.
Bunlara karşı acilen tedbir alınacağı belirtildi.
Bazıları bu adımı "sansür" diye nitelendirdi.
Oysa metinde "anayasa, kanun ve mevzuatlar" gereği yaptırım uygulanacağı kaydediliyordu.
Eğer bir yerden başlanacaksa 'maskelilerden' önce, reyting uğruna mahremiyetin faş, psikolojilerin tarumar edildiği, hedef yapılanların canına kıydığı "Bu kadar mı düştük?" dedirten sabah kuşağı programlarından başlamak lazım.
Çocuklar ve gençlere gelince.
Onlar televizyonu bırakalı çok oldu.
Çoğu sanal dünyada başka bir evreni yaşıyor.
Televizyonlarda içkiler, sigaralar buzlanıyor, RTÜK ihlal durumunda cezayı yapıştırıyor ama Twitch'te her türlü küfür, sigara, teşhir ortada.
Asıl büyük tehlike orada.

Biri baskı mı dedi?
 
Uğur Dündar "Meslekte yarım asrı geçtim, bu dönemdeki kadar baskıya hiçbir zaman uğramadık. Bundan sonra da yaşayacağımızı zannetmiyorum" demiş.
Tabii eskiden meydan boştu.
Zeus efendi linç eder, hedef gösterir, baskın yapar, dilediği gibi at koştururdu.
Tehdit ve şantajla anılırdı. Kimse de gıkını çıkaramazdı. Onun yayınlarından dolayı intihar eden insanlar oldu bu ülkede.
‘Programımız cezalandırılıyor’ diye boşuna maval okumasın.
Baskının âlâsını biliriz.
Geçmişte rütbeli askerlerin elleri arkalarında televizyon kanallarında gezdiğini gayet iyi hatırlarız.
 

Fox muhalif mi?
 
İsmail Küçükkaya "Kendimi tarafsız hissediyorum" diyor.
Kendisi öyle hissediyor olabilir ama bize hiç öyle gelmiyor.
Haksızlık yapmayayım, programında birçok kesimin görüşünü aktarıyor, zaman zaman manşetlerimizin de hakkını verdiği oluyor. Ama bu tarafsız olduğunu göstermez.
Hele hele Fox'un muhalif bir kanal olduğu gerçeğini değiştirmez.
Küçükkaya, "Fox'un muhalif olduğu söylemini kabul etmediğini" belirtiyor.
Ama İsmail Beyciğim, sizin ana haber bülteninde kesilen "yemişim swapını" raconu, Halktv'de bile kesilmiyor.
Memlekette hiç mi güzel şey olmuyor?
Sizin ana habere kalırsa olmuyor.
Kar altında kalan gazeteciler
Önceki günkü ana haberi bir izlemeni öneririm.
Vatandaşa mikrofon uzatılmıştı.
Bir kişi "Ülkeyi yönetenler refah içinde biz sürünüyoruz. Hepimiz ekmeğe muhtacız" diyordu.
Bir başkası "Bu zamlar bizi yahdi" diyordu.
Bil bakalım mikrofonun üstünde kimin logosu vardı?
Söyleyeyim, kanalın değil İyi Parti'nin...
Şöyle de bir kılıf uydurulmuş: "İyi Parti başkentte sokağın nabzını tuttu?"
Adama sorarlar: Sen niye tutmuyorsun?
Öyle ya tarafsızlık bunu gerektirmez mi?
Hazır yapılmış muhalif haber. Hem de partiden.
İliştirilmiş gazetecilik yanında hafif kalır.
Diyecek başka bir şeyim yok.

 
"Yıkıcı" manşetler
 
İyi Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik, "İyi Parti CHP ile ittifak kurmaya mecbur değil" diye ayar verdi.
İttifak çatırdıyor şeklinde değerlendirilen bu açıklama, Yeniçağ gazetesinde manşet yapıldı.
Yapıldı diyorum, Ahmet Çelik aynı zamanda Yeniçağ'ın patronu. Kendi gazetesinde aba altından sopa gösterdi yani.
Çelik, geçen sene de İstanbul'da Pervin Buldan'lı fidan dikim törenine atarlanmış; tepki maksadıyla şehitler için fidan dikerek manşetten duyurusunu yapmıştı.
Millet İttifakı dağılır mı, sağ cephe üçüncü bir yol açar mı? Bilemiyoruz.
Ancak dominonun yıkılması bir manşetlik iş... Yeniçağ sinyali verdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.