Ramazan yazıları -5-

A -
A +

İmam-ı Rabbani hazretleri, 1. cilt 193. Mektubunda buyuruyor ki: "... Resulullah (aleyhisselam) Eshab-ı kirama buyurdular ki; 'sizler öyle bir zamanda vücuda geldiniz ki, emirlerin ve yasakların onda birini terk eyleseniz helak olursunuz. Sizlerden sonra dahi bir güruh (zümre) gelse gerektir ki, emirlerin ve yasakların onda birini yapınca felaketten kurtulurlar.' İşte şimdi o vakittir."

Mübarek Enver Ören Ağabeyimizin (rahmetullahi aleyh) vefatlarında gazetede yayınlanan bir vefat ilanındaki cümleler, dikkatimi çekti ve beni hayretlere düşürdü. İlanda şöyle diyordu: "... Babalarımız ve dedelerimiz âlim olmasına rağmen; biz, dinimizi sizden öğrendik. Taha-Melih Arvas"

Aynı cümleyi başkaları yazsa, o kadar hayret edilmez; ama bunu sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) torunlarından birileri yazdığında  calib-i dikkat arz eder. Zira; hem Peygamber (aleyhisselam) torunu olacaksınız ve hem de babalarınız ve dedeleriniz âlim olacak; sizler dininizi bilmeyeceksiniz de kimler bilecek değil mi?! Olmadığını kendileri itiraf ediyor.

Bendeniz bu cümlenin dehşeti içinde; yine Arvasizadelerden âlim bir kişiye bunu sordum! Bana verdiği cevapla daha da irkildim! "...O gençler çok doğru söylemişler.. O büyüklerden birisi benim dedem olmasına rağmen (zamanının kutbu olan Seyyid Fehim Arvasi hazretleri), bizler onu, Van'daki Şabaniyye Camiinin imamı bilirdik!"

Böyle bir ailenin mümtaz şahsiyetleri böyle söylüyorlarsa; varın, gayrını siz hesap edin sevgili okuyucularım!

Demek ki; bizim sadece Cihan Devleti'miz yıkılmamıştı, onunla birlikte gönül ve iman saraylarımız da yıkılıp gitmişti! Yıkanlar, İslamiyet'in dışımızdaki ebedi düşmanları ile el ele veren; bütün zamanların en ednası (alçakları) olan içimizdeki hainlerdi.

Niyetleri İslamiyet'in kökünü kazımak ve kokusunu yeryüzünden silmekti. Ne kadar başarılı olduklarını, yukarıdaki zevatın cümleleri açıklamaktadır. Bu nasıl bir imansızlık selidir ki; önüne kattığını götürmüş; dede ile torunun-baba ile oğulun arasına dağlar örmüş ve imanı, 'avuçta tutulan kor'a döndürmüştür?!

Nefislerinin şehvet girdabında kıvranan bu zulüm erbabının unuttuğu bir şey vardı; o da; "... Kâfirler istemese de, Allahü teala nurunu tamamlayacak" ilahi fermanıydı.

Yeter ki, bizler Hakk'ın ve Hakk'ın sevdiklerinin sevgisini arzulayalım. Bu niyetle 'Sevda Tepesi'ne çıkalım! Elbette ki Hakk, bir vesile ile hidayet rüzgârını estirir ve memeden kestikleri zannedilen yavrular yeniden süte kanar; donmuş gönüller iman nuru ile yeniden açar!

Bunun içindir ki; ebedi kurtuluşa sebep olan hoca hakkı, ana-baba hakkından önce gelir. Bu cümleden olarak; Şah-ı Nakşibend hazretleri buyurdu ki: "Kişi, kıyamete kadar dua etse, hoca hakkını ödeyemez."

Geçen gün, merhum Enver Ağabeyimizin sevdiklerinden iş adamı Fahri Çakır kardeşimiz beni telefonla aradı ve aynı hususa dikkat çekti:

"... Davet edildiğim bir iftarda idim. Prof. unvanlı sözde din adamı olan bir kişi, din anlatarak, dinleyenlerin dinlerini-imanlarını çalıyordu. Dağıttıkları imsakiyeye baktım; imsakı neredeyse güneşin doğuşundan başlatıyordu! Gelip geçen milyonlarca İslam âlimi yanılmış; doğruyu sadece bu bilmişti! Ne büyük nimet içinde olduğumuzu bir kere daha gördüm ve bize dinimizi doğru olarak öğreten büyüklerimize, bir kere daha sonsuz rahmetler diledim."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.