Pazar yazıları -48-

A -
A +
Besmelenin manasını, mübarek Hocamız H. Hilmi Işık hazretleri (kuddise sirruh); Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabının önsözünde açıklamaktadır:
"(Her var olana, onu yaratmakla iyilik etmiş ve varlıkta durdurmakla, yok olmaktan korumakla iyilik etmiş olan Allahü tealanın yardımı ile, bu kitabı yazabiliyorum. Arifler, O’nu ilah olarak tanıdı. Âlemler O’nun merhameti ile rızık buldu. Günah işleyenler, O’nun rahmeti ile Cehennem’den kurtuldu) demektir.
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Hoca, çocuğa Besmele okur, çocuk da söyleyince; Allahü teala, çocuğun ve anasının ve babasının ve hocasının Cehennem’e girmemesi için sened yazdırır.) Abdullah ibn-i Mes’ud (radıyallahü anh) diyor ki; (Cehennem’de azap yapan on dokuz melekten kurtulmak isteyen, Besmele okusun! Besmele, on dokuz harftir). Levh-i mahfuzda ilk yazılan, Besmeledir. Âdem’e (aleyhisselam) ilk gelen, Besmeledir. Mü’minler, Besmele yardımı ile Sırat’tan geçer. Cennet davetiyyesinin imzası Besmeledir."
Muhyiddin-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh) Futuhat-ı Mekkiyye kitabının 91. Kısmında; Bismillah sözünü şöyle açıklıyor:
"Kul için Bismillah, yaratmada Hakk için ol (kün) sözüne benzer. Bazen insanların dilediği şeyler, Bismillah sözünden ve onun vasıtasıyla meydana gelir.
Hallac-ı Mansur (kuddise sirruh) şöyle buyurur: ‘Kulun Besmelesi, Hakk için (ol) sözüne benzer.’ Kulların bir kısmı için ‘kün’ (ol) sözü vardır ki, bunlar yüksek şahsiyetlerdir. Sevgili Peygamberimizden (aleyhisselam), Tebük savaşında şöyle aktarılır: ‘Sahabe (aleyhimürridvan) tanımadıkları bir şahıs görmüş, sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam) (Ebu Zerr ol) demiş, bir anda Ebu Zerr olmuş. Böylelikle onun için ‘kün’ (ol) Hakk’ın ‘kün’ (ol) sözü olmuştu. Çünkü; Allahü teala nafile ibadetlerle sevdiği kimseler hakkında (Ben onun gördüğü gözü, duyduğu kulağı ve kendisiyle konuştuğu dili olurum) buyurur. Cenab-ı Hakk, sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) nafile ibadetlerinin şahididir. Nitekim, İsra suresinin 79. Âyet-i kerimesinde mealen; ‘Geceleyin sana nafile olarak teheccüt kıl’ buyurdu. O hâlde sevgili Peygamberimizin (aleyhisselam) duyması, görmesi ve konuşması Hakk idi. Kur’an-ı kerim herhangi bir yaratılmış adına böyle açık bir şehadette bulunmamıştır… Cenab-ı Hakk’ın sevgisine mazhar olan sevgililer sultanı Peygamber efendimiz (aleyhisselam), nur olması için dua etmiştir. Çünkü (Allahü teala göklerin ve yerin nurudur.) Yine bu sebeple hakimler (bilgeler), kul için arzulanan gayenin Allahü tealaya benzemek olduğunu söylemiştir. Sufiler ise bunu ‘isimler ile ahlaklanmak’ diye dile getirmişlerdir…"
Nitekim, Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin tasavvufu tarifleri de şöyledir: "Zahir ve batında (içte ve dışta) dini adaba sahip olmaktır. Adap ise güzel ahlaktır."
              ***
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teala buyuruyor ki: İhtiyarlık nurumdur. Nuruma narımla (Cehennem ateşiyle) azap etmekten hayâ ederim. O hâlde siz de Ben’den hayâ edin!)
Bir rivayette şöyle nakledilir: "Kıyamet günü Allahü teala bir yaşlıya, (Kulum! Şunu şunu yaptın) buyurarak yaptıklarını zikredecektir. Kul yaptığı hâlde; (Rabbim! Yapmadım) deyince Allahü teala (Alın onu, cennete götürün) buyuracak. Amelini yazan melekler, (Ey Rabbimiz! Bu adamın şunu şunu yaptığını bilmiyor musun?) deyince  Allahü teala; (Evet biliyorum, fakat o inkâr edince, yaşlılığını yalanlamaktan hayâ ettim) buyuracaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.