Faşizm değil de nedir?

A -
A +

En büyük yalanların gerçek olduğunun tipik ispatı, bugün hâlâ Faşizm'i savunanların bulunmasıdır ve bunlar; sağda da solda da mebzul miktarda vardır!
 
Cihan Devletimizin külleri üzerinde kurulan yeni devletin kuruluş yıllarına baktığımızda; dünya üzerinde hakim olan devlet modeli Faşizmdi. Bunun da temellerini, 1789 Fransız İhtilali'nin ortalığa saçtığı milliyetçilik akımları oluşturmaktaydı. Böylece eski federal devletlerin yerini, süratle milli-üniter devlet sistemleri aldı. Dolayısıyla, kurulan tüm milli-üniter devletler; az ya da çok Faşizm'den nasibini aldı.
20'li ve 30'lu yıllara bakıldığında; Cumhuriyet'in hemen tüm elitleri ve aynı ismi taşıyan gazetesiyle; Mussolini'ye ve Hitler'e ne denli methiyeler düzdüğü, cümle âlemin malumudur.
Oysa; parçalanan ana kütleler, imparatorluklardı; bunlardan ayrılan herhangi bir milletin, ayrı bir coğrafya parçasında üniter-milli devleti kurması kolaydı ama; bizim gibi imparatorluk merkezini oluşturan yapıda böyle bir sistemi kurmak hiç de kolay değildi. Çünkü; imparatorluğun en ücra köşelerine varıncaya kadar, her yandan, bu merkeze yoğun bir göç söz konusu idi.

Üstelik bu göçler; inanç birliğini esas alsa da; etnik köken olarak çok çeşitlilik arz etmekteydi. Bu ortak inanç İslamiyet'ti; bu inanç sahipleri de (Müslümanlar) devletlerini göz bebekleri gibi görür ve üzerlerine titrerlerdi.

Yeni üniter devlet, tek bir etnisitenin üzerinde kurulduğunu iddia ederek; mevcut, diğer tüm etnik kökenleri inkâr yoluna saptı. Bu, müthiş bir hataydı ve bedeli çok ağırdı. Otuz-otuz beş yıldır boğuştuğumuz PKK belası, bu hatanın yansımasından başka bir şey değildir.

Kuruluşun ikinci en büyük hatası ise, etnik kökenler arasında ortak değer olan dinin zayıflatılıp, toplum hayatından neredeyse büsbütün çıkarılmasıdır. Öyle ki, 1950 yılına gelindiğinde, ülkede cenaze yıkayabilecek 'hoca' kalmamıştı. Topyekûn millet, dinî vecibelerini, devletine rağmen, el yordamıyla (üstünkörü) yerine getirebiliyordu.

Rejimin okullarında yetiştirilen yeni nesiller ise, dinden, büsbütün habersiz ve hatta din düşmanı olarak meydan yerine salınıyor ve maneviyat adına koskoca memleket sathında âdeta bir samyeli estiriliyordu.

Bütün bunlardan daha vahimi nedir, biliyor musunuz sevgili okuyucularım; bir yandan, hiçbir başka oluşuma fırsat ve imkân tanımadan tek tip insan yetiştireceksiniz, diğer taraftan da, 'Fikri hür-vicdanı hür' insan yetiştirdiğinizi iddia edeceksiniz!

Yalanın bu denli kallavisi, ancak Adolf Hitler'in Kavgam kitabında ifadesini bulur. Şöyle ki; 'yalanın en büyüğünü gerçekmiş gibi yutturmak çok kolaydır!'

En büyük yalanların gerçek olduğunun tipik ispatı da, bugün hâlâ Faşizm'i savunanların bulunmasıdır ve bunlar; sağda da solda da mebzul miktarda vardır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.