Pazar yazıları -55-

A -
A +
Sevgi itaattir; sevilenin hâlleriyle hâllenmektir. Hem Allahü tealayı sevdiğini iddia eden ve hem de Allahü tealanın düşmanlarıyla ahbaplık yapan kişi yalancıdır. Çünkü birbirine zıt iki sevgi aynı kalpte bulunmaz. Allahü tealayı sevebilmek için ‘teberri’ lazımdır; zira teberri olmadan tevelli olmaz! Yani, Allahü tealanın düşmanlarını düşman bilip onlara buğzetmeden Allahü teala sevilmez, sevilemez. Ayrıca; sevgi yukarıdan aşağıyadır; Allahü teala bizi sevmeden biz O’nu sevemeyiz. Cenab-ı Hakk kudsi hadisinde; "Kulum bana bir karış yaklaşınca, ona bir arşın yaklaşırım" buyurur. İbn-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh) Futuhat-ı Mekkiyye’sinde, sevenlerin özelliklerini anlatırken şu ince bilgileri verir: "…Sevgisi karşısında Allahü tealanın ahlakıyla ahlaklanarak, O’na kavuşmak üzere kendisine koşmalısın! Çünkü O, seni (senin O’nu sevmenden) önce sevmiştir. İşte bu da O’nun senin üzerindeki (kudret) elidir.. Çünkü sevgi O’ndan başladıktan sonra, sevgiye karşı yapacağın her iş, başlangıçta sana yönelen bu (ilahi) sevginin sonucudur. …Sevenlerin bir özelliği de, kara sevda, kendinden geçmektir. Onlar, kendilerinden geçmiş ve belli bir yöne yönelmeksizin avare dolaşırlar. Allahü tealayı sevenler bu niteliğe daha layıktır. Bir insan (kendi gibi) bir yaratığı sevip avare dolaşabilmektedir. Bu durum ise, sevginin kendisini sıkmasından ve sevdiğine kavuşamamak korkusundan kaynaklanır. Allahü tealayı seven ise böyle değildir; o, vuslattan (kavuşmaktan) emindir. Cenab-ı Hakk’ın (yer ile) sınırlanmadığı, kendisine yönelinecek belli bir mekânda bulunmadığı malumdur. O, mekândan münezzehtir. Bu sebeple Allahü teala mealen; ‘Her nereye dönerseniz, Allahü tealanın yüzü oradadır’ ve ‘Her nerede iseniz. O sizinle beraberdir’ buyurur. (Bakara suresi 115 ve Hadid suresi 73. âyet mealleri) O hâlde (Allah sevgisinden) kendinden geçenin sevgisi, her vadide ve her hâldedir. O’nun sevgisi Hakktır ve Hakkı belli bir yönde aramaz. Yöneldiği her yönde ve durumda Hakk kendisine tecelli eder… Sevenlerin nezdinde  Allahü teala, her gözden görülen, her dille zikredilen, her konuşulandan duyulandır. Arifler O’nu böyle bilir ve bu hakikat ile sevenlere tecelli eder… …Aşk, muhabbetin ifrat hâlidir… Bu durumda sevgi, insanı bütünüyle kuşatır ve onu sevgilisinden başka her şeye karşı körleştirir. Bu hakikat onun bedenine, güçlerine ve ruhunun derinliklerine yayılır; tıpkı kanın damarda aktığı gibi akarak bütün eklemlerini kaplar. Varlığıyla bütünleşerek bütün parçalarını isim ve ruh bakımından kuşatır. Konuşması onunla, duyması ondan, her şeydeki bakışı ona dönüktür. Sevdiğini her surette görür. Gördüğü her şey için (odur) der. İşte böyle bir sevgi aşk diye isimlendirilir. Züleyha’nın eli kesilip kanı yere düştüğünde, akan kanın düştüğü yerde ‘Yusuf, Yusuf’ diye yazdığı aktarılır. Bunun sebebi, Yusuf’un adının, tıpkı bir kan gibi bütün damarlarında akmasıydı. Aynı şey kesilen kollarından akan kanla toprağa ‘Allah, Allah’ diye yazılan Hallac’dan aktarılır. Kanın düştüğü yerde böyle yazılmıştı. Bu sebeple Hallac-ı Mansur (kuddise sirruh) şöyle der: ‘Her bir organ ve eklemim/Sen’i yâd eder durur.’ Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh) efendimiz de; ‘Her ne gördümse, öncesinde Allahü tealayı gördüm’ buyurur..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.