Akıllar tatilde! -1-

A -
A +
DHKP-C terör örgütü uzun zamandır; Batılı devletlerin taşeronu olarak hareket edip Türk Devleti aleyhinde faaliyette bulunuyor. Dolayısıyla Türk emniyeti ve istihbarat kuruluşları, bu yapıyı çok iyi bilmektedirler. Batılı şer güçleri, PKK'yı öne sürüp eylem yaptırdıklarında DHKP-C'yi geri çekip pusuda bekletirler; bu örgütü meydan yerine salıp kan döktürdüklerinde de PKK'yı geri çekip pusuda bekletirler.Türkiye'nin baş belası bu örgütlerin Batılı ağa-babalarından aldıkları talimat: 7 Haziran seçimlerine giderken; ses getirecek terör eylemlerine imza atarak ülkeyi kaosa sürüklemek; milleti yıldırıp iktidar partisinden soğutmak ve arkalarında yer aldıkları partileri iktidara taşımaktır.Bakınız: Çağlayan Adliyesi'nde şehit edilen savcının katillerinin telefonla 'öldürün' talimatını aldıkları şahıs (Hüseyin Tekin), cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in sözde rahatsızlığından dolayı af edip salıverdiği bir militan! Şu anda Yunanistan'da yaşıyor; oradan verdiği talimatlarla mahut örgütü yönetiyor.Emniyet birimleri, olayın ardından; örgüte yönelik seri operasyonlar düzenliyor ve onlarca kişiyi gözaltına alıyor. Basılan hücre evlerinde yakalananlar arasında bir de İngiliz ajan bulunuyor! DHKP-C örgütünün Alman gizli servisi ve Alman derin devleti ile iş tuttuğu biliniyordu. Demek ki  'üst akıl' tek değil; birçok üst akıl var ve bunlar, Türkiye aleyhinde ortak çalışıyorlar.Çağlayan Adliyesi'ndeki olayda, güvenlik zaafı apaçık ortadadır. Millî İstihbarat'ın görevi, olayı, vuku bulmadan önce bertaraf etmektir. Nitekim, aynı örgüt bağlamında bir sürü eylem; bu şekilde, yani vuku bulmadan önlenebilmiştir. Ayrıca, kritik yerlerin güvenliği, asla özel güvenlik kuruluşlarına terk edilmemelidir.Sözde demokrasiye geçtiğimiz 1950 senesinden beri, sağ iktidarların en büyük handikapları güvenlik konusunda olmuştur. İsmet İnönü devrinde; bir uzatmalı çavuş yedi pare köyü inletir ve titretirdi! Aynı İnönü; sağ iktidarların bu denli zaaflarını bildiğinden; bir seçim öncesi Anadolu'da uğradığı sabotaj eylemini (trenini durdurmak) bahane ederek; bir kanun çıkarttı. Bu kanunla gelecek bütün hükümetleri güvenlik zaafına mahkûm etti.O gün bugündür; seçimlerden üç ay önce; hükümetin üç bakanı (adalet, içişleri, ulaştırma) istifa eder ve yerlerine bürokratlar atanır! Dünyanın hiçbir demokrasisinde böyle bir aymazlık yoktur. Bu üç mühim bakanlık, neredeyse devlet demek. Üç ay için devleti askıya alıyorsun; yahut, davulu hükümetin boynuna asıp tokmağı başkalarının eline veriyorsun!Vaktiyle bürokrasi, bütünüyle CHP'nin güdümünde olduğundan; böyle bir şark kurnazlığı ile gelecek hükümetlerin ellerini-kollarını bağlamış oldular. Bürokrat, kendinden de olsa, neticede bürokrattır. Oysa, her üç bakanlığın da çok mühim işleri vardır ve bunlar mutlaka siyasi irade istemektedir; bürokratta ise, bu güç yoktur ve olamaz.Şu halde; bu deli saçması kanun bir an önce kaldırılmalı, millî iradenin önü açılmalıdır. (Devamı yarın, F.B.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.