Muhalefetin acizliği ve düştüğü dereke!

A -
A +
Demokrasinin olmazsa olmazı muhalefettir. Bizdeki demokrasinin şanssızlığı, cumhuriyeti kurduğunu iddia eden bir partinin muhalefet olmasıdır. Bu, bir siyasi partiden ziyade; "kifayetsiz muhterisler"in bir araya geldiği ve âdeta "dinim kinimdir" diyen ve ne olursa olsun; kurulu tüm düzenlere karşı olmayı maharet bilen ve bu uğurda sergiledikleri ile şeytanlara taş çıkartan bir lonca görünümündedir.

Mahut zihniyetin hedefi millet ve milletin değerleridir. Köksüz olmaları hasebiyle, köklü gördükleri her şeye düşmandırlar. Aydın geçinenleri; bilmediğinin düşmanı olmanın çaresizliği içinde daha da saldırgandır.
Öz köklerinden iğrenir ve kurtuluşu Avrupa’nın kusmuğunda ararlar. Halbuki; uğrunda öldükleri Avrupalı bile bunları kendinden saymamış ve elindeki kavanozu dışından yalatarak cemiyet arenasına salmış; bunlar da asriliği-ilericiliği rakı içmekte bulmuş, içmeyenleri gericilikle suçlamışlardır.

Mahut tipler; ne doğulu ve ne de batılı olamamış, bulamaç tiplerdir. Allah, Peygamber, din, iman, Kur’an, cami, Müslüman  vb. kelimeleriyle karşılaşınca; "e’üzü" duymuş şeytan gibi sırra kadem basarlar!

Çeyrek asırlık tek partili iktidarları boyunca; başka bir partinin varlığına bile asla tahammül edememiş; hem çalıp-hem oynayarak, milletin beyninde boza pişirmişlerdir.

İlk serbest seçimle alaşağı edilen mahut zihniyet boş durmamış; fesat ocaklarını körükleyerek; ihtilallere zemin hazırlamış ve bunların marifetleriyle yaptırdığı anayasalarla sürekli iktidarda kalmayı başarmışlardır. Böylece, karşılarındaki hiçbir oluşuma gerçek iktidarın yüzünü bile göstermemiş; onları, idare-i maslahatçılıkla oyalamıştır.

Bu cümleden olarak: Menderes’i idam ettiler, Demirel’i kendilerine benzettiler; Özal’a ölümlerden ölüm beğendirdiler, Erbakan’ı tu-kaka ederek alaşağı ettiler… Ve; kendilerinin gerçek iktidar oluşlarına hiçbir halel getirmediler. Yani davul kimin boynunda olursa olsun, tokmak hep bunların elinde kalmıştır.

Dün yaptıkları ve bugün sergilediklerinin hepsi de, gerçek muhalefet olamamanın, yani kifayetsiz muhteris olmalarının gereğidir. Bu denli acziyetleri, onları; seviye sınırlarını tüketerek çukurlaştırmış ve Sn. Tayyip Erdoğan’ın pek yerinde tespitiyle; "siyasi sapıklık" derekesine indirmiştir.

İsmini vererek ve ne söylediğini yazarak reklamını yapacak ve yazımı kirletecek değilim.

Müzmin muhalefette kalıp; ruhi bunalımlara düşmelerinin sebeplerini aramak ve bulmak yerine ve dönüp kendilerine ve ne yapıp ettiklerine ve ne söylediklerine bakacaklarına; ufunet ve hezeyan kusmaya devam ediyorlar.

Ne diyelim: Her kaptan içindeki sızar!

Bu kafayla giderlerse; sittin sene iktidar yüzü göremedikleri gibi, bir sittin sene daha ancak iktidar hayaliyle yaşarlar! Zira, Sn. Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarlarından sonra; mahut iktidar yolları kapatılmış ve yalnızca milletin iktidarına yol açılmıştır.

Artık iktidar için millete gitmekten, milleti baş tacı etmekten ve milletin değerlerini yüce bilip onlara saygı göstermekten başkaca çare yoktur.

Demokrasi, milletin idaresi ise, işte millet ve işte idare!

Millet, kendine ve değerlerine saygı duyanları ve kendisine hizmet edecekleri işbaşına getirir; kendine, seçtiklerine ve değerlerine sövenleri ise, kubur farelerine denk muameleye tabi tutar!

Hodri meydan!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.