Darbeler ülkesi Türkiye!

A -
A +

1980 İhtilali’nden sonra; bizzat ihtilali yapanlar bile, artık bu ülkede darbe olmaz demişlerdi. Akılları sıra, kendilerine göre yaptırdıkları anayasa ile bundan böyle her şey arzuları istikametinde gelişecekti!

Demokrasi tarihimizin ilk ihtilali olan 1960 darbesinde de aynı kaygılarla anayasa yapılmış ve millete karşı yalnızca devlet tahkim edilmişti. Bu tahkimat, on sene ancak sürdürülebildi; 1971’de mevcut iktidar; Muhtıra verilerek görevden uzaklaştırıldı... Darbelere muhatap olan Süleyman Demirel, şapkasını alıp gitmekle ünlenmişti. Bunun sebebi kendisine sorulduğunda şu cevabı vermişti: Bana karşı asker darbe yapmış; benim başka askerim mi var ki, karşı koyabileyim?!  Sanki kendisini o göreve asker getirmişti de; o da onların hukukunu koruyordu! Oysa kendisini o göreve millet getirmişti ve o dahi; şapkasını alıp, kuzu kuzu giderek milletin emanetini koruyamayarak ihanet etmişti. 80 İhtilali’nden sonra; darbeler de kılık değiştirmiş ve post-modern darbe postuna bürünmüştü. Necmettin Erbakan, yeni darbe konsepti gereğince Başbakanlıktan alaşağı edildi. Darbeler zinciri yüzünden canından bezen millet, bütün gayretini toplayarak; kendisine dayatılanı bir kez daha ayaklarının altına aldı ve sandıktan tek başına AK Parti iktidarını çıkardı. Yeni iktidarla birlikte Milenyuma girilmiş ve hemen herkesteki ortak kanaat; artık bu ülkede darbe olamayacağı şeklindeydi. Ta ki, iş, gelip Cumhurbaşkanlığı seçimine çatınca; ‘sözde değil, özde Atatürkçü cumhurbaşkanı’ arayan askerin darbe arzusu alevlendi ve; e-muhtıra vermekte beis görmedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tıpkı Süleyman Demirel gibi; tıpış tıpış gitmesi beklendi. O da ne? Muhtıraya, daha sert bir muhtıra ile karşılık verildi. Bu çelik irade karşısında askerin tek yapabildiği şey; yayınladıkları muhtırayı, Genelkurmay’ın sitesinde tutmak oldu! Şer yapılmak istenen şeyden hayır doğdu ve iş, Cumhurbaşkanını millete seçtirmekle neticelendi. Böylece; bir kez olsun cumhurbaşkanlığını AK Parti zihniyetine kaptırmak istemeyenler, bu arzularını ebediyen kaybetmiş oldular! Artık bundan böyle darbe olunmaz denilen bu ülkede; darbeler su yolu yapılmış ve üç-beş ağaç bahanesiyle bile darbeler birbiri ardına sıralanmıştı. En son yapılmaya çalışılan 15 Temmuz darbe girişiminde ise, hedef millet ve onun başı  Cumhurbaşkanı sayın Tayyip Erdoğan seçilmiş ve hem milletin ve hem de başkanının canına kastedilmiştir. Bu cümleden olarak: İlk defa bir darbede Milletin Meclis’i bombalandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Başbakanlık, Emniyet Genel Müdürlüğü, Özel Harekât Merkezi bombalanıyor ve hepsinden önemlisi halkın yolu olan Boğaziçi Köprüsü kapatılıyor. Ve yine ilk defa bir darbede tanklar sivil halkın üzerine sürüldü. Milletin verdiği emaneti canı pahasına koruyan Cumhurbaşkanını bu aziz millet yalnız bırakmadı ve onun talebine uyarak; yürüyen tanklara karşı bedenini siper etti ve onları teslim aldı. Bir kez daha iman gücü, silah gücüne galip geldi. Darbeler ülkesiyiz ancak; bundan böyle, yeni darbecilerin, darbelerle canına tak ettirdikleri milleti de hesap etmek mecburiyetleri var!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.