Yeniden doğuş!

A -
A +

Beklenilen gün, nihayet gelip çattı; milletçe Genel Seçimlere giriyoruz. Dileğimiz o ki; inşallah bu seçimler; devlet ve millet hayatımızda 'yeniden doğuşa' vesile teşkil eder. Sittin (altmış) seneyi aşkın devam eden demokrasi tiyatrosu sona erip, gerçek demokrasiye kavuşur ve milletin özlem ve beklentilerini karşılayabilecek siyasi kadrolar işbaşına gelir.

Seçimler, demokrasinin şölen günleridir. Ne kadar çok katılım olursa, şölen o denli görkemli olur. Kolay değil; devlet ve millet hayatımızın önümüzdeki dört yılını birilerinin eline teslim ediyoruz. Seçimlerden sonra çok duymuşuzdur: 'Ah! Çok pişmanım; elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim!' Sonradan bu pişmanlığı duymamak için; iyice düşünüp oy kullanmalıyız.
Malum; hâlâ ayıplı bir darbe anayasası ile yaşamaktayız. Seçeceğimiz siyasi kadroların ilk işi, milleti bu ayıptan kurtarmak ve insan hak ve hürriyetlerine dayalı 'adil' bir anayasayı yürürlüğe sokmaktır.

Demokrasi tiyatromuzun ünlü aktörlerinden Süleyman Demirel bile; vesayetten gına getirip; 'iktidarlarımız müddetince, selin önünden kütük kapmaktan öte bir şey yapamadık!' demişti. Millete dayatılan zorbalığı görüyor musunuz? Milletin seçtiği iktidarları, selin önünde oturtturuyorlar! Onlar da, o selden ne kadar kütük kapabilirlerse, o kadar hizmette bulunabiliyorlar!

Vasi, ta Osmanlıdan beri elinde silahı bulunduran 'ordu' idi. Orduyu dizayn etmekle görevli 'medya' idi. Bunların destek kıtaları konumundaki 'mahut' bürokrasi idi. Hem 61 ve hem de 82 anayasaları ile mahut vesayeti kurumsallaştırıp 'anayasal teminat' altına aldılar.

Bundan böyle; millî iradenin temsilcisi (Meclis'in duvarında yazdığı şekliyle) TBMM olmayacaktı; mahut kurumlar eliyle de bu irade kullanılabilecekti! Yani, bir kişinin değil; bin kişinin dediği olacaktı! Nasıl olacak idiyse? Bin kafadan apayrı seslerin çıktığı yerden kaostan öte ne olabilir?!

İşte sittin seneyi aşkın, bu kaotik hâli yaşadık. Hem de demokrasi adına!
Bu ayıptan ve kepaze tiyatro oyunundan kurtulup; Sezar'ın hakkını Sezar'a vermenin vakti bugündür! Bu muhasebe ile sandığa mutlaka git ve oyunu ona göre kullan!
Demokrasilerde asıl olan, millete saygıdır. Milletin vereceği karar herkesin başının üstünde olmalıdır. Benim partim kazanırsa yaşasın demokrasi! Kaybederse kahrolsun demokrasi! Yok öyle; 25 kuruşa beş köfte bir ekmek!

Demokratik sistemlerde siyasi partiler, birbirlerinin düşmanları değil, rakipleridir. Bunlardan birilerinin kazanıp diğerlerinin kaybedeceği apaçık bir hakikattir. Kaybedenlerin, kazananları tanımaması; düşman belledikleri rakiplerinden öte, millete saygısızlıktır.

Kaybedecekler, ucuz bahanelere bel bağlasınlar. Neymiş efendim? Milleti kandırmışlarmış! Bu millet o kadar rahat kandırılabiliyorsa siz niye kandıramadınız?! Üstelik yıldızları vadetmenize rağmen?

Demek ki millet, kandırılmak şöyle dursun; kılı kırk yararak karar veriyor!
Kime veriyor derseniz; onun da kopyasını vermiş olalım: Güven ve istikrara veriyor!
Yani, kim veya kimler güven veriyor ve istikrar vadediyorsa onlar seçiliyor; bu kadar basit!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.