Pazar yazıları -22-

A -
A +
"Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış..." (Necip Fazıl)
 
Cenab-ı Hakk Bakara suresi 186. Âyet-i kerimede mealen; "Dua edenin yakarışlarına her zaman karşılık veririm; öyleyse onlar da Bana karşılık versinler" buyurur.

Dua ibadetin özüdür. Kulluğun nişanıdır ve Allahü tealanın emridir. Nitekim A’raf suresinin 55 ve 56. Âyet-i kerimelerinde mealen şöyle buyurulur: "Rabbinize yakararak ve gizlice dua edin...", "Allahü tealaya korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin…"

İmam-ı Rabbani hazretleri (kuddise sirruh), Mektubat’ının 3. cilt 15. Mektubunda; "...Evet, dua etmekle emrolunduk. Allahü teala dua edenleri, O’na boyun bükenleri ve yalvaranları, sızlayanları sever. Böyle yapılması O’na tatlı gelir. Belaların, sıkıntıların gitmesi için dua ediniz. Afv ve afiyet için yalvarınız"  buyurur. Dua mü’minin silahıdır; dua etmek namaz, oruç gibi ibadettir.

Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam, kudsi bir hadiste Rabbinden şöyle nakletmiştir: "Bana bir karış yaklaşana Ben, bir kulaç yaklaşırım!" Dikkat edilirse, bu hâl, kulun Rabbine özel bir yakınlığıdır. Zira, O’na olan genel yakınlığı şu âyet-i kerimeler açıklamaktadır; mealen: "Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kaf suresi 16. Âyet), "Biz ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz." (Vakı’a suresi 85. Âyet)

Yapılan duaların karşılıkları misliyle verilecektir. Bu, Rabbimizin va’didir ve O, asla va’dinden dönmez. Dualarımızın karşılıklarını illaki, bu dünyada beklememeli ve hatta hiç beklememeli. Bunlardan birçoğunun karşılığı ölüm esnasında, kabirde, Mahşer Günü; Hesap’ta ve Mizan’da, Sırat’ta ve dahi Cennet’te verilecektir. Ama mutlaka verilecek ve hiçbir talep karşılıksız bırakılmayacaktır.

Yine sevgili Peygamberimiz aleyhisselam Rabbinden aktardığı bir kudsi hadiste şöyle buyurur: "Allahü teala şöyle buyurur: Bana yaklaşan kullarım, farz kıldığım şeyleri yerine getirmekten daha sevimli bir şeyle Bana yaklaşmamıştır. Kul, Bana nafile ibadetlerle yaklaşmayı sürdürür."

Kul için asıl olan budur; yani Allahü tealanın emirlerini (farzları) yerine getirmek. İbn-i Arabi bu hususu şöyle izah eder:

"Nafile ibadetler, farzlara ilave, fakat farzlar kendileri için asıl olabilsin diye onların cinsinden olan ibadetlerdir. Misal olarak namaz, oruç, hac ve zikir gibi nafile iyilikleri verebiliriz.

İşte bu, köke en yakın daldır. Sonra bu amel -ki nafiledir- Allahü tealanın kulu sevmesini sağlar. Bu durumda söz konusu olan bir lütuf sevgisi değil, özel bir bedel olarak hususi bir sevgidir. Çünkü esastaki lütuf sevgisinde Allahü teala katında bütün mutlular ortaktır. Sonra bu sevgi -ki o çiçek mesabesindeki ikinci bir daldır- Hakk’ın kulun işitmesi, görmesi ve eli olmasını sağlar. Bu ise, üçüncü bir daldır ve çiçekten çıkan meyve mesabesindedir. Bu esnada kul, Hakk ile konuşur, Hakk ile duyar, Hakk ile görür, Hakk ile tutar ve Hakk ile idrak eder. İşte bu, bu makamın vermiş olduğu ilahi bir ilhamdır.

Bu sebepledir ki, Hızır aleyhisselam, Musa aleyhisselama; ‘Bilgice ihata edemediğin şey’ demiştir..."

Meşhur hikâyedir: Camide uyuklamakta olan kişiyi, yanındaki dürter. Aynı hâl bir, iki, üç kez devam edince; adam dayanamaz ve; "Ne vurup duruyorsun? Rahat bıraksana beni!" der. Diğeri; "uyuyacaksın; abdestin bozulacak!" diye ikaz eder. Adam; "Nereden biliyorsun? Beni kendi hâlime bırak, bak, bir daha dürtersen; senin Hızır aleyhisselam olduğunu cemaate haykırırım! Artık, olacakları sen düşün!" der.

Hızır aleyhisselam usulca caminin dışına çıkar ve yanındaki defterdeki evliyalar listesinde adamın adını arar. Bulamayınca, hayreti bir kat daha artar ve Cenab-ı Hakk’a yönelir: "Ya Rabbi! Bu nasıl iştir?!."

Rabbi tarafından kendisine buyurulur ki: "Sana, Bizi seven evliyaların listesi verildi; o zat, Bizim sevdiklerimiz arasındadır ve bunlar, ancak Bizim indimizde mahfuzdur!"

Furkan suresi 77. âyet-i kerime meali: "(Resulüm) De ki: Dua ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!"

Bütün cihanın hâl-i pür melaline bakıp; yapılacak duayı, yine eşsiz kitabımızda buluyor ve onunla yakarıyoruz: "...içimizdeki birtakım beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizleri helak edecek misin? (Allah’ım!)…yegane sahibimiz Sensin, bizi bağışla ve bize acı! Bağışlayıcıların en hayırlısı Sensin!" (A’raf suresi, 155. âyet-i kerime meali)

 Amin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.