Vaki olanda hayır vardır... -2-

A -
A +

Yeni Türkiye'nin, yeniden yapılanmaya ihtiyacı yok mu? Elbette var. Peki; bu, yeniden yapılanma; mevcut çürük 'paralel yapı'nın üzerinde mi olmalı?

Dünya ülkelerinin birbirleriyle füze hızıyla yarıştığı bir dönemde, Türkiye, yoluna kağnı hızı ile devam edemez!

Biz, Fransa'nın sömürgelerine bile reva görmediği bir sistemle idare edilsek iyi; onun üzerine bir de 'vesayet' rejimi bina ettik. Böylece; iktidarların elini kolunu bağlayıp, onları, tamamen devlet işlerinin dışına ittik. 61 ve 82 anayasaları ile yapılan; iktidarları, belediye hizmetleri ile sınırlı kılıp; devlet idaresini, tamamen sivil ve askerî bürokrasinin emrine vermekten ibarettir.
İktidar, tabir caizse; sürekli iktidarcılık oynuyor; futbol tabiri ile ortada, sürekli top çeviriyor. Gol olmasının imkân ve ihtimali, tamamen ortadan kaldırılmış.. Gayesiz; kalkınma ve hamle yapma idealleri köreltilmiş partiler, iktidara gelse ne, gelmese ne?

Böyle bir toplumda demokrasi yerleşip, kökleşip gelişir mi?

Demek ki; demokrasi konusunda samimi isek; yani, niyetimiz düzgünse; öncelikle yapmamız gereken iş, demokrasiyi kuvveden fiile çıkarmaktır. Her şeyin merkezine milleti oturtmaktır; doğrudan, katılımcı demokrasiyi hayatımıza sokmaktır.

Niyeti bu şekilde düzelttikten sonra ise; 'paralel devlet yapılanması'nda bile bir hayır vardır.

Bakın nasıl?

Yeni Türkiye'nin, yeniden yapılanmaya ihtiyacı yok mu? Elbette var. Peki; bu, yeniden yapılanma; mevcut çürük 'paralel yapı'nın üzerinde mi olmalı? Asla! O halde; mevcut bu 'paralel yapı'yı kökünden kazıyıp; yeni yapıyı sağlam temeller üzerine inşa etmeliyiz.

Krizi, fırsata dönüştürüp; devleti, yeniden ve istenildiği doğrultuda inşa etmenin arifesindeyiz.
Çürümüşlük (paralel yapı) bir vakıa; bunu tespit ettik. Bu yapıyı yıkıp, yerine sağlamını inşa etmek imkân ve fırsatı elimizde.. Daha ne duruyoruz?

Bu mesele, yalnızca sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın meselesi değildir. Topyekûn milletin, yani hepimizin meselesidir. Üstelik, milletçe varlık ve yokluk meselemizdir. Paralel yapıyla olan mücadelede; milletçe Tayyip Erdoğan'ın arkasında durduğumuz gibi; tüm sivil ve resmî kurum ve kuruluşlar da Cumhurbaşkanı'nın yanında yer alıp, mücadeleye girişmelidir.
Muhalefet; ana ve yavrularıyla 'paralel'in safında yer aldığını açıkladı. Mücadelede onlardan yardım beklemenin manası yoktur. Bu mücadele, milletin kahir ekseriyeti ile beraber devletiyle birlikte olacaktır. Hem de; ya devlet başa, ya kuzgun leşe; idraki içinde!..

Unutmayın; şafağın söküp ortalığın aydınlanması, zifiri karanlığın basmasından sonradır. Zifiri karanlıklar bizleri ürkütmesin!

Zira bilelim ki; "... kâfirler istemese de Allahü teala nurunu tamamlayacaktır!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.