Yalnızlaşan Türkiye!

A -
A +

Her şey 'one minute' çıkışı ile başladı ve Türkiye yalnızlığa itildi. Osmanlı'nın yıkılışının akabinde kurulan Türkiye'ye biçilen rol, edilgenlikti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları galipleri tarafından Türkiye'ye bir daire çizilmiş ve o dairenin içinde hareket etmesine müsaade edilmişti.
Çok partili demokratik sistemin reva görüldüğü 1950 senesinden sonra iktidara gelen üç lider (Menderes-Özal ve Erdoğan), mahut dairenin dışına çıkmak istemiş; bunlardan ikisi, bedelini hayatlarıyla ödemişti.

Türkiye'nin düşman aratmayan dostları (!) ile kendisine diş bileyen aleni düşmanları, içerideki satılmış hainlerle birlikte hareket ederek; Türkiye'yi Suriyelileştirmek istiyorlar. Yani resmen ve alenen ülkeyi iç savaşa sürüklemek istiyorlar.

7 Haziran seçimleri öncesinde de; Ankara Garı'nda gerçekleştirilen katliam tipi terör hareketlerine girişilmişti. Suruç'ta yapılan ile HDP'nin Diyarbakır mitinginde gerçekleştirilen terör eylemleri neticesinde HDP mağduru oynamış ve oynanan oyunun tutmasına sebep olmuştu. Hedef HDP'yi barajı aştırmak ve AK Parti'yi iktidardan düşürmekti.

Bakınız; Rusya ile ABD, Suriye'de âdeta iyi polis-kötü polis oynuyor. ABD'nin dostluğuna bakın ki, Türkiye'nin düşmanı olan ve terör örgütü olarak addettiği PYD'ye terör örgütü demediği gibi onunla iş tutuyor!

Türkiye için hayati öneme haiz konu; sınırımızın ötesinde bir güvenlik konusu oluşturmaktır. Bu, hem Suriyeli mülteciler için gereklidir ve hem de Türkiye'nin güvenliği için şarttır. Buranın uçuşa yasak bölge olması gerekir.

Şer ittifakının bulduğu ve tüm dünyayı bununla avutup uyuttuğu DEAŞ'la savaş bahanesiyle bölgeye gelen Rus uçakları ÖSO'na bomba yağdırdı. ABD'nin desteği ile Rusya'nın bombaladığı bölgeleri yerden temizleme işlemini ise, İran'la el ele veren Esed güçleri yürütüyor.

Maksatları, Türkiye'nin istediği 'güvenlik koridoru'nu ortadan kaldırıp; Halep'ten Akdeniz'e uzanan bölgeyi KÜRT-PKK-PYD koridoru hâline getirmek! Unutmayalım ki bu sözü ABD, Saddam'a karşı savaşan ve ABD'ye müzahir olan Kürtlere vaktiyle vermişti.

Türkiye'ye karşı oynanmakta olan bu kirli oyunda ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, Almanya, İran, Mısır ve daha birçok ülkenin istihbarat örgütleri başrol oynamaktadır.

İstekleri; güçlenen ve bir barış adası konumundaki Türkiye'yi karıştırmak ve onu iç savaşa sürüklemektir. Netice itibariyle de Türkiye'yi dizleri üzerine çökertmektir.

Dış düşmanın bu denli vahşi emellerini bir dereceye kadar anlamak mümkün; zira tarih boyu cibilliyetlerinin gereğini yapıyorlar diyebiliriz; peki ya, içimizdeki onları işbirlikçilerine ne demeli?!
Ankara Garı'ndaki vahşi terör saldırısından sonra, sorumsuz siyasetçileri; ateşe körükle gidercesine verdikleri beyanatlara bakınız! O esnada düşmanın yapmayacağı yapamayacağı beyanda bulunuyorlar!

Terör örgütlerine terör örgütü diyemedikleri gibi, onların yanında yer alıyor ve bu tür eylemlerden dolayı da hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nı suçlamaya yelteniyorlar.

Allah (celle celalühu) müstahaklarını versin demekten gayri söz kalmıyor.
Yazık ki, ne yazık!!!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.