İslam âlemi bu zilletten nasıl kurtulur?

A -
A +
Bu sualin cevabını iki cümle olarak; dünkü yazımın sonunda vermiştim. Bugün o iki cümleyi açıklayacağım: Allahü tealayı unutmamak; evvelemirde kişinin kendini tanıması ve nefis muhasebesi yapmakla başlar.
Kendini tanımadan Ma'bud bilinmez. İnsan, kendini ve Rabbini bilince; ne için yaratıldığına bakar. Yaratılmasının (hayatın) gerçeğini Rabbi ona (ibadet gayesiyle) olduğunu söyler. Yani, Allahü tealaya kulluk etmek. Bu ise, O'nun emirlerini üstün bilip onlara hürmet etmek ve O'nun yarattıklarına karşı merhametli olmaktır.
Kulun, inançları, ibadetleri ve tüm yaptıkları söz konusu olduğunda; niyeti, hepsinden fazla önem arz ediyor. Zira; "Mü'minin niyeti, amelinden efdaldir (üstündür)" buyuruyor sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam).
Niyet ihlas demektir. İbn-i Arabi (kuddîse sirrûh) Hazretleri; "... İnsan niyetini şeytan karşısında da halis yapıp ihlaslı diye isimlendirilebilir. Bu durumda onun amelinde Allahü tealaya ait bir şey yoktur. Bazen insan, Allah'a koştuğu ortaklar için ihlaslı olabilir, bazen  Allah için ihlaslı olur. Bu sebeple Cenab-ı Hakk şöyle buyurur: 'Dini Ona tahsis ederler', başkasına veya ortaklık hükmüne tahsis etmezler."
İslamiyet'te nasıldan ziyade niçin önemlidir. Bir şey ya Allahü teala içindir veya gayrısı içindir. Yapılan tüm ibadetler ve eylemler; yarın ahirette sorulacak (bunları ne için-kim için yaptın?) Şayet, Allahü tealadan gayrısı içinse, kendisine; (karşılığını ondan iste; benden ne istiyorsun?) denilecek.
İslam âleminde; fert, cemiyet ve devlet planında ne için çalışıldığına bir bakın! Kör nefislerden ve şeytanlardan başka bir şey görülecek midir?! Kapkara yüzümüze ve bu simsiyah amellerimize bakıp; ne yüzle Cenab-ı Hakk'tan ihsan ve iyilik isteyebiliriz?!
Allahü teala; "Siz kendinizi değiştirmediğiniz müddetçe; Cenab-ı Hakk da sizin üzerinizdeki nimetleri değiştirmez" buyuruyor. Yapılacak iş; fert, cemiyet ve devlet planında, Allah'ın vermiş olduğu nimetleri yerli yerinde kullanmaktır.
Bunların başında ise; kendisine verdiğimiz İman-tevhid sözüdür. Bir Allah'a inandığımızı söylüyoruz; O bize birlik olun; aksi halde (ayrılırsanız) gücünüz-kuvvetiniz dağılıp gider buyuruyor. Bizler, bir ve birlik olmak şöyle dursun bin parçaya bölünüyor ve her birimiz diğerinin gırtlağına çöküyor, ardında da; başımızdaki bunca musibet nedendir diye hayıflanıyoruz!
Sergilenen bunca rezalet karşısında; başımıza taş yağmadığına ve yerin dibine batırılmadığımıza şükretmeliyiz!
Asr-ı Seadet devrine bakalım: Sevgili Peygamber efendimizle bir avuç iman ehli; ihlaslarında sabit kalarak; dağ gibi düşmanları devirmiş ve bunu da Allahü tealanın görünmez orduları yardımı ile gerçekleştirmişlerdir.
Ona benzer iman-ihlas ve sebat olsun; aynı yardım-ı ilahinin görülmemesi için hiçbir sebep yoktur.
Cenab-ı Hakk'ın zafer için yardımları hep yakın ama; bizde o yardımları talep edecek ağız ve iyi niyet nerede?!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.