Köklerimizden kopardılar! -2-

A -
A +

Saffet ve şevket (yükselme) devrimizde, Süleymaniye Camiine atanacak İmam-Hatip'te aranılacak şartlardan bir tanesi de 6 dil; evet yanlış okumadınız (yazıyla: altı dil) bilmesiydi. Evet; "o irtifa, çıkılmaz bir nokta gibidir amma; ya, bu günkü inhitat (geri gidiş), inilmez bir kuyu gibidir!" diyordu Üstad Necip Fazıl.

Bizi, indirtilen çukurdaki hâlimize bakın ki; İstanbul Üniversitesi girişindeki kapılarda; İslam harfleri ile yazan (sağdan sola doğru): "İnna fetahnaleke fethan mübina" (Biz sana apaçık bir fetih müjdeledik. Fetih suresi 1. ayet) ve Daire-i Umur-ı Askeriye (Millî Savunma Bakanlığı-Askerî İşler Dairesi) ve "Ve yen surakallahü nasran aziza" (ve sana şanlı bir zaferle yardım eder. Fetih suresi 3. Ayet) vaktiyle; bu yazıları okuyabilen İmam-Hatip Lisesi mezunları, bu ve diğer üniversitelere sokulmuyordu.

Halbuki, ta İlk Çağ'da, Antik Yunan'da üniversitenin kapısında; "geometri bilmeyen giremez!" yazıyordu. Bizdeki mağara devri insanların ilkelliklerini buradan da anlamalıdır! Bilimden, okumaktan, dilden ve hatta kendi öz dilinden kaçan bu yarasa kumkumaları; bilmelidirler ki; üzerlerine örttükleri şal, bütünüyle çekildi ve cascavlak (çıplak) oldukları görüldü!
Size göre; mademki Osmanlıca, İngilizce gibi bir ders ve hiçbir tahsil kademesinde öğrenilemiyor; o hâlde, bunca telaş ve vaveyla niye? Öğrenileceğini ve üstelik çok kolay öğrenileceğini 'gâvur' gibi biliyorsunuz ama, 'gâvurluğunuzdan' buna yanaşmıyorsunuz!
Çünkü; siz de biliyorsunuz ki, bu milletin çocukları Osmanlıcayı öğrendiğinde; kökleri ile olan irtibatını yeniden sağlayacak ve bütünüyle canlanıp, yeniden medeniyet inşasına girişecektir!
Köksüzler, İslam harflerinin ve Osmanlıcanın yasaklanması ile fert ve cemiyet alanında ne tür bir faciaya sebep olunduğunun farkında olmayabilir. Ama, en ufak bir idrak sahibi yürek, buna dayanamaz ve sekte-i kalpten gider. Nitekim, nice yürekler dayanamayıp durdu! İsteseniz de istemeseniz de; sekte-i kalp geçirme sırası sizde!

Devlette bile devamlılık asıl iken; insan nesillerini birbirinden koparmanın ve; dedenin konuştuğunu, yazdığını torunun anlamadığı ve eski deyip, kelimeleri yasaklayarak insanları "kurbağa dili"ne mahkûm etmenin mantıki bir izahı olabilir mi? Evet; yapılan, Cumhurbaşkanı'nın da belirttiği gibi, şahdamarımızın kesilmesidir!

Yapılmak istenen; Allah'ın nurunu söndürmeye cürettir ama; bilmiyorlar ki, o nurun yegane sahibi Cenab-ı Allah'dır ve onu, kıyamete kadar koruyacaktır! Ve yine, bilmiyorlar ki, dirileri öldüren ve ölüden dirileri yaratan da, ancak O'dur! Ve; Onun, dalalete (sapkınlığa) düşürdüğünü, hidayete çıkaracak olmadığı gibi; O'nun hidayete erdirdiğini de sapkınlığa düşürecek yoktur!

İstikbalin tarihçisinin yazacaklarını görür gibiyim: Cihan Devletimizle beraber ocak devrilmiş; başlayan fetret devriyle meydan yerini hokkabazlar doldurmuştu. Az gittiler, uz gittiler; bir de baktılar ki, bir kıvılcımla ocak yeniden tutuştu ve ortalık yeniden aydınlandı.

Görülen manzara korkunçtu. Eden, kendine etmiş; korkunçluktan kendileri heder olup gitmişti. Meydan yeri, otuz iki dişini gömmüş; heyecanla, dava taşını gediğine koymaya çalışan idealist insanlarla lebalepti. En yüksek burçta, yeniden Hakk'ın bayrağı dalgalanıyordu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.