Sıcak kuşağın insanları!..

A -
A +
Ülke olarak çok netameli günlerden geçiyoruz. Belli ki, ülkemizin yöneticileri iyi niyetli olmalarının bedellerini ödüyorlar! İyi ile kötünün savaşı bugün başlamadı; Habil-Kabil’den başlayıp, kıyamete değin sürecek.
İkisi de nur içinde yatsınlar; merhum Özal, kendisiyle röportaj yapan merhum Yalçın Özer Abimize önemli açıklamalarda bulunmuştu. Şöyle ki: "... bizim sıkıntılarımızdan birisi de, ülkemizin sıcak kuşakta bulunmasıdır. Bu ülkelerde satılık insan bulmak çok kolay. Bir Alman'ı, bir Fransız’ı, bir İngiliz’i, bir Rus’u satın alamazsınız. Osmanlıyı yıkmadan önce, içeriden bazı kimseleri İngilizler satın almışlar. Onların marifetiyle Cihan Devletimizi yıktılar. Bununla İngilizler, iki şeyi elde etmiş oldular; Orta-Doğu’daki petrol sahalarını kendi kontrollerine aldılar ve ayrıca; İslam Halifesi’nin etki alanındaki bir türlü hâkim olamadıkları Hindistan’a, Hilafeti kaldırarak hâkim oldular..
…CHP’nin cibilliyetinde, Türkiye’yi Avrupa’ya şikâyet etmek vardır. Bunu da ya el altından, ya da CHP’nin beslemesi ulusalcı(!) gazetecilerle kamuoyu oluşturarak yaparlar!.."
Dün öyleydi de, bugün değişti mi? Bilakis içimizdeki bu ur, katmerlenerek ve envai çeşit kılıkla karşımızda arz-ı endam etmektedir. Karayılan adlı dağdaki hain, Avrupalılara sesleniyor: "...Bize yardım etmezseniz, Kürtler Müslüman olacak!" Ayrı renklerde de olsalar; topyekûn küfrün bir tek millet olduğuna bakınız! Halkına zulmeden yeni Çar Putin de; "...Türkiye’de bu iktidar döneminde İslamiyet öyle gelişti ki, M. Kemal mezarında ters dönüyor!"  demekten kendini alamıyor.
İyi niyetin daniskası, önce "Hizmet hareketi"ne -ki, bilahare bunun ‘Paralel yapı’ olduğu anlaşıldı- sonra da "Çözüm süreci" için gösterildi. Her iki kesim de; niyetleri bozuk olduğu için nankörlük ettiler ve kendilerine uzatılan dostluk elini tutmadıkları gibi; düşman safında yer alarak Türkiye’ye savaş açtılar.
İyilikten maraz doğsa da, iyiler iyilik etmekten vazgeçemezler. Burada dikkat edilecek husus; iyilik yaparken, buna layık olmayanların şerlerinden sakınmak için gerekli tedbirleri almaktır. Bir hata varsa -ki, vardır- bu da gerekli tedbirlerin alınmamış olmasıdır ve bunun da bedeli bugün, acı acı ödenmektedir!
Milletin verdiği oylarla milletvekili seçilen; milletin parasıyla harcırah alıp gittiği Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye Başbakanına ‘gerilla’ zevzekliğinden dem vuran ve Türk Devleti’ni suçlayan Kürkçü adındaki herif; Türkçe’nin Avrupa Konseyi’nde çalışma dili olarak kabul edilmesine rağmen, kin ve ufunetini İngilizce kustu.
Başbakan, mahut kişinin ağzının payını verdi ama bunlar şerbetli olduklarından; ibret almaları şöyle dursun; sahiplerinin sesleri olarak, yelkenlerini İngiliz rüzgârı ile şişirmeye devam etmekte asla beis görmezler!
Hazreti Mevlana’nın güzel sözlerinden biri şudur: "Günün adamı olmaya çalışma; hakikatin adamı olmaya çalış. Gün değişir ama hakikat değişmez." İdealist lider, güne değil, gerçeğe teslim olandır.
Tarih boyunca bütün piyonlar; günün geçer akçesine göre değerlendirilmiş ama devamlı mal olarak görülmüş ve alınıp satılmışlardır. Günün adamı olanlar, günle beraber geçip, yıkılıp gitmişler ama; hakikat savunucuları dimdik ayakta kalarak; tarihe yön vermişlerdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.