Bütün bunlar neyin bedeli?

Dolayısıyla, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin akamete uğratılması; ikinci bir kurtuluş savaşıdır. Birincisinde de karşımızda yedi düvel vardı; ikincisinde de; başta sözde dost ve müttefik olduğumuz ülkeler olmak üzere; yine yedi düvel var. İşte mahut FETÖ yapılanması, Türklüğün ebedi düşmanları olan bu yedi düvelin maşası olup; giriştikleri darbeyi şayet başarsalardı; Türkiye’yi altın tepsi içinde bu güçlere teslim edeceklerdi.

Dikkat ediniz: Dış güçlerin, içimizden devşirip, kendi ülkesine düşman yetiştirdiği bütün bu kişiler; Anadolu’nun fakir aile çocuklarıdır. Bu denli körpe beyinleri, din adına uyuşturup mankurtlaştırıyor ve hayal edemeyecekleri hayatı da vadederek istediği gibi kullanıyor.

Bu bakımdan, mahut yapı, diğer hiçbir cemaat yapılanmasına benzemiyor. Zira normal bir cemaat yapılanması, mensuplarına yalnızca ahireti öğütler. Bu yapı ise, hem dünyayı ve hem de ahireti vadediyor.

Halbuki dünya ile ahiret birbirinin zıddıdır. Elde edilen çocukların beyinlerinin ne denli uyuşturulduğuna bakın ki, sözde din adına elde edilen dünyalıkların başında; başkalarının haklarını gasbetmek geliyor! Oysa, gırtlaklarına kadar girdikleri kul hakları günahlarını, Allahü teala bile affetmiyor.

Peki; öğrenci yetiştirmek kamuflajı ile kandırıp; âdeta soyup soğana çevirdikleri bir kısım halkımıza ne demeli? Cumhurbaşkanımız bu yapıyı açıklarken; "Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan bir çete..." diyor ki, el-hak doğrudur.

Tepedeki hain yapıyı anladık; üst aklın içimizden devşirip aleyhimizde kullandıkları soysuz takımı...

Ortadaki ticaret kesimini de anlıyoruz: Yüz liralık ticaret imkânını alıp; yirmi lirasını vermekte beis görmeyen, al gülüm-ver gülümcüler..

Orta kesimdekilerle tabandakiler; şayet dünyaları için ahiretlerini feda eden, tepedeki hainler gibi değillerse; tek kelime ile ahmaktırlar. Bu ahmakların yegane özelliği ise, mensup oldukları dinlerinin cahili olmalarıdır. Zira kendilerine din diye sunulanların, gerçek İslamiyet’le alakası yoktur.

FETÖ yapılanmasının vazettiği dinin (!) temelinde takiyye (ikiyüzlülük) vardır; gerçek İslamiyet’in temeli ise ihlastır. Yalan söylemek, hırsızlık yapmak ve başkalarının hakkını gasbetmek en bariz özellikleridir ki; bunlar, değil İslamiyet’in bütün dinlerin, ahlak ve felsefe sistemlerinin şiddetle yasakladığı hususlardır.

Hoşgörü adı altında; İslam’ın tevhid akidesini zedeleyip; Muhammedün resulullah kısmını önemsemezler ki, bu hâl, küfrün ta kendisidir.

Özellikle cuma hutbelerinde aşina olduğumuz; "İnneddine indallahil islam-Allahü teala indinde hak din İslamiyet’tir" mealindeki âyet-i kerimeyi; kendileri okumadığı gibi, bir ara hutbelerde de okunmasını yasaklamışlardı!

ABD’deki baş ajanları için en güzel sözü; yıllardır Kadir Mısıroğlu söylüyor ama nedense dikkate alınmıyor: "Kalbi gâvurdan yana!"