Ramazan yazıları -6-

A -
A +

İmam-ı Rabbani hazretleri 213. Mektubunda buyuruyor ki. "... Allah'tan korkmayan ilim adamları, hangi fırkadan olursa olsun, zındıktırlar... Dinde hasıl olan bütün fitneler ve azılı din düşmanlığı, hep böyle zındıkların bıraktıkları kötülüktür. Dünyalık ele geçirmek için, dinin yıkılmasına yardım ettiler. Bakara suresinin 16. âyet-i kerimesinde mealen, (Hidayeti vererek, dalaleti satın aldılar. Bu alış-verişten bir şey kazanamadılar. Doğru yolu bulamadılar) buyuruldu. Bu âyet-i kerime bunları bildirmektedir.

İblis'in rahat, sevinçli oturduğunu, kimseyi aldatmak için uğraşmadığını gören bir zat, (Niçin insanları aldatmıyorsun, boş oturuyorsun?) dedikte; (Bu zamanın kötü din adamları benim işimi çok güzel yapıyorlar, insanları aldatmak için bana iş bırakmıyorlar) demişti."

Mübarek Ramazan-ı şerif günleri bile; televizyon ekranlarını ve gazete sayfalarını dolduran bu denli kötü din adamları yüzünden bereketsiz kaldı! Bunların çoğu, Hazreti Peygamberin (aleyhisselam) getirdiği İslamiyet'i anlatmıyor. Kendi kafalarındaki bir sapık dini anlatıp; insanların imanlarını çalıyorlar.

İçlerinde öyleleri var ki "(Şefaat Ya Resulallah!) diyen, yani Hazreti Peygamberden (aleyhisselam) şefaat dileyen müşriktir; Allah'a ortak koşmuştur" hezeyanında bulunuyor. Cehennemin köpekleri olacak bu güruh bilmelidir ki; Cenab-ı Peygamber, ümmetinden 'büyük günah' işleyenlere şefaat edeceğini bildirmiş; aynı bildiride itikadı bozuk olanları hariç tutmuş; onlara şefaate mezun değilim buyurmuştur!

Sapık din adamları, milletin itikadını bozup; kendilerini Hazreti Peygamberin (aleyhisselam) bu kutlu müjdesinden mahrum bırakıyorlar.

Zira, bu dinin esası nakildir. Dini ilimler; günümüzden çıkış yeri olan Hazreti Peygambere (aleyhisselam) gidildikçe değer-kıymet ve doğruluk kazanır. Akli ilimler ise (fen bilimleri), bunun tersidir; yani, onlar günümüze geldikçe değer ve doğruluk kazanır.

Şu hâlde; bizim dinimizin aslı; (Hocam buyuruyor ki) temellidir. O hocasından, o da kendi hocasından alarak; bu zincir ta Hazreti Peygambere (aleyhisselam) kadar ulaşır. Sağlam ve doğru bilgi de budur. Sağlam ve doğru anlatılan din de budur. Öyle; her önüne gelenin kafasına göre anlattığı din olmaz. Din nakil dini olunca, vesikaya tabidir.

Bugüne kadar; kim bize dini anlatmışsa; ta Hazreti Peygamber'e (aleyhisselam) kadar onun sülalesi bellidir. Nakil zincirinde asla kopukluk yoktur.

İki tane güneş vardır; biri maddi güneş, diğeri manevi güneştir. Maddi güneş olmasa donarız; dünya hayatı olmaz. Manevi güneş ise, Mahbub-i Rabbil-âlemin olan Muhammed aleyhisselamdır. Sevgi kaynağı olan Muhammed aleyhisselam, Hazreti Âdem toprak ve su arasında iken peygamberdi. Şu hâlde; Âdemoğlunun hepsinin kalbine rüşt, hidayet, feyz, nur, iman ve hakikat; o serverin kalbinden gelmektedir. Manevi güneş olamasa, ebedi karanlık olur!
O, öylesine şanlı bir peygamber ki, Cenab-ı Hakk, ona; "... Pek yakında Rabbin sana verecek de hoşnud olacaksın!" buyuruyor. Razı oluncaya kadar Rabbinin nimetlerine gark olmuş bir Resule (aleyhisselam) ümmet olmak ise, şereflerin en yücesi olsa gerektir.
Ne mutlu!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.