Suriye çıkmazı!

A -
A +
Sonunda Rusya da, Suriye'deki savaşa fiilen dahil oldu. Rusya, öncesinde el altından (gizlice) yürüttüğünü, bu kez alenileştirdi. Bu tür bir alenileştirmeyi, daha evvel, ABD yapmıştı ve Suriye'deki DAEŞ mevzilerini havadan bombalıyordu. İki lider (Obama ile Putin) görüşüp; Rusya'nın da hava savaşına katılma kararını aldılar.

Tam da bu kararın akabinde Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir Moskova ziyareti oldu. Putin'le yapılan görüşmede bölgesel konuların yanında Suriye konusunu da masaya yatırdılar. Sayın Erdoğan görüşmeler hakkında, biz gazetecilere uçakta açıklamalarda bulundu. Sayın Erdoğan o açıklamalarında; hemen her lider gibi, Putin'in de kafasında bir Suriye modeli olduğunu ve bundan taviz vermediğini söylemişti.

Putin, Esad'ın yanında yer alıyor ve merkezî hükümete karşı savaşan tüm örgütleri (Özgür Suriye Ordusu dahil) ayrılıkçı ve birer terör örgütü olarak görüyor. Nitekim, Meclis'inden yetkiyi alır almaz giriştiği hava bombardımanında, Özgür Suriye Ordusu'nun mevzilerini hedef aldı. Bombaladığı yerlerin koordinatlarını da, Şam yönetiminden aldığını açıkladı.

Sıkışan Esad çağırdı, Rusya da vakit kaybetmeden bu davete icabet etti.

Burada; tıpkı Afganistan ve Irak'ta olduğu gibi, en pis oyunu ABD oynuyor ve âdeta tazıya kaç, tavşana tut diyor!

Suriye ile 910 kilometrelik sınırı bulunan ve oradaki iç savaştan en çok etkilenen Türkiye olmasana rağmen; Türkiye'nin sesini kimse duymak istemiyor ve taleplerine göz yumuyor. Türkiye'ye karşı dost ve müttefik gözüken ABD'nin yaptığı, tam bir idare-i maslahatçılık. Türkiye'ye karşı asla samimi ve dostane bir tavır sergilemiyor. Bunu da gizlemeyip açıkça dillendiriyor.

PKK'nın Kuzey Irak ve Suriye'deki yapılanması olan PYD'yi terör örgütü olarak görmediğini hem söylüyor ve hem de bu terör örgütlerine silah dahil her türlü yardımı sağlıyor. Böyle dostluk düşman başına!

Rusya'nın da katılımı ile birlikte; iç savaşın yaşandığı Suriye'de; arka plandaki aktörlerin yönettiği bir hengame sergileniyor. Nitekim Rusya, Humus vilayetinde saldıracağı noktaların bilgisini, öncesinden ABD'ye bildiriyor!

İşte; İslam ülkeleri liderleri, ülkelerini böylesine rezil ve aşağılık politikalara mahkûm ediyorlar...
İran ise, oluşturduğu Şii terör örgütleri ile fiilen Esad'ın safında savaşıyor. Bunu da, tarih boyu yaptığı gibi, mezhep taassubu ve Akdeniz'e açılma hayalleri ile yapıyor.

İki milyondan fazla mültecinin akınına uğrayan Türkiye'nin feryatlarını kimse duymuyor ve önerdiği; "Tampon Bölge" fikrini kimse dikkate almıyor. AB ülkeleri ise, mülteciler kapılarına dayanınca, işin vahametini kavrar gibi oldular!

Onlara göre; nasıl olsa akan kan; şöyle veya böyle Müslüman kanıydı ve tabiatıyla bir kıymet-i harbiyesi yoktu!

Onlara göre öyleydi de; ya, kendilerini Müslüman addedenlere göre nasıldı?!

Bunu da, bugün itibariyle sorabileceğimiz ne bir merci (İslam Ülkeleri Teşkilatı, Arap Birliği vb.) ve ne de bir bir İslam ülkesi lideri gözükmüyor! Bunun da Türkçesi; İslam ülkeleri yaptıklarını çekiyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.