Pazar yazıları -61-

A -
A +
Yaratılışın sebebi ve gayesi sevgidir. Sevginin kaynağı, Cenab-ı Hakk’ın el-Cemil isminin tecellisidir. Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam; "Allahü teala güzeldir, güzeli sever" buyurur.
İbn-i Arabi hazretleri (kuddise sirruh); Allahü tealanın, âlemi, kendisini sevmesi sebebiyle yarattığını söyler ve şu izahı yapar: "...Allahü teala âlemi sever ve dolayısıyla âlemden daha güzeli yoktur. Allahü teala güzeldir ve güzellik özü gereği sevilir. Öyleyse bütün âlem, Allahü tealayı sever. O’nun yaratmasının güzelliği, yaratılanlara yayılmıştır. Âlemdekilerin birbirini sevmesi, Allahü tealanın kendisinin sevmesinin bir esintisidir..."
İnsana yansıyan ilahi sevgi konusunda ise; "...Bu sevgi, Allahü tealanın bizi, bizim ve kendisi için sevmesidir. O’nun bizi kendisi için sevmesi; (Bilinmek istedim, âlemi yarattım; onlara bilindim, onlar da beni bildi) kudsi hadisinde dile getirildi. Bizi ancak O’nu bilelim diye kendisi için yarattı... Allahü tealanın bizi, bizim için sevmesi ise, kendisini bilmemizi sağlayan amellerle ilgilidir… Allahü teala âlemi kendisini tesbih etsin diye yarattı..." der ve bu tespitlerine şu âyet-i kerimeleri delil gösterir (mealen): "Cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım." Zariyat suresi 56; "Her şey O’nun övgüsünü tesbih eder." el-İsra 44; "Göklerde ve yerdeki her şeyin, saf saf olmuş kuşların Allahü tealayı tesbih ettiğini görmedin mi? Hepsi namazını ve tesbihini bilmiştir." En-Nur 41.
Kuldaki ilahi sevginin yansımalarından birkaç örnek:
İlahi sevgiyi kana kana içmiş kadın velilerden Rabia-i Adeviyye (kuddîse sirrûha) başını duvara çarpar, yüzü-gözü kanlar içinde kalır; oralı bile olmamış. Sebebi sorulunca; "Allahü tealanın takdirine uymam, O’na rıza göstermem, bu hâli hissetmemi engelledi!" der.
Zünnun-ı Mısri hazretleri (kuddîse sirrûh) Kâbe’yi tavaf esnasında; örtüye yapışıp, hıçkırıklara boğulan bir kadının şöyle dediğini işitti: "…Bedenimin ve ruhumun erimesi, sırrımı ifşa ediyor. Sevgiyi gizledim ama gönlüm ona dar geliyor.. Allahım! Sana olan sevgim uğruna beni bağışlamadın mı? Senin beni sevmen uğruna da mı bağışlamadın?!."
Duygulanan ve duyduklarına üzülen ve kızan Zünnun, kadına şöyle demiş: "Kadın! Seni sevmem uğruna beni, demen yetmedi de; bir de; senin beni sevmen uğruna mı diyorsun?" Kadın "sana ne?" dedi ve ekledi: "Ey Zünnun! Bilmiyor musun; Allahü tealanın öyle kulları vardır ki, onlar kendisini sevmezden önce Allahü teala onları sevmiştir. Allahü teala şöyle buyurur: (Allahü teala bir topluluk getirir; Allahü teala onları, onlar da Allahü tealayı sever el-Maide 54. âyet meali)"
Zünnun, kadına "Benim Zünnun olduğumu nereden biliyorsun?" diye sorar. Kadın; "Yiğit adam! Kalpler sırlar meydanında koşarken seni tanımıştım! Dön, arkana bir bak!" der. Zünnun yüzünü çevirdiğinde; göğün mü çekildiğini yoksa yerin mi büzüldüğünü anlayamamış ve şöyle haykırmıştır: "Bu kadının sözü, Rabbi karşısında Musa aleyhisselamın hâline benziyor. O’na da Allahü teala ‘dağa bak!’ demişti!"
Yine Zünnun hazretleri, Yemen’de kendisini ziyarete gelen bir adama sormuş: "Allahü teala sana merhamet etsin! Allahü tealayı seven kişinin alameti nedir?" Adam da; "sevginin derecesi yüksektir" demiş. Bunun üzerine Zünnun; "ben de onu anlatmanı istiyorum" demiş. Adam cevap vermiş:
"Allahü tealayı sevenlerin kalplerinde bir yarılma olur. Kalplerinin nuruyla Allahü tealanın celalini görürler. Onların bedenleri dünyevi hâle gelirken, ruhları perde, akılları semavileşir. Bunlar, meleklerin safları arasında dolaşır, yakin üzere o işleri müşahede ederler. Cenneti arzulayarak ya da ateşten korkarak değil, kendisini severek güçleri ölçüsünce O’na ibadet ederler..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.