Mazlumların sığınağı

A -
A +
Türkiye, işgal ettiği coğrafya ve tevarüs ettiği tarih itibariyle güçlü olmak zorunda. Aksi hâlde; ya dik durup bir kaşık suda boğulacak, ya da eğilip bükülüp onun bunun güdümünde sürünecek!

Ta imparatorluk dönemimizden beri; oynanmakta olan oyunlar hep aynı gayeye matuf. Türkiye, ne vakit şahsiyetini müdrik olarak, millî politikalar güder ve istikametini kendi çıkarları doğrultusunda belirlerse; derhal hedefe konulup; batarya ile ateşe tabi tutulur.

Dün, imparatorluk devrinde Sultan Abdülhamit Han'a aynısını yaptılar. O zamanki ecnebi gazeteler de tıpkı bugünküler gibi; Tayyip Erdoğan hakkında yazdıklarını yazıyordu. Sultan kızıldı, despottu ve en çirkin ve çekilmez Türk'tü! O zaman da içimizdeki gazeteler (ruhlarını satmış), dışarıdaki gazetelerle el ele vererek Sultan'a ateş püskürüyordu.

İçimizdeki gafil ve bir kısım hain sözüm ona aydınlar da, aynı koroya eşlik ediyorlardı.
Demokrasi dönemimizde de oyun değişmedi; CHP'den ayrılan ve millete dönük politika üreten Adnan Menderes için de aynı koro, şeamet tellallığı yaptı. Bu zihniyete göre; millete hizmet eden, milletin kalkınmasını temin eden kişi veya kişiler ülkeyi bölüp uçurumun eşiğine getirmektedirler! Bir bakıma doğru söylüyorlardı; zira, ülkenin tüm kaynakları bölünmeden bir bütün olarak kendilerine (bir avuç seçkinci zümreye) akıyordu. Menderes ve daha sonra da Turgut Özal; bu kaynaklarda milletin de hakkı var diyerek; pastayı böldüler ve millete dağıttılar.
Şimdi de aynı akıbete Tayyip Erdoğan'ı uğratmak istiyorlar. İçimizdeki mahut medya, dışarısı ile el ele vererek yükleniyor. Dün, Sultan Abdülhamit Han, Adnan Menderes ve Turgut Özal için ne demişlerse; daniskasını Tayyip Erdoğan için yazıp söylüyorlar ve kendisini aleni olarak ölümle tehdit ediyorlar!

Bunların arasında öylesine gözü dönmüşler var ki; Cumhurbaşkanı'na ölümlerden ölüm seçerek; darağacında sallandırılmayı az bulup, kazığa oturtulması gerektiğini söylüyor ve sosyal medyada yayınlıyorlar. Kanuni takibata uğrayınca da; bu ülkede fikir ve ifade hürriyeti yok diyerek bas bas bağırıyorlar.

Osmanlıdan sonra, dünya üzerinde mazlumların sığınağı ülke kalmadı. Hep zalimlerin dediği oluyor! Türkiye, özellikle son on iki senedir yükselişte. Dünyadaki ekonomik krize rağmen yükselişte. Yükselen ve güçlenen Türkiye, her uluslararası platformda hakkı haykırıyor ve mazlumların yanında yer alıyor. Bu ise, zalimleri ve içimizdeki zalim yandaşlarını ürkütüyor!
Daha dün; doksanlı yıllarda Avrupa'nın ortasında, Bosna'da bir soykırım yaşandı. Müslüman Boşnaklar, sırf Müslüman olup Avrupalılarca Türk addedilip soykırıma tabi tutuldu. Özal, Boşnaklara yardım yaptı; tıpkı Tayyip Erdoğan'ın Suriye'deki Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım etmek istemesi gibi..

On beş gün önce; sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Bosna'daydık. Sarayova'da Türkiye tarafından onarımı yapılan Hünkâr (Fatih) Camii ve hamamı hizmete açıldı. Meydan hıncahınç doluydu. Her yaştaki Boşnak kardeşlerimizin Cumhurbaşkanımıza olan coşkulu tezahüratları ve içten sevgileri her şeyi anlatıyordu. Kalabalığın arasında bulunan Boşnak gencinin elindeki pankarta ne yazıyordu biliyor musunuz? "Dünya lideri Sn. Erdoğan! Hoş geldiniz! Bizler yüz yıldır sizin gelmenizi bekliyoruz! Geç kalmadınız mı?!."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.